Cumhurbaşkanı Erdoğan, NTV'deki canlı yayına başlarken, programın erken seçim kararıyla ilgili planlanmadığını, sözünü çok önceden verdiğini belirtti.
ERKEN SEÇİM KARARI NASIL ALINDI?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin erken seçim açıklamasına ilişkin değerlendirme yapan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim hafta başında da Sayın Bahçeli ile hafta içinde bir görüşme arzumuz olmuştu. Bu görüşme arzumuza da Sayın Bahçeli'nin çarşamba günü saat 13.30 için bir mutabakatı olmuştu. Salı günü de böyle bir durum ortaya çıkınca, ilk yapmam gereken arkadaşlarımla aynı gün malum benim de grup konuşmam vardı. Grup konuşmamda dikkat ederseniz ben 2019'u yine vurguladım. Çünkü arkadaşlarımın henüz ne diyeceğini bilmiyordum. 2019 Kasım'ına göre hareketle konuşmamı bitirirken, daha sonra bizim grup odamızın arkasında ufak bir toplantı odamız var. Orada arkadaşlarımla ilk değerlendirme yaptım. Bu değerlendirmeden sonra bir de geniş çaplı değerlendirelim istedim. O değerlendirmeden sonra bizim için artık erken seçim noktasında sadece bir tarih ve bu konuyla ilgili takvimin belirlenmesi kalıyordu."
Çarşamba günü bir toplantı daha yaptıklarını ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ile görüşmeye bu şekilde girdiklerini anlatan Erdoğan, görüşme esnasında Bahçeli'ye tekliflerini, kendi tekliflerine karşı bir teklif olarak sunduklarını aktardı.
NEDEN 24 HAZİRAN?
Bahçeli'nin de olumlu yaklaştığını, gerek ülkede okulların kapanması düşünülerek, gerekse üniversite imtihanlarının yapılacağı göz önüne alınarak 24 Haziran tarihinin belirlendiğini ifade eden Erdoğan, "Toplantıdan çıkar çıkmaz YÖK ile görüşme yaptık. Malum YÖK Cumhurbaşkanlığına bağlı. Burada bir gerçek de ortaya çıkıyor. Çok seri karar alabilmenin bu bir ispatı oluyor. Hemen sayın başkana arkadaşlarım konuyu ilettiler. YÖK bir hafta sonraya üniversite giriş imtihanlarını aldı. Biz de böylece 24 Haziran kararını aleniyete geçirmiş olduk. O gün basın toplantısına çıktığımda da bunları masanın üzerinden kaldırmış olarak çıktım, 24 Haziran tarihini erken seçim tarihi olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptığım basın toplantısında açıklamış oldum. Böylece şimdi 24 Haziran artık yaz tatiline gitmeden, bayramın ertesinde, üniversite imtihanlarına hazırlık noktasında bir haftalık süreyi ortaya koyarak giriyoruz. 24 Haziran ülkemiz ve milletimiz için inşallah hayırlara vesile olsun. Bütün milletimiz bu yola çıkarken tabii ki en ağır görev Yüksek Seçim Kuruluna düşecek. Yüksek Seçim Kuruluna da başarılar diliyoruz." diye konuştu.
Devlet Bahçeli'nin erken seçim çağrısını canlı olarak izleyip izlemediği sorusu üzerine Erdoğan, o esnada yolda olduğunu, Bahçeli'nin grup konuşmasına başladığı anı dinlediğini, fakat grup konuşmasına yönelik vakti yaklaştığı için bir kısmını dinleme imkanı olduğunu söyledi.
Erdoğan, yolda bir kısmını dinlediği konuşmada dile getirilen 26 Ağustos tarihini TBMM'ye geldiğinde Başbakan Binali Yıldırım ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ile kısaca değerlendirdiğini kaydetti.
"ERKEN SEÇİMLE YATTILAR, ERKEN SEÇİMLE KALKTILAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Baskın seçim, danışıklı dövüş" iddialarıyla ilgili şunları söyledi:
"Bu iddiaların hepsi ortada. Çünkü ana muhalefet, erken seçim konusunu aylardır gündemde tutuyor. Erken seçimle yattılar, erken seçimle kalktılar. Böyle bir durum söz konusu değil. Fakat bizim de malum erken seçim konusu, AK Parti olarak bizim prensiplerimiz arasında hiç olmamıştır. O süreçlerde özellikle bu konulara, 'bizim için gündemde erken seçim yok' demişiz. Son cumhur ittifakını beraber olgunlaştırdığımız müttefikimizin bu açıklaması durumu değerlendirmemizi gerektirdi. Bunun üzerine durumu değerlendirelim istedik. Değerlendirdik ve böylece buraya geldik. Yoksa önceden böyle bir görüşme, sufle etme söz konusu değil. Nitekim yola da böyle çıkışımız oldu."
