DİLENCİLİK ÇIKMAZ SOKAK

Suzan Yiğit yazıyor...

04 Temmuz 2013 Perşembe 22:52
DİLENCİLİK ÇIKMAZ SOKAK
Günümüzde büyük kentler başta olmak üzere bütün kentlerin en önemli sorunlarından biri olan dilencilik, Osmanlı devletini de tarihi boyunca uğraştırmıştır. Osmanlı Devleti de sorunun üstesinden gelmek için çeşitli tedbirler almıştır.
Dilenciler kayıt altındaydı:
Osmanlı devletinde dilenciler esnaf kabul edildiğinde bir kâhyaya bağlı olarak çalışırlardı, o dönemde başıboş tarzda dilenmek yasaktı. Dilencilerin bir sayıma tabi tutularak kontrol altında bulundurulduklarını anlatan Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Demirtaş, ''buna göre dilenciler sayılarak defterlere kaydedilirdi. Bu defterlerde, söz konusu kişilerin dilencilik nedenleri, süreleri, sakatlıkları veya mazeretleri, sosyal statüleri, milliyetleri gibi ayrıntılara da yer verilirdi.'' O dönemde kefalet uygulaması tedbir olarak düşünülmüştür.''Herhangi bir işte çalışmayanların İstanbul'da barınmaları yasak olduğundan, kendilerine kefil bulması gerekliydi. Bu kapsamda tezkeresi olmayan kişilerin kefil göstermesi mecburiydi. Dilenci tezkeresi olmayanlar, yakalandıkları zaman memleketlerine geri gönderilirlerdi. Bu kişilerin yeniden İstanbul'a gelmelerini engellemek için onlara memleketlerinde iş bulunması için yerel yöneticiler görevlendirilirdi. 
Buna rağmen dilencilikten vazgeçmeyenlere çeşitli cezalar verilirdi.''
 
