ÖZLENEN VUSLAT VE BİRLİK İÇİN 3-5 DAKİKALIK TEFEKKÜR VE TEVEKKÜLLE TAMAMINI OKUYUNUZ LÜTFEN.!
Muhterem Ülküdaşlarım.! Gönül Dostlarım.!
1 Kasım seçimleri sonrası, bir sorgulama ve muhasebe sürecinden, belkide uhrev-i bir imtihan eşiğinden geçiyoruz.!
Dahili ve Harici her kesimin; Bazılarının yerinde, bazılarının yersiz, bazılarının futrunda, bazılarının futursuzca, bazılarının ahlaki ,bazılarının ahlaksızca, bazılarının iyi niyet bazılarının ard niyet sarmalında bir sorgulama süzgecinden geçiyoruz.!
Belki hareketi yönetenlerin, mahkumiyet ve mecburiyetlerinin Zaafiyet ve idealsizliklerinin, cesaret, risk alababilme, feraset ve feragat fukaralıklarının, belirleyici rol oynadığı basiretsizlik,liyakat ve ehliyetsizlik bu sürece sebeb-i hilkat olsada
Aslında bu sorgulanma süreci Ülkücü Hareketin ve Ülkücülerin farkının farkedilebileceği onurunu ve şerefini ifade etmektedir.!
Belki içimizden, makam için,para için, şan ve şöhret için hasad mezad ruhlarını pazara çıkarıp dünyevi menfaatlere değişenler çıksada istisna olup kaideyi bozamamıştır.!
Belki bazılarımız, dalından kopmuş veya koparılmış yaprak misali akıbetimizi sert ve güçlü esen rüzgarların insiyatifine bıraksada aslında yel kayadan hiç bir zerre götürememiştir.!
Belki içimizden çıkan bazı idare-i maslahat güzarların hareketi yıllardır nadasa bırakacak bir mahkumiyet ve mecburiyetle idare etselerde davayı asli menbasından ve mecrasından uzaklaştıramamıştır.!
Belki içimizden çıkan bazı mevcudu muhafaza memurlarının rol ve statüleri gereği ; Önündeki bütün setleri yıkıp geçebilecek çoşku ile çağlayan bir nehri bilerek çılız bir çaya çeviren kamikaze zihniyet ve yöntemleri aslında bir mahkumiyetin, mecburiyetin eseri olsada.
Bu bile ülkeye ve millete ihanete dönüşmemiş sonuçları itibari ilede ülkücüleri hayati bir vebale ve sorumluluğa sürüklememiştir.!
Belki bu gün inanç ve ideallerimiz etrafında yoğunlukla duygusallıkla sorguladığımız, siyaseten bir akıl tutulması ile özdeşleştirdiğimiz içimizdeki bir vebal-i görevlilerin;
Uluslararası bir tezgahın farkındalığı ile hareket edip, şahsi ve siyasi intiharı göze alıp, bindiği dalı kesercesine kendisini ve hareketi riske edip bir üst akıl ile ;
Anadolu jeopolitiğinin varlık ve bölünmüşlük eksenindeki kritik dönemecine güçlü bir iktidarla girme zaruriyeti için timsah gözyaşları içinde razı olabilme feragati bile Ülkücüleri anlamak ve algılamak için kafidir.!
Evet Ülkücüleri anlamak için, koroyuculuğuna,kollayıcılığına soyunduğu devlet tarafından darağacına tebessümle çıkarılan Mustafa Pehlinlıyı anlayabilmek lazım ki bu hareketi inanç ve idealleri etrafında sorgulayabilesiniz.!
Unutmayınız ki inanç ve ideallerimizin ülkeye ve millete sirayet edebilmesi üzere biz bizi sorgularken ne ülkemize, ne milletimize ne de davamıza bir ihanetin müsebbibi olmak nede siz haketmeyenlere bir yargılama hak teslimini yapmak için sorgulamıyoruz.!
Unutmayalım ki bizi sorgulayanların, değerlerimizle alay edenlerin iman derecesi “gaza ve cihad şuuruyla donanmış bir ülkücünün iman derecesinin zekatı bile etmez.
