II. Abdülhamid’in bu metnini üslup ve içerik açısından incelettiğimiz tarihçiler, bu metnin hatt-ı hümayun olduğunu ifade etmişlerdir. Bu metin, 93 Harbi’nde 8 Kasım 1877 tarihli olup padişahın bizzat kaleme aldığı bir mütalaadır. II. Abdülhamid’in Erzurum ahalisine hitaben kaleme aldığı hatt-ı hümayun’un tarihi olan 8 Kasım’ın gecesinde, hümayun metninde “düşman-ı umumîye” denilen Ruslar, Ermenilerin rehberliğinde Topdağı’ndaki Aziziye Tabyalarına gece baskını yaparak çok sayıda Türk askerini şehit etmişlerdi. Padişah II. Abdülhamit bu hatt-ı hümayun’dan üç gün önce de 5 Kasım’da da Kafkas Cephesi Başkomutanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa’ya bir telgraf çekerek Erzurum savunmasının öneminden bahsetmişti. Bu telgraf, Erzurum ahalisine yazılan hatt-ı hümayundan daha çok öne çıkmıştır. Kimi tarihçiler hatt-ı hümayunun varlığından hâlâ habersizdirler. II. Abdülhamit’in “Erzurum Ahalisine” başlığıyla kaleme aldığı bu hümayunun şehrin muhtelif yerlerine, okullara, tabyalara, Kongre binasına anıt, levha gibi farklı biçimlerde asılması, şehrin kimliği ve tarihi açısından gereklidir. 8 Kasım 1877’de (93 Harbi) kaleme alınan hattı hümayunda Erzurum ahalisi taltif edilmiş, 93 Harbi’nde ve vatan savunmasında daha evvel göstermiş oldukları kahramanlık ve sadakati devam ettirmeleri gerektiği belirtilmiştir. Dernek olarak, bir çeşit “ferman” diyebileceğimiz bu hatt-ı hümayunu farklı boyutlarda orijinali ve sadeleştirilmiş günümüz Türkçe haliyle poster yapıp inşallah halkımıza dağıtacağız.”
FERMAN METNİ
Erzurum Ahalisi! Vatanın muhafazası uğurunda düşman-ı umumîye karşı ibrâzına niyet ettiğiniz gayretinizden ziyâdesiyle hoşnud oldum. Davamızın Hakk’a makrûniyetinden ve avn-i İlahî’ye mazhariyetimizden emin bulunduğumuzdan, meşru olan davamızın yine meşru ve mesud neticelerini kazanmak için son dereceye kadar fedakârlık ihtiyar etmelisiniz. Çünki, devletimizin tamamiyet-i mülkiyyesi zıman-ı emine merbut olmağla, Hudâ-negerde, Erzurum şehrini düşman istila etse bile, oranın yine memalik-i şahanemizden madudiyetine halel gelmeyeceğinden, ancak düşmanın memleketimizde bulunacağı zamanda hakkınızda bila-tereddüd reva göreceğine emsal-i kesiresi şahid olan türlü zulüm ve mekidetinden dolayı, İslam ve Hıristiyan kâffe-i tebaamızın ırz u namus ve mal ve canları muhtel olup, vatanımızın muhafazasında kayıdsızlık gösterdiğiniz için hükûmet-i meşruanıza karşı namlarınız lekedar ve alude-i şeyn ü âr olur. Binaenaleyh, selametinizi memleketimizin muhafazasında bilip ve Liva-yı Osmanî’nin zıll-i himayetine sığınıp def’-i sail emrinde nihayet dereceye kadar çalışmanızı hassaten emrü tavsiye eder, cümlenizi Hakk Teala’nın avn ü inayetine emanet eylerim. fi 27 Teşrinievvel sene 93.
Editör