"1,5 YIL DAHA CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINDA OTURABİLİRDİM AMA BİZ BUNU DÜŞÜNMEDİK"
24 Haziran erken seçim kararından önce Cumhurbaşkanlığı seçimine yaklaşık bir buçuk yıl olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yani bu ne demektir? Ben 1,5 yıl daha cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturma rahatlığına erişebilirdim. Biz bunu düşünmedik. Bizim düşündüğümüz tek şey var, ülkemizin huzuru, refahı nerede?
"BU ADIMI ATTIK Kİ, ONLAR DA RAHATLASINLAR"
Burada ana muhalefetin madem ki böyle bir hırsı var, onların hırsını da rahatlatalım istedik. Onun için adımı atalım, onlar da rahatlasınlar. Durmadan 'er meydanı, er meydanı' diyor. Biz de her meydanı dedik.
"MİLLETİMİZ 'DEVAM' DERSE, DEVAM EDERİZ, 'TAMAM' DERSE, SAYGI DUYARIZ"
Buyursunlar şimdi her meydanında inşallah milletimiz bedeli ödetecek, soracak. Eğer bize 'devam' derse milletimiz, devam ederiz, 'tamam' derse saygı duyarız, yapılacak iş budur. Biz eserlerimizle ortadayız. Muhalefetin hangi eseri var bilemiyorum. Demokrasiyse, demokraside bizim eserlerimiz ortada. Hak ve özgürlüklerse, hak ve özgürlükler konusunda her şeyimizle ortadayız. Adalet, kalkınma ve atılım noktasında yaptıklarımız ortada. Dolayısıyla bu noktada bizim herhangi bir sıkıntımız zaten yok."
"BÜTÜN ALANLARDA TÜM DÜNYA TÜRKİYE'DEKİ GELİŞMELERİ İZLİYOR"
Şu anda bütün alanlarda tüm dünyanın Türkiye'deki gelişmeleri izlediğini belirten Erdoğan, bütün siyasi, askeri, ekonomik bütün bu alanlarda Türkiye'nin tüm kuşatılmışlıklara rağmen bir yarma harekatı yaparak Fırat Kalkanı Harekatı'nın ardından Afrin Harekatı'nı gerçekleştirdiğini söyledi.
Afrin Harekatı'nın ardından dönüşlerin başladığını, bütün bunlarla beraber içeride teröre büyük bir darbe vurulduğunu ve hala devam ettiğini anlatan Erdoğan, "Zaho'da, Hakurk'ta aynı şekilde bu darbe harekatı devam ediyor. Bütün bunların yanında Gabar'da, Cudi'de, Bestler Dereleri'nde, Tendürek'te, Kandil'de operasyonlarımız kararlılıkla devam ediyor. Şu an itibarıyla Afrin'de 4 bin 254 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Kuzey Irak'ta 346 terörist etkisiz hale getirilmiştir. İçeride 240 terörist etkisiz hale getirilmiştir." dedi.
"DUAYA KALKAN ELLER İNŞALLAH BOŞ İNMEYECEKTİR"
"Erken seçim kararını alırken, kendi iç dünyanızın içinde sizin o aşina olduğumuz 'kaderin üstünde bir kader vardır' dediğiniz anlar oldu mu? Siz iç muhasebenizi nasıl yaptınız?" sorusu üzerine Erdoğan, kaderin üstünde bir kader vardır inancına dayanarak, istişareyi de çok üst düzeyde tuttuğunu söyledi.
Erdoğan, "İstişareleri yaptıktan sonra arkadaşlarımın da bu noktada olduğunu görünce ondan sonra bize düşen kaderin üstünde bir kader vardır demek oldu. Kararımızı verdik. İnşallah kader, inanıyorum ki bizler için tüm inananlar için çok daha güzel tecelli edecektir. Çünkü duaya kalkan eller inşallah boş inmeyecektir." dedi.