Özellikle yazılı ve görsel medyada ve yine sanal ve sosyal iletişim araçları üzerinden bu sorgulama furyasını fırsat bilip hadsizce ve haksızca ;
Ülkücü hareketin ferasetini ve feragatini algılayamayıp, inanç ve idealleri etrafında bazı kişiler ve yöneticiler üzerinden asli menbasını ve mecrasını sorgulayanlar varki onların ise hiç haddine değildir.!
Bakın size size tarif edeyim ;Alınları secdededir, dilerde tekbir, Onlar için ne kible kabedir, nede ALLAH cc bir.!
Aslında ruhların şeytana satmışlardır, işledikleri günahların karşılığı, kimi için, makam, kimi için, para, kimi için şöhret vesairedir.
Dün almış oldukları İslami öğretiyi , bu gün islami vesayet anlayışına dönüştürebilen dini bir otoritelerdir.
Yürekleri yakan ve heyecanlandıran gözleri nemlendiren her sözleri ilah-i hüküm değerindedir, Kutsanmışlardır.!
Her şey onlar için mübahtır.! Amaç kendi menzillerine varmak ise gerisi teferruattır.!
Dünyalıkla, arpalıkla asla işleri olmazdı, dünyevi sermayeye dönüştürmeden uhrevi ikballeri İslamdı,
Evangelizmin islami versiyonlarıdır aslında, yaratıcıya en yakın onlardır, her hakediş onlara ait olmalıdır ve herşey ,herkes yaratıcıya yakın olmak için onlara tabi olmalıdır.!
Çile onlar için sözde müminin mükafatıdır. Saltanat ve sefaat ise tayfanın olmalıdır.!
Müslümanın, özverisi, fedakarlığı, ızdırabı, gözyaşı ve kanı onların yaşam kazancı ve haklılığı olarak aslında geçim kaynaklarıdır.!
İslami öğretinin güya tedrisatından geçmiş, İslamı sadece kendi ictihadları ile yorumlayarak ,yuvarlayarak kendilerine ve menfaatlerinin gerektirdiklerine göre ictihadi bir din oluşturma garebeti içerisinde olanlar.!
Evet sizleri tarif ediyoruz.!
Sizler varya bu gün sorgulama ve yargılama yarışına girdiğiniz, bırakın inandığı gibi yaşayan bir Ülkücüyü, yaşadığı gibi inanmaya başlayan bir Ülkücünün bile İman ve akaidinin zerresi bile olamazsınız.!
Evet siz bizi sorgulayamazsınız.;
Ülkücüler sizin gibi İslamı ve İbadeti bir sermaye ve kazanç aracı olarak ne algılamış nede yaşamış bir hareket değil, sizin gibilerin namus ve haysiyeti için vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü için, İslamın yaşanması ve yayılması için Ölümün riyasızlığı karşısında ALLAH RIZASI için ölmeyi başarabilmiş bir harekettir.
Sorgulamakta haddinize değildir.!“Hakkı Tutup Kaldıracağı yerde Güçlüye ram ve oyuncak, maskara olan, gücün ve güçlünün kucağında yeşerip, Hakkın değil güçlünün yanında olan,
Güçlünün hakim olmak ve sömürmek istediği coğrafyalarda size biçilen rolü “ ILIMLI SIYASAL İSLAM PROJESİNİN” figüranlığına soyunan ve bu minvalde konuşlandırılan .!
Siz siyasetciler, siz yazar, entel ve dantel takımı, siz batıya kuyrukluk zilleti ile göbekten bağlı aracı ve tefeci disbirütör tüccar tayfası olarak karın doyurmak için köpekliğine razı olduğunuz uluslararası emperyalist sermayenin uşaklığı ile asla sizde sorgulayamazsınız.!
Yakın siyasi tarihimizde ve bugünümüzde ; inansın inanmasın hakkı yaşasın yaşamasın, gücü temsil eden ve elinde bulunduran iktidarların , inançların, zihniyetlerin ve devletlerin koruyuculuğunda ve kollayıcılığında, Sermaye – Medya ve Tolumsal Algı Yönetimi ile gücü ve iktidarı elde edenler sizde;
Komünizme Kapitalizme, Faşizme ve her türlü Emperyalizme karşı yokluk yoksulluk , perişanlık içerisinde ve kıt imkanlar çerçevesinde onurlu bir mücadeleyi menfaatsizce , inanç ve idealleri ile şahsi ve siyasi menfaatleriyle çelişircesine karınca kararınca mücadelesini veren : Ülkücüleri sorgulayamazsınız.!
