“Bu süreç sadece bizi değil, bin yıldır bu topraklarda kader birliği yaptığımız; sevinci, tasayı paylaştığımız kardeşlerimizi de rahatsız etmektedir. Çünkü o kardeşlerimiz de en az bizim kadar, açılım sürecinin bir kaynaştırma değil, ayrıştırma süreci olduğunun farkındadır. Bu süreç dış güçler tarafından organize edilen ve içerideki Türk Düşmanları tarafından şiddetle desteklenen bir oyundur. Biz Ülkü Ocakları Eski Başkanları olarak, hem Türk Milletini hem de açılım süreci adlı organizasyonun bütün aktörlerini aşağıda belirtilen hassasiyetlerimiz açısından uyarmayı görev bildik. Anayasa’dan Türk Milleti kavramı çıkarılamaz. Türkçenin yanında başka bir dil resmi dil olarak yer alamaz. Türk Milleti; vatanı ve devleti ile bölünmez bir bütündür. Millete dayanmayan bir devlet yaşayamaz. Terör örgütü ile hiçbir şekilde pazarlık yapılamaz. Devlet zafiyet içinde gösterilemez. Türk Milliyetçiliği, milletimizin ve devletimizin teminatıdır. Hiç kimse onu aşağılayamaz, yok sayamaz. Türk Milliyetçiliği sadece Türk Milletinin değil, diğer unsurlarında teminatıdır. Türk Milleti var oldukça, Türk Milliyetçileri de var olacaktır. Türk Milliyetçileri var oldukça Türk Milleti de var olacaktır. Bu gerçeği kimse göz ardı edemez. Türk Milliyetçileri “yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” anlayışını benimsemiştir. Tarih boyunca olduğu gibi şimdide kendine düşmanlık yapmayanların haklarına saygılı ve koruyucusudur. Bugün 23 Temmuz Erzurum Kongresinin yapılışının yıl dönümü. Bu vesileyle de Türk Milletinin hayatında önemli yere sahip olan 23 Temmuz Erzurum Kongresi ve Kongrede alınan kararların bugün içinde geçerli olduğunu görmekteyiz ve inanmaktayız. Milletimizin, ülkemizin birliği ve bütünlüğü konusunda biz Ülkü Ocakları Eski Başkanları olarak; her türlü mücadeleyi ve fedakârlığı yapmaya kararlı olduğumuzu bildiririz.”
Editör
var olsunlar, sağolsunlar başkanlar. yüreğimize terciman oldunuz...