"TEHDİT, ÖNCE MÜTTEFİKLERİMİZDEN GELİYOR"
"Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve risklerden bahsederken neleri kast ettiniz?" sorusuna karşılık Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bu konuda tüm Batı'nın bir tehdit projeksiyonu olduğunu, bu tehdit projeksiyonu içinde özellikle güneydeki malum PYD, YPG, PKK, DEAŞ... Şimdi şu söyleniyor, DEAŞ'a karşı bu bir mücadeledir veya ona karşı bir savaştır gibi laflar ediliyor. Buna nereye kadar inanacağız? Bir yere kadar bunu yuttuk diyelim. Fakat ben şuna bakıyorum, Suriye'nin kuzeyine kaç tır silah geldi. 5 bin tır buraya Amerika silah gönderiyor. Aynı şekilde 2 bin kargo uçağıyla yine buraya malum silahlar geliyor. Çünkü burada 20 kadar üs var. Bu üslere bunlar indiriliyor."
Kuzey Suriye'de bu üsler kime karşıdır? 911 kilometre sınır kimin sınırı? Bizim sınırımız. En yakın olan neresi? Biziz. Peki Amerika'nın yanında kim var? Koalisyon güçleri var. Koalisyon güçlerinin de burada ek silahları var. Peki başka kim olabilir? İkinci derecede olsa olsa İran olabilir. Üçüncü derecede olsa olsa Rusya olabilir. Çünkü Rusya, hatta ona ikinci derece de diyebiliriz çünkü 5 üssü var. Ama birinci derecede biz varız. Peki Türkiye Amerika ile NATO'da müttefik değil mi?"
Türkiye, Amerika'da NATO'da müttefik olmasına rağmen, Türkiye'nin Amerika'dan silah alamadığını ifade eden Erdoğan, "Ama bu terör örgütlerine Amerika, koalisyon güçleri ücretsiz olarak bu silahı verebiliyor. Demek ki tehdit nereden geliyor? Stratejik ortaklardan geliyor. Sıkıntı burada. Gelin, oturalım beraber bu işi çözelim. Bunu Sayın Obama döneminde de çok uğraştık. Bizim bir zeytinlik operasyonumuz söz konusuydu, aylarca gündemdeydi biz bunları yapamadık. Gerçekleştiremedik, sürekli oyaladılar. Bu döneme geldik, artık baktık ki bu olmayacak, bunun üzerine biz kararımızı verdik, göbeğimizi kendimiz kestik ve adımı attık." diye konuştu.
"AYNI MUTLULUĞU AFRİN HALKINA YAŞATMAK İSTİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı'nda Cerablus'tan başlayarak El-Rai, El-Bab ve 2 bin kilometrekarelik alanı DEAŞ'tan temizlediklerini, 3 binin üzerinde DEAŞ'lıyı oralardan derdest ettiklerini anlatarak, Afrin'de de durumun farklı olmadığını, 2 bin kilometrekarelik alanı da teröristlerden temizlediklerini söyledi.
İşin henüz bitmediğini, arzularının Afrinlilerin yerlerine yerleşmeleri olduğunu belirten Erdoğan, "Nasıl Cerablus ve çevresinde oranın insanları yerleşiyorsa, nasıl bir mutluluk içerisindeyseyler, aynı mutluluğu Afrin halkına yaşatmak istiyoruz. Bizde kamplarda olanlar geri dönmeye başladılar. Bizde de 3,5 milyon Suriyeli var. Bunların içinde Fırat Kalkanı'nın yapıldığı bölgenin insanları olduğu gibi, Afrin'in, İdlib'in, Halep'in insanları var." dedi.
"İDLİB'TE 9 GÖZLEM KULEMİZ VAR"
İdlib sınırındaki gözlem kulelerinin 9'unun Türkiye'nin kontrolü altında olduğunu aktaran Erdoğan, çünkü 3,5-4 milyon insanın burada yaşadığını, bölgenin sürekli tehdit altında olduğunu ifade etti.
İdlib ile beraber Tel Rıfat ve Münbiç'te de bu sürecin devam etmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Ama buralarda da en az zaiyatla... İdlib'te ilk etabını bu işin diyoruz ki en ideal şekilde başlatalım. Nasıl ki Afrin'de Rusya ile iyi bir ilişki içinde bunu sürdürdüysek, yine burada da aynı tavır içinde ve diplomasiyi uluslararası hukuk çerçevesinde öne çıkararak bunu sürdürelim." dedi.
"CENEVRE BUGÜNE KADAR SONUÇ DOĞURMADI"
Erdoğan, Astana sürecinin ön planda ciddi manada yer aldığını, birinci Soçi'nin aynı şekilde ardından Ankara görüşmelerinde Rusya, Türkiye ve İran'ın bir araya geldiğini, üçüncüsünü Tahran'da yapacaklarını, bu çalışmaları bu şekilde devam ettireceklerini aktardı.