Çünkü siz kendi hanelerinizde hane halkınızla salon ve misafir odalarınızda cihada soyunup sözüm ona mücahidlik yaparken, dişe diş can pazarında ALLAH için mücadele edip daha oyun çağında toprağa düşüp can verme sırrına erenlerden yadigar ve emanet bir hareketi sorgulamakta sizinde asla haddinize değil.
Evet Muhterem Ülküdaşlarım ;
Bizi ancak biz sorgulaya biliriz ve sorgulamalıyız da, çünkü herhangi bir kişiye, zümreye ,inanç ve düşünceye körü körüne bağlılık ve taassubiyet ne İslam-i dir.! nede İnsan-i dir.!
Belkide son Müslüman Türk Devletinin Ülkücülere İhtiyacının, Ülkücülerinde İktidara Susamışlığının ve Zaruriyetinin fazlası ile söz konusu olduğu bu kritik zaman ve zeminde;
“Ülkücüler...! Sistemin Tarihe Düştüğü Bir Anekdot Değil…Tarihe Yön ve Ruh Veren Bir Dipnottur..!” Ahmet Gökhan Yazıcı 
Ve bu tarihi misyon ve sorumluluğu ile şüphesiz “Her Ülkücü Bir Şahsiyet ve Liderdir..! Kıymet-i Harbiyesine Görede Yönetmeli ve Yönetilmelidir..!”
Ahmet Gökhan Yazıcı
Bu gün şu bir realitedir ki, hep bir ağızdan sorguladığımız, duygusallıkla inanç ve ideallerimiz etrafında yüreklerimizde yargıladığımız yönetiçilerimizin mevcut siyasi hali ve ahvali bir keyfiyet ve ehliyet meselesi değil, bir mahkumiyet ve mecburiyet meselesidir.!
Bunun müsebbibi ise sadece yönetenler değil yönetenleri bu sürece sürükleyen ,ülkücülükten geçinerek ,sisteme ve mihenk taşı bazı iç ve dış dinamiklere ahlaksızca ve alçakca koz vererek ülkücülerin iradesini ipotekleyen asalaklardır.!
Ve bu guruhlar karşısında davasına ve dava adamlarına sahip çıkamayan, kıymet yükleyemeyen.!
İnandığı gibi yaşamayıp, yaşadığı gibi inanmaya ve amel etmeye başlayan.! Mazlumun karşısında Yavuz.! zalimin karşısında Yunus ve Mevlana kesilen.!
Bu milletin gönlünde ve dimağında yeni fetihleri açmak için mücadele etmek varken ..! Anlaşılamamanın hırçınlığı ile bize teveccüh göstermeyenleri kolaya kaçıp bazen futursuzca yargılayıp, Milleti suçlayan.!
Siyasal tercih ve takdirleri ile bir yerlere gelebilmemize vesile olacak seçmenlerin, tercihlerini ve iktidar partisine olan teveccühlerini sebep ve sonuç ilişkisi ile sosyolojik boyutlarını objektif ve somut olarak sağlıklı bir şekilde tahlil etmektense ;
Millete karşı ve ragmen fitne ile içimize sokulan bu garabet furyasına kapılıp; Bazen hakaret ederek,bazen buğz ederek, bazen cahillikle, suçlayıp, bazen makarnacılıkla nitelendirip, bazen koyunlukla, bazen sürülükle itham edip mensubu olmayı herdem şeref olarak adlettiğimiz Müslüman Türk Milletini aşağılayan.!
Kendi liyakatsızlığımızı, keyfiyetimizi, tembelliğimizi, beceriksizliğimizi ve basiretsizliğimizin üsütnü kapatmak için bu millete düşman guruhların fitnesine alet olarak ;
Millete öke ve şiddet içeren birr uh hali ve dili ile hakaret ederek, bağırarak, korkutarak, ihanetçi, menfaatçi, hırsız, yolsuz ,arsız, bölücü olarak nitelediğimiz guruhların kuçağına doğru, resmen sürükleyerek siyaset yapan
Milletin hizmet etmek üzere işbaşına getirmiş olduğu iktidarın, eksiklikleri ve yanlışları üzerinden politika üretip alternative ve panzehir politika , yöntemler ile alternatif olamayan.!
