Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, yeni logonun geçmişten günümüze dek uzanan tarih köprüsü üzerinde yürüyüp iz bırakan Türk Devletlerinin ve Ata Sporlarının izlerini taşıması hedeflenerek ortaya çıkmış bir logo özelliğini taşıdığını söyledi. Ceylan, “Yeni logomuzla geçmişin ihtişamını geleceğe taşıyoruz” diye konuştu.
Türkiye Geleneksel Spor Dallarının mensuplarının kendi elleriyle yazacağı büyük bir tarihin önsözü olmak için yola çıktıklarını anlatan Prof. Dr. Ceylan, “Yeniden abalarımızı kuşanıp, zığvalarımızı giyip, atlarımıza bindik. Yeniden gökkuşağını parlattık. Üç kıta üzerine asırlarca süren bir hâkimiyeti tesis eden aziz ecdadımızın, rüzgârda uçuşan at yelelerinin kudret simgesi olan tuğlarıyla bir terkip oluşturduk. Onlarca gönül İnsanı bu ekip çalışmasına gönül koyarak, “Geleneksel Spor Dallarımızın” etrafında birleştik.
İletişim ağının baş döndürücü bir şeklide geliştiği, kültür ve medeniyetler arasındaki mesafenin azaldığı, dünyanın gitgide küçüldüğü ve buna ek olarak milletlerin her alanda büyük bir yarışa girdikleri bir zaman dilimini yaşamaktayız. Bu yüzyıl belki de medeniyetlerin çarpışacağı, devletlerarasında siyasî, ekonomik ve teknolojik rekabetin zirveye çıkacağı ve güçlü devletlerin dünyaya yön vereceği bir yüzyıl olacaktır.
Tarihin bize yüklediği sorumluluğu yerine getirmemizde büyük bir rol oynayacak geleneksel sporlarımızın gelişmesi ve verimli olması için; millî kültürümüzün sahip olduğu potansiyeli geliştirmek ve bunu toplumun menfaatine uygun kullanmak İçin gençlerimize özgüven duygusunu kazandırmanın yollarını aramaktayız. Milletlerin benliğine kazınmış millî duygular, milletlerin fikrinde ve vicdanında yer buldukça şahlanır. Dili, dini, tarihi ve milli şuuru benliklerden silinmiş bir halk, yığın olmaktan öteye geçemez. Her millet; tarihi, kültürü, dili, toprağı ve ona yüklenen değerlerle hayat bulur.
Her millet kendi yapı ve karakterine göre bu hayat tezahürü unsurlarını kendisine mahsus ayrı şekilde icat eder. Bu yol ile her millet yeryüzündekl maddî, ruhî ve sosyal ihtiyaçlarını karşılar, onlara nev’i şahsına mahsus cevaplar bulmuş olur. Savaşı spor haline getiren, sporu en güzel eğitim aracı bilen pehlivan Türk cengâverlerinln, çağlar boyu kazandıkları her zaferde canları kadar aziz bildikleri atların büyük hissesi vardır. Anadolu bozkırı, geçmişe olan vefasını tarihi at kültürüne sahip çıkarak göstermiştir. Türk Tarihimizin özeti olan sporlarımızın temsilcisi bir federasyon olma gururuyla; demiri oya gibi işlemek istiyoruz hep beraber... Bir zaman geçince son direnişçiler de el çekip ve izler kaybolup gitmeden, tarihin derinliklerinden gelecek için veri toplayan bir tarihçi ciddiyetiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz.” Diye konuştu.
Türkiye Geleneksel Spor Dallarının mensuplarının kendi elleriyle yazacağı büyük bir tarihin önsözü olmak için yola çıktıklarını anlatan Prof. Dr. Ceylan, “Yeniden abalarımızı kuşanıp, zığvalarımızı giyip, atlarımıza bindik. Yeniden gökkuşağını parlattık. Üç kıta üzerine asırlarca süren bir hâkimiyeti tesis eden aziz ecdadımızın, rüzgârda uçuşan at yelelerinin kudret simgesi olan tuğlarıyla bir terkip oluşturduk. Onlarca gönül İnsanı bu ekip çalışmasına gönül koyarak, “Geleneksel Spor Dallarımızın” etrafında birleştik.
İletişim ağının baş döndürücü bir şeklide geliştiği, kültür ve medeniyetler arasındaki mesafenin azaldığı, dünyanın gitgide küçüldüğü ve buna ek olarak milletlerin her alanda büyük bir yarışa girdikleri bir zaman dilimini yaşamaktayız. Bu yüzyıl belki de medeniyetlerin çarpışacağı, devletlerarasında siyasî, ekonomik ve teknolojik rekabetin zirveye çıkacağı ve güçlü devletlerin dünyaya yön vereceği bir yüzyıl olacaktır.
Tarihin bize yüklediği sorumluluğu yerine getirmemizde büyük bir rol oynayacak geleneksel sporlarımızın gelişmesi ve verimli olması için; millî kültürümüzün sahip olduğu potansiyeli geliştirmek ve bunu toplumun menfaatine uygun kullanmak İçin gençlerimize özgüven duygusunu kazandırmanın yollarını aramaktayız. Milletlerin benliğine kazınmış millî duygular, milletlerin fikrinde ve vicdanında yer buldukça şahlanır. Dili, dini, tarihi ve milli şuuru benliklerden silinmiş bir halk, yığın olmaktan öteye geçemez. Her millet; tarihi, kültürü, dili, toprağı ve ona yüklenen değerlerle hayat bulur.
Her millet kendi yapı ve karakterine göre bu hayat tezahürü unsurlarını kendisine mahsus ayrı şekilde icat eder. Bu yol ile her millet yeryüzündekl maddî, ruhî ve sosyal ihtiyaçlarını karşılar, onlara nev’i şahsına mahsus cevaplar bulmuş olur. Savaşı spor haline getiren, sporu en güzel eğitim aracı bilen pehlivan Türk cengâverlerinln, çağlar boyu kazandıkları her zaferde canları kadar aziz bildikleri atların büyük hissesi vardır. Anadolu bozkırı, geçmişe olan vefasını tarihi at kültürüne sahip çıkarak göstermiştir. Türk Tarihimizin özeti olan sporlarımızın temsilcisi bir federasyon olma gururuyla; demiri oya gibi işlemek istiyoruz hep beraber... Bir zaman geçince son direnişçiler de el çekip ve izler kaybolup gitmeden, tarihin derinliklerinden gelecek için veri toplayan bir tarihçi ciddiyetiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz.” Diye konuştu.
Editör
Son Güncelleme: 13.10.2013 13:28