Astana'nın öneminin korunması gerektiğini ancak Astana'yı Cenevre'nin önüne çıkarmak gibi bir dertlerinin olmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz burada ancak 3 ülke bir araya gelebildik. Başkalarına da yasak koymuş değiliz. Ama Cenevre bugüne kadar sonuç doğurmadı, yani sonuç odaklı çalışmadı. Biz buralardan çıkacak neticeyle derdimiz Suriye'nin kuzeydoğusuna doğru barış bölgesini yaygınlaştırmak. Çünkü buralar bize hep sınır. Ciddi tehditler aldığımız yerler var. Bunlardan en önemlisi biri Ayn el-Arab'tır. Buradan hep tehditler aldık.
Bu bölgeler insanların akrabalarının olduğu bölgelerdir. Ama hassasiyetle bunlar yeter ki bizi taciz etmesinler, yeter ki bizim bölgemize tehdit savurmasınlar. Bu olmadıktan sonra zaten bizim bu bölgelerle sürekli olarak ölüm yağdırmaya merakımız yok."
"TEMAYÜL YOKLAMASI YAPACAĞIZ"
Seçim kampanyasının ana mesajlarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Ana mesajları şu anda açıklamam doğru olmaz, zira arkadaşlarım çalışmaya başladılar, çalışıyorlar. Tabii hafta başından itibaren bizzat bu çalışmaların içeresinde ben de bulunacağım ve arkadaşlarımızın hazırlıklarını beraberce gözden geçireceğiz. Buradaki bütün hedef, Yüksek Seçim Kurulu'nun açıklayacağı seçim takvimidir. Onlar resmi seçim takvimini açıklayacak ki biz de gerçi önceden bazı hazırlıklar var ama kendi takvimimizle onu örtüştüreceğiz. Böylece yol haritamızı da ona göre belirleyeceğiz. Temayül yoklamasını yapacağız, çünkü temayül olmadan milletvekili adaylarımızı belirlemek doğru olmaz." diye konuştu.
"EN HAZIRLIKLI PARTİYİZ"
Erdoğan, diğer siyasi partilere göre en hazırlıklı parti olduklarını ifade ederek, İstanbul ve İzmir kongreleri hariç bütün kongrelerini bitirdiklerini, kadın kolları ve gençlik kolları kongrelerini de yaptıklarını anlattı.
Her an seçime rahatlıkla girebilecek noktada olduklarını vurgulayan Erdoğan, sandık kurullarına varıncaya dek bütün teşkilatların hazırlıkları yaptığını, temayül yoklamalarının sonuçlarının hemen bildirileceğini ve gelen aday adaylarının içerisinden adayların süratle seçilerek YSK'ya gidecek hale getirileceğini bildirdi.
"BAŞBAKANLIĞIMIN İLK ANINDAN İTİBAREN BÜROKRASİYE KARŞI ADETA SAVAŞ VERDİM"
Erdoğan, "Eski sistemde nelere dişinizi sıkmak zorunda kalıyordunuz? 25 Haziran'dan itibaren Türkiye'de neler değişecek?" sorularına, şu yanıtları verdi:
"Öyle bir bürokratik oligarşi var ki bu bürokratik oligarşi, sizin atacağınız her adımda adeta bileklerinizde bir kelepçe. Başbakanlığımın ilk anından itibaren ben bürokrasiye karşı adeta savaş verdim. Ama siz parlamenter demokraside bunu bir yere kadar başarabiliyorsunuz, bütünüyle başaramıyorsunuz.
Örneğin şimdi durum böyle olmayacak, daha farklı olacak. Burada karar verme noktasında en güzel şeyi bu işin malum, yasama, yürütme, yargı... Kuvvetler ayrılığı noktasındaki güç, bu dönemde çok daha farklı ama çok daha güçlü çalışacak, ama devleti bağlayıcı bir güç olmayacak. Bana göre devleti destekleyen, güçlendiren bir güç haline gelecek. Bu bizim için önemli. Nedir bu? Mesela yürütmede parlamentodan kabine oluşturmuyorsunuz, dışarıdan bir kabine oluşturuyorsunuz. Oluşturduğunuz bu kabine sizin için bağlayıcı mı? Siz bu kabineyle her an istediğiniz gibi, bunları alıp bir kenara koyabilirsiniz. Gelenler de zaten bunu bilecek. 'Ya ben başkanla beraber giderim veyahut da başarılı olamazsam her an gidebilirim.' gibi bir durum olacak.
Dolayısıyla o da altındakilere karşı böyle bir davranış içinde olacak. Çünkü netice almak, başarılı olmak mecburiyetinde."