YOKSULLUKLA MÜCADELE DİLENCİLİKLE MÜCADELE DEMEKTİR
Osmanlı Devletinde yaklaşık 400 yıl boyunca önemli bir sosyal sorun olarak yetkilileri uğraştıran dilencilik olgusunun, etkileri, sonuçları, yöntemleri ve çeşitleri bakımından günümüz dilenciliği ile paralellik gösterdiğini vurgulayan YYÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Demirtaş, ''geçmişte olduğu gibi günümüzde de dilenciliği önlemenin en etkili yolu, yoksulluğu ortadan kaldırmaktır. Yoksullukla mücadele, bir bakıma dilencilikle mücadele demektir.''Mehmet Demirtaş, adaletli gelir dağılımının da dilenciliğin ortadan kaldırılmasında önemli bir etken olacağını anlatarak, şöyle konuştu:''Ancak dilencilik, kimi gruplar ve çevreler tarafından bir gelir ve geçim kapısı olarak algılandığı için söz konusu mücadeleler ve tedbirler dahi dilenciliği ortadan kaldırmaya yetmeyecektir. 
Bu gerçekten hareketle, yasal müeyyidelerin de tavizsiz bir şekilde uygulanmasına ihtiyaç olduğu ortadadır.
Evliya Çelebi, XVII. yüzyıl ortalarında İstanbul’da dilenci esnafına mensup yedi bin kişi bulunduğunu, pirlerinin ise Şeyh Hafi olduğunu belirtmektedir.
Buradan da anlaşıldığı gibi dilencilik geçmişten günümüze sayıları artarak devredilmiştir.
ATO`ya göre Türkiye`deki dilenci sayısı 50 bin. Bir dilenci ayda 750 milyon lira ile 1 milyar lira arasında topluyor. Mafyanın kontrol ettiği sektörde yılda yarım kat trilyon lira dönüyor. Bu paraların her türlü kirli işlerin finansmanında kullanıldığı savunuldu.  Ankara Ticaret Odası, “Ne Oluyor Bize” başlıklı 4 bölümlük rapor hazırladı. Raporun “Dilenen Türkiye” isimli ilk bölümünde Türkiye`deki dilencilik “sektörü” incelendi. Rapora göre her bin 400 kişiye bir dilenci düşmektedir. ATO`ya göre dilenciye “Allah rızası” için verilen paralar balyalar halinde dilenci mafyasının eline geçiyor.
Kişi dileniyor mu dilendiriliyor mu?
Bu konuyu üç başlık altında ele almak daha doğru olur:
Dilenciliği meslek edinenler.
Dilenmek istemediği halde çok yoksul ve çaresiz olduğu için dilenmek zorunda kalanlar.
Dilenmek istemediği halde dilenmeye zorlananlar.
Belediyelerimiz duyarlı davranırsa, dilencilik konusunda örnek bir girişim başlatabilir. Ama önce, idarecilerin, dilencilik gerçeğinin var olduğunu, dilenciliğin toplumsal bir problem olduğunu ve toplumun bu konudan muzdarip olduğunu kabul etmesi lazım.
Bu iş için, yirmi otuz yatak kapasitesi, yemek ve oturma salonu ve bir de reviri olan bir binaya ihtiyaç var. İlçe ya da kent lokantalarında fazla gelen günlük yemek ve ekmekler, dilencilerin günlük yemek ihtiyacını karşılar. Tahsis edilecek bir pratisyen hekim ve bir hemşire, hastalığı olan dilencilerin sağlık problemleriyle ilgilenir. Periyodik aralıklarla yapılacak olan kullanılmayan ilaç kampanyaları ile ilaçları karşılanır. Ciddi sağlık vakıalarında, Sosyal Yardımlaşma Fonu ile koordineli olarak hastanelere sevk yapılır. (Bu nokta zaten dilencilik olayının dışına taşıyor.) Spor kulüpleri için Belediyeler tarafından nasıl kaynak yaratılarak para toplanıyorsa, bu oluşum için de bulunacak bir formül ile (mesela otopark gelirlerinin bir bölümü) Belediye gelirlerinden cüzi bir fon oluşturulur.  
Dilencilik, çok farklı nedenlerle yayılma alanı bularak, zamanla tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Dilenciliğin bu hali almasında birçok faktör vardır bunlar; aile, çevre, devlet, halk, yaşama biçimi ve koşulları, en önemlisi de insanın doğası gereği pasif bir varlık olmasıdır.
Çocukların eve para getirmesine alışan bazı aileler, kolay yoldan gelen paranın verdiği rahatlığı bırakamadıkları için, ihtiyaçları olmadığı dönemlerde de çocukları sokaklara göndermektedirler. Gelirin yüksek olması en büyük etkendir. Afyon gibi nüfusu yüz bin civarında olan bir kentte, dilenen bir dilencinin günlük geliri 20 milyon civarındadır.
Ayrıca dilencilikte birçok yöntem bulunmaktadır. Dilenciler insanların zayıf noktalarını yakalayıp, vicdan olgusunu kullanarak hedefe ulaşırlar.
Dilencilik, birçok ülke tarafından kanunlarla yasaklanması ve cezai yaptırım uygulanmasına rağmen bir türlü enselenememiştir. Gelişmiş ülkelerde bile yaygın bir meslek durumundadır dilencilik. Fakat istek ve yöntemleri değişmektedir. Örneğin, geri kalmış bir ülkede ekmek için dilenilirken, gelişmiş bir ülkede benzin parası veya bara gitmek için para istenilmektedir.
Bu çıkmaz sokağa bir yol bulmak için topluma, ailelere ve devlet yöneticilerine çok iş düşmektedir. Devlet bu kişilere iş imkânı sağlamalı ve bu soruna yönelik yaygın projeler yapılmalıdır. Topluma düşen ise, vicdanını kontrol edip, o insanlara iyilik değil aslında para verilerek en büyük kötülüğün yapıldığının farkına varılmasıdır. Verilen her kuruş onları sokağa daha da yakınlaştırır ve bu durum çıkışı git gide zorlaşan çıkmaz bir sokak olur.

Editör

Son Güncelleme: 04.07.2013 22:53
Anahtar Kelimeler:
ErzurumDilenciSuzan Yiğit
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.