II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Osmanlı ordusuna kabul edilmeye başlanan gayrimüslimlerin genelde muharip sınıf yerine, geri hizmetlerde bulunduğunu anlatan Eğilmez, “Önce balkan savaşları sonra dünya savaşı, büyük bir coğrafyayı ve milyonlarca insanı yakıp kavururken, ister geri hizmet olsun ister muharip sınıf olsun Türk ordusu dahilinde savaşan herkesi etkiliyordu. Bazen geri hizmette de olsa her asker hayatını kaybedebiliyordu. Başka bir açıdan bakıldığı zaman, bir ülke savaşa girmişse ırkı, dini ve dili ne olursa olsun her vatandaşın, düşman güçlerine karşı bütün varlığı ile ülkesini koruması gerekir. Aksi davranış ancak hainlikle açıklanabilir. Dolayısıyla I.Dünya savaşı sırasında Türk ordusu bünyesinde sayıları az olsa da Ermeniler yer almış ve bunlardan ölenler de olmuştur. Buna karşılık Ruslarla birlik olup, kendi tebaası oldukları Osmanlı Devleti’ne karşı savaşan binlerce Ermeni vardır. Aynı zamanda Türk devleti birçok cephede emperyalist güçlere karşı savaşırken, yine ermeniler yurtiçinde çeteler kurarak masum halkı katledip, Osmanlı ordusunu arkadan vurmuştur. Eğer Osmanlı ordusundaki ermeni sayısıyla, hainlik eden ve düşman tarafında geçen ermenilerin sayısını karşılaştıracak olursak, kaşımıza denizde bir köpük çıkar. Başka bir değişle, Çanakkale’de az sayıdaki ermeni ülkeleri için savaşırken, Anadolu’nun birçok yerinde binlerce ermeni, yaşadığı toprakları kana bulamıştır. Bu anlamda binlerce ermeni, Çanakkale’de bomba atan, kurşun sıkan düşmana yardım etmiştir.” diye konuştu.
ÇANAKKALE SAVAŞI TÜRK ASKERLERİNİN YAZDIĞI BİR KAHRAMANLIK DESTANIDIR
“Çanakkale Savaşı, Türk askerinin yazdığı bir kahramanlık destanıdır” diyen Yrd. Doç. Dr. Eğilmez daha sonra şunları kaydetti; “Türk askeri, denizde ve karada, kendinden çok üstün kuvvetlerle savaşmış ve vatan toprağını büyük bir fedakârlıkla savunmuştur. Savaş günlerinde ülkesi için savaşan her fert, olması gerekeni yapmış ve vatandaşlık görevini yerine getirmiştir. Dini, dili ne olursa olsun Çanakkale’de veya bu coğrafyanın herhangi bir köşesinde savaşıp can vermiş herkesi, dil, din, ırk ayrımı yapmadan saygıyla ve minnetle anıyoruz. Ama o eşsiz mücadeleye, o büyük destana kirli ellerin uzanmasına da izin vermeyeceğiz. Çanakkale’de Ermenilerin ayrıca anılması isteklerinin tamamı, diaspora planıdır. Böyle bir durumun çeşitli odaklar tarafından dillendirilmesi bile büyük bir saygısızlıktır. Böyle bir faaliyetin, çok küçük bir bölümüne bile izin verilmesi, Çanakkale’de verilen büyük mücadeleye ve bu millete yapılmış çok büyük bir ayıp olacaktır. Son günlerde sıklıkla dile getirilen bu tür söylemler, 2015 yılında Çanakkale Zaferini ve Şehitlerimizi anma törenlerine karşı yapılacak, araya girme planlarının ön hazırlığıdır. Masum bir maske altında anlatılan Çanakkale savaşlarında görev almış ermeni ve gayrimüslim askerlerine ait hikâyelerinin tamamı, art niyetle dile getirilmektedir. Bütün kamuoyu tarafından bilinmelidir ki sinsice hazırlanmış planın farkındayız ve gelişmelerin takipçisiyiz.”
Editör