İŞ DÜNYASINDAN BAZI İSİMLERİN KABİNEYE ALMA DURUMU
Bugün sermaye çevresinin yer aldığı bir toplantıda, "Bu seçimi kazanırsak içinizden bazı arkadaşları kabineye alma durumumuz olursa, gelmeye hazır mısınız?" diye sorduğunu aktaran Erdoğan, Rex Tillerson'ın en büyük petrol şirketinin başındayken ABD Başkanı Donald Trump tarafından dışişleri bakanlığı görevine getirildiğini, daha sonra görevden alındığını hatırlattı. Erdoğan, "Onun kabinede aldığı maaşın ExxonMobil'de aldığı maaşla mukayese edilir bir yanı var mıydı? O sadece bir vatanseverlikti, vatanına hizmet babında kendisine böyle bir görev teklif edilince, o da geldi böyle bir göreve başladı. Trump görevden de alınca, teşekkür etti ayrıldı. Biz de böyle bir döneme alışacağız. Yeni dönemin güzelliği de burada." diye konuştu.
"ÖZEL SEKTÖRDE BAŞARILI KİŞİLERE KABİNE TEKLİFİ YAPABİLİRİZ"
Erdoğan, özel sektörde başarılı kişilere kabinenin içinde olma teklifi yapabileceklerine işaret ederek, "Ekonomiyi de emanet eder misiniz?" sorusuna, "Edebiliriz, niye etmeyelim? Çünkü ekonomi, bu işin can damarı. Enerji artık dünyada ekonominin içerisinde farklı bir yere oturuyor. Dolayısıyla bizim buraları, emin, sağlam, üretken, verimli ellere teslim etmemiz lazım. Hedefimiz, önümüzdeki dönemde, yeniliklerimizden bir tanesi de inşallah bu olacak." karşılığını verdi.
"TÜRKİYE, KENDİ SAVAŞ UÇAĞINI ÜRETEN ÜLKE HALİNE GELDİ"
Türkiye'nin son 15-16 yılda savunma sanayinde kendi uçağını üreten ülke haline geldiğini, savaş uçaklarını üretmenin çalışmalarını yaptığını, çok daha yüksek kapasitede uçak üretmenin hazırlığı içinde olduğunu anlatan Erdoğan, "Bunları yeterli bulmuyoruz, çünkü jet savaş uçaklarımızı da yapmak zorundayız. Onun da çalışmaları yapılıyor. Önümüzdeki dönemde savunma sanayinde sadece kendimize yetmeyeceğiz, bir de bunun ihracatını başlatacağız. Bazı ülkelerle görüşmelerimiz yoğun bir şekilde devam ediyor. MİLGEM ortada, denizaltı noktasında da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kuruluşlarımız artık devletten özele ağırlık vererek gelişiyor. Eskiden savunma sanayi dediğiniz zaman sadece tek başına devlet vardı, ama şimdi olaya böyle bakmıyoruz, özel sektörü bu konuda teşvik ediyoruz, ciddi manada teşvikler veriyoruz, ciddi adımlar atıyoruz. Önümüzdeki süreç bunun eserlerini, neticelerini aldığımız bir süreç olacak." dedi.
KILIÇDAROĞLU'NA ÇAĞRI
Erdoğan ayrıca, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na aday olması yönünde çağrıda bulundu.
Erodğan, "şahsen ana muhalefetin başındaki zatın burada olmasını isterim. Bu yarışa girsin" ifadesini kullandı.
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"GEL ADAY OL, MİLLET SANA NE KADAR OY VERİYOR GÖRELİM"
Gönlüm ana muhalefetin başındaki zatın yarışa girmesini ister, yarışa girsin. Hiç endişe etmesin, başkasını aramasına falan da gerek yok. Kendisi meydana çıksın. Milletin ona ne kadar oy vereceğini görmesinde çok fayda var. Bugüne kadar çok şey söyledi, 'Yüzde 40' dedi. 40'ı alamadı, 20'lerde kaldı. Hadi gel, Cumhurbaşkanlığı noktasında aday ol, bak bakalım millet sana ne kadar oy veriyor görelim. Bunun dışındaki diğerlerini teferruat olarak kabul ediyorum. Zaman kaybı olarak telakki ediyorum. 'Meydan meydan' diyorsun, buyur işte meydan, gel aday ol. Bu meydanda nasibin nedir gör.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCILAR KİMLER OLACAK?
"Kampanya'ya başlamadan önce Cumhurbaşkanı yardımcılarını açıklayacak mısınız?" sorusuna Erdoğan, "Hayır" diye cevap verdi.