Oturduğumuz teşkilat koltukların vermiş olduğu ihtişam ile millete , ülkücülere , ülkemize ve dünyaya jakoben bir eda ile makam otolarımızın ve makam odalarımızın siyah camlarından sadece seyretmeyi teşkilatçılık zanneden.!
Ve maalesef ki millet tarafından siyah cam arkasını sığınmış silüetlerimizin farkında olunamayan.!Ve yine maalesef ki tabiri caizse körler sağırlar dinamizmi ile sadece birbirini ağırlayan.!
Diğer müsebbipler ise biz ÜLKÜCÜLERİZ.!
Gelin Ülkücü Hareketin İktidar olamayışının millet gönlünde ve vicdanında hak ettiği yeri bulamayışına birde bu bakış açısından bakıp bu çerçevede birde çuvaldızı ne iktidar mensuplarına, ne ihanet odaklarına, nede Müslüman Türk Milletine yöneltmeden kendimize batıralım ve can havli ve acısı ile kendimizi sorgulayalım .!
Ve Güneşin yine yeniden doğudan doğmasına ve yükselişine vesile olmak üzere;
Ülkücü harekete her daim sadık ve bağlı kalmış, inanç ve idealleri etrafında sosyal ve ictimai bir yaşam tarzını davranışa dönüştürebilmiş.! Ülkücüler olarak.!
Ve yine Ülkücü menbaadan beslenerek farklı siyasi veya sivil toplum kuruluşlarında güle hasret bülbül misali bir gurbet hüznü ile vuslata muhtaç dalından bi şekilde kopmuş veya koparılmış, Ülkücüler ile
Bütün yaşanmışlıkları,kırgınlıkları,küskünlükleri, kol kırılır yen içinde kalır disiplini ile,
Ayıplarımızı,günahlarımızı bir daha tekerrürü olmamak üzre .! İfşa etmeme ve gece gibi örtme inanç ve kararlığı ile .!
Az olsun benim olsun kısır zihniyetinden ziyade, çok olsun büyük olsun herkesin olsun felsefesi ile .!
Gelin .! Bir olalım.! İri olalım.! ve Diri olalalım.!
Gelin.! Birbirimizi ve Milletimizi Muhannete Muhtaç Etmeyelim.!
Gelin.! Hangi Noktada ve konumda olursak olalım.! Bizi hakir görenlere, ezmeye çaalışanlara, yadırgayan ve sorgulayanlara karşı Ülkcünün maser-i vicdanında buluşalım.!
Gelin.! Hangi beşeri menfaat ve çıkar vaadedilsede ve bu vaadler üzre belli noktalara gelmiş olsakta.! Hiç bir dünyev-I makamı, saltanatı,şöhreti ve parayı inanç ve ideallerimize değişmeyelim ve aslımıza rücu edelim.!
Ruhi Kılıçkıran ilk göz ağrımız, sonra Özmenimiz, İmamoğlumuz, Önkuzu darken yandı bağrımız, belkide son olmasada çakıroğullarından Fıratımıza velhasıl
“ Bir leyle-i kadirde düşen din için yere.!
Şu matemli kalbimden o binlerce Ükücü Şehidlerimizin.
Gelin.! Mücadelelerini boşa çıkarmayalım.! Döktükleri Kanı nefsimizle kirletmeyelim.! Kemiklerini sızlatmayalım.! Geride bıraktıklarını ihtiras ve hırslarımızla kahretmeyelim.!
Gelin.! Galu beladaki İman ahdimizin, dünyevi inanç ve ideal sembolü Ülkücülüğümüzün hazzı ve şerefi ile İnandığımız gibi yaşayalım.!
Gelin .! Ülküdaşlar.! Dün baba oğulu tanımazken, gardaş gardaştan kaçarken, ülküdaşı ülküdaşı için canını siper eden o ruhla vuslat üzre;
Gelin.! Bize neye mal olursa olsun.! Nerde olursak olalım.!