Erdoğan, "Sayın Başbakan son Başbakan olacağını söyledi, ilk Cumhurbaşkanı yardımcılarından olacak mı?" sorusuna ilişkin ise "Ona da şimdiden hayır. Önce derenin görülmesi sonra paçasının sıvanması gerekir. " dedi.
"SAADET PARTİSİ VE BBP İLE GÖRÜŞTÜK"
Saadet Partisi ile iki üç kez ittifak için görüştüklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ben ve arkadaşlarım herhangi bir netice alamadık. Gördüğümüz kadarıyla CHP ile daha uyumlu, daha ideal anlamda görüşmeleri oluyor. Ama BBP ile görüşmelerimiz oldu. Onlarla ilgili bu noktadaki ittifakımız çok farklı bir zeminde oluşacaktır. Onun da arkadaşlarımızla değerlendirmelerini yapıp, ona göre adını koyacağız" diye konuştu.
İYİ PARTİ'NİN SEÇİME GİRİP GİREMEMESİ KONUSU
Erdoğan, "İYİ Parti ile ilgili sizden çok fazla değerlendirme alamıyoruz." şeklindeki yoruma da "gerek yok" diye cevap verdi.
İYİ Parti'nin seçimlere girip giremeyeceğine yönelik tartışmalara ilişkin ise Erdoğan, "YSK ile Yargıtay Başsavcılığının müşterek yapacağı veya yaptığı görüşmelerin ki bugün görüşmeleri olacaktı. Ora ne karar verecekse hemizin saygı duyması lazım. 'Girmesi gerekir' diyorsa girer. Aksi bir durum olursa aksi olur. Girmesi, girmemesi noktasında bizim bir sıkıntımız söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'DE SEÇİMLER HİÇBİR ZAMAN ŞAİBELİ OLMAMIŞTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'den seçimlere yönelik yapılan eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu beyanlara ben önem vermiyorum. Biz kendimiz bu konuda ne diyoruz, o önemlidir. Bugüne kadar AGİT sürekli gözlemcilerini göndermiştir ama Türkiye'de seçim hiçbir zaman şaibeli olmamıştır.
Tam aksine bir Amerika bile bizim yaptığımız seçimleri yapamamıştır. Biz, yüzde 86 katılımla seçimler gerçekleştirmiş bir ülkeyiz. Onlara baktığınız zaman en kabadayısı yüzde 40, 45, 48 buralarda görürsünüz.
Hatta Avrupa'da yüzde 35'lerde seçimler yapan ülkeler var. Onlar kendilerine baksın. Bizde tablo bu kadar güçlü, en son seçimde yüzde 85 aklımda kaldığı kadarıyla. Amerika'daki seçimlerde şaibeler, anlatmakta zorluk çekebileceğimiz kadar. Hakikaten sıkıntılı. Bununla ilgili de seçimlerden sonra oralarda çok gürültüler kopmuştur. Bizde böyle şeyler olmuyor, olmadığı gibi de artık çok kısa zamanda seçim neticelerini alabilen bir ülke konumuna geldik."
"YERİM DAR" BENZETMESİ
Ana muhalefetin seçime yönelik eleştirilerinin "yerim dar" anlımına geldiğini aktaran Erdoğan, "Şimdiden başladılar. Sen bir dur bakalım daha seçime gir. Seçime hazır değil, adayı var mı? Adayı yok. Bakalım adayını ne zaman açıklayacak bu da var. 'Parti Meclisi belirler' dedi. Tamam, Parti Meclisini toparlamak zor mu? 24 saatte toparlarsın. Zor değil, hiç aday bulamıyorsan kendin aday ol. Bakıyorsun bir taraftan bir bayan çıkıyor, başka taraftan biri çıkıyor. Bakıyorsun adayları da bol, o zaman onlardan bir tanesi üzerinde karar kıl ve hemen açıklayıver. Milleti heyecana boğmaya da gerek yok." değerlendirmesinde bulundu.
MÜHÜRLÜ OY PUSULASI KONUSU
Erdoğan, ana muhalefetin mühürlü oy noktasındaki yaklaşımına dikkati çekerek, "Burada sandık kurulundaki mühürden öte YSK'nın mührüdür. YSK zaten bu mühür işlerini bitirerek, bunları torbalıyor ve ilgili yerlere gönderiyor. Bu konuda her herhangi bir sıkıntı söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
AB'NİN 'İLERLEME RAPORU'
AB'nin Türkiye'ye ilişkin raporunu da değerlendiren Erdoğan, raporun eskiden "İlerleme raporu" olarak anıldığının belirtilmesi üzerine, "İlerleme raporu mu gerileme mi?" şeklinde espri yaptı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"BU RAPOR BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDEDİR"
"Bu rapor bizim için 'yok' hükmündedir. Bunun kıymeti harbiyesi yoktur. Şimdi mesela benzer bir tabloyu Varna'da yaşadık. Bizden Yunan askerleriyle ilgili, bunların verilmesini istediler. Biz de kendilerine dedik ki; 'Eğer böyle bir şeyi bizden talep ediyorsanız, önce bizim devletimize darbe yapan FETÖ'cüler var. Asker onlar da. Onların bize verilmesi lazım. Onlar bize verilirse biz de bunları şu anda masaya yatırırız. Çünkü bunlar sınır ihlali yapmıştır'. Sınır ihlali yapanlara geçmişte bizim askerlerimize aklımda kaldığı kadarıyla mesela bir keresinde bir askerimiz böyle bir sınır ihlali yaptı 6 ay mahkumiyet verdiler.
Dolayısıyla biz şimdi burada aynı durumla bir defa karşı karşıya kalmayız. Burada bir sınır ihlali yapılmıştır, dolayısıyla bu sınır ihlalinin kaldırılması için bunlarla ilgili bu gündemi masaya getirebilmek için siz devletimize darbe yapan bu kişileri bize iade edeceksiniz, biz de bunun üzerinde yargıda gerekli adımları atarız, dedik ve Varna'da bu işi böyle kapattık. Fakat Yunanistan çok farklı bir konumda bulunuyor şu anda. Biz Yunanistan'a bunu anlatamıyoruz."
Türkiye'den kaçan FETÖ'cülerin önce Yunanistan'a uğradıklarını oradan da Avrupa'nın değişik yerlerine dağıldıklarını kaydeden Erdoğan, "Önce bunları halledin. Biliyorsunuz ki böyle bir durumla karşı karşıyayız. Asıl siz bizi zora sokuyorsunuz. Biz kolay kılalım istiyoruz ama siz bu noktada değilsiniz ve şu anda da açıklanan bu rapor, kesinlikle tamamıyla ilişkileri bozmaya yönelik bir rapordur. Yapıcı olmaktan tamamıyla uzaktır ve yok hükmündedir." diye konuştu.
YUNANİSTAN'LA YAŞANAN BAYRAK KRİZİ
Ege'deki kayalıklar konusunda Yunanistan'ın gerginlikler ürettiğinin hatırlatılarak, "Nedir Yunanistan'ın amacı size göre?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Onu bir yerde aslında Yunanlılara sormak lazım. Siz ne yapıyorsunuz? Böyle üç tane kendini bilmez gelip de o kayalıklarda böyle bir bayrak asma yarışına, hastalığına nereden kapıldı? Siz bunu bilmiyor musunuz ki buralarda böyle bir şey yapılırsa anında cevabını bulacaktır. Nitekim bunu yaptılar ve anında da bizim SAT komandolarımız oraya müdahale edip oradan onların bayrağını indirip tekrar kayalıkları kendi haline dönüştürdü. Yani biz bütün bu süreç içinde bir suların ısınması diye bir şeyi istemiyoruz. Böyle bir gayretin içinde değiliz. Biz Yunanistan'a bir komşumuz olarak bakıyoruz. Öyle veya böyle bazı sıkıntılar olsa bile bütün bunları aşalım istiyoruz."
"BİZİM ARTIK DÜNYADA BARIŞA İHTİYACIMIZ VAR"
Bunların yaşanmamasını istediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Oturalım masaya, yani bu işleri artık bir kenara koyalım. Yok bilmem şu kadar ölçü, bu kadar ölçü filan falan. Bu deniz, hava... Buradan uçaklar, gemiler rahatlıkla gelsin geçsin. Herhangi bir fiili müdahale olmadıktan sonra niçin şu güzelim barışı gölgeliyoruz, lekeliyoruz? Bizim artık dünyada barışa ihtiyacımız var. Kaldı ki sizlerle olan barışımız bizim, hiçbir ülkeyle olan barışa benzemez. Yıllar yılı ülkemizde bizim Rum vatandaşlarımızın sayısı az değildi. Öyle mi? 10 binler, 100 binler... Böyleydi. Ama maalesef bizim ülkemizde de olan bazı hatalı davranışlar sebebiyle tabii buradan çok Rum vatandaşımız ne yazık ki Yunanistan'a gitmek durumunda kaldı. Bizim de hatalarımız var. Bunu da görmemiz lazım. Şimdi diyoruz ki gelin, Yunanistan'da Çipras bir başbakan olarak genç, dinamik, 'Yeni bir adım atalım' arzusundadır, isteğindedir. Son ziyaretimde cumhurbaşkanını aynı havada gördüm. Gelin o zaman bunları masaya yatıralım, ama 'Sen mi daha fazla aldın? Ben mi daha fazla verdim?' filan bu kavgaları bırakalım. Sonunda bu deniz ya, öbürü hava. Buralarda rahat rahat gemiler geçsin, uçaklarımız uçsun vesaire. Bunu yapamamak bize başka sıkıntılar getiriyor. Getirince de işte ne yazık ki bedeli bu işin ağır oluyor. Biz istiyoruz ki artık buna noktayı koyalım."
"TÜRKİYE, YUNANİSTAN İÇİN BİR TEHDİT Mİ?"
"Türkiye, Yunanistan için bir tehdit mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Onlar öyle kabul ediyorsa, ben bir şey diyemem. Ama bizim böyle durup dururken kimseyi tehdit etme hastalığımız yok." dedi.
Erdoğan, "25 Haziran sabahı, cumhurbaşkanı adayı olarak yüzde kaç oyla seçilmeyi umut ediyorsunuz? Asgari bir oy hedefiniz var mı?" sorularına, "Hiç yıldızları sayma şeyine girmedim, ama biz, azami gayretimizi ortaya koyacağız. Seçime en hazırlıklı siyasi parti olarak inanıyorum ki Rabbim bize milletimizin gönlündeki en zengin mahalli lütfedecektir, verecektir. Bize düşen görev, birinci derecede sebeplere müracaattır. Zafer, bu noktada Rabbimizden inşallah. Milletimizin gönlüne sınır çizgisini çizmeyelim. Onun gönlündeki sınır çok geniş. AK Parti'yi de o zaten layık olduğu yere inşallah oturtmuştur." yanıtını verdi.
"DÜNYANIN 10 DEV PROJESİNİN 6'SI TÜRKİYE'DE"
Dünyanın 10 dev projesinin 6'sının Türkiye'de olduğuna değinen Erdoğan, şunları anlattı:
"Bunlardan biri Kanal İstanbul. Proje, yapım ihalesi noktasına geldiğini söyledi. Bir diğeri, bu yıl içerisinde ilk etabını açacağımız ki yıllık yolcu kapasitesi 90 milyon olan üçüncü havalimanı. 2023'te asgari 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşacak. Birinciliğe aday bir havalimanı olacak. Bir diğeri, Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu, Malkara-Çanakkale 1915 Çanakkale Köprüsü. Bu da dünyanın asma köprülerde bir numarası. İnşallah 5,5 yılda bu da tamamlanacak. Gelibolu ayağının temeli atılmıştı, şimdi de Lapseki'nin temelini 18 Mart'ta attık. Bir diğeri Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesi. Bu da yine dev bir proje. İnşallah 2020'de bunu da bitiriyoruz. Bir diğeri Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Projesi, bu yıl sonu itibarıyla bitireceğiz. Bursa-Bilecik Hızlı Tren Projesi de 2019'da inşallah bitecek. Çok önemli projelerden biri de 3 katlı Büyük İstanbul Tüneli. Bu da 3,5 milyar dolarlık bir proje. İnşallah 5 yılda burayı da hizmete alacağız. Konya-Karaman Hızlı Tren Projesi'ni bu yıl inşallah hallediyoruz. Burada çok önemli bir proje daha var ki Sivas-Erzincan Hızlı Tren Projesi, yaklaşık 6 milyar lira. Bunu demek ki 1,5 milyar dolarlık bir proje olarak söyleyeyim. Bunun da inşallah 2023 bitişi olacak. Menemen-Aliağa-Çandarlı Yolu'nu, 2020'de bitireceğiz. Ankara-Niğde Otoyolu da 2020'de bitecek. Kuzey Marmara Otoyolu Kınalı Odayeri Kesimi, 3 yılda inşallah bunu hizmete açacağız. Çalışmaları yoğun bir şekilde devam ediyor. Kuzey Marmara Otoyolu Kurtköy-Akyazı Kesimi'ni inşallah 3 yılda hizmete açacağız. Yaklaşık 1 milyar dolarlık bir proje."
Erdoğan, "Bu adımla nereye doğru gittiğimizi ortaya koymak lazım. Muhalefet bu noktada ne ortaya koyar onu bilemem. Biz zaten bugüne kadar bu ülkede hep hizmetleriyle anılan hükümetler kurduk. İnşallah şimdi de başkanlık sisteminin özellikle çerçevesini farklı oluşturacağı bir dönemin içerisinde olacağız. Tüm ülkem için hayırlı olsun." dedi.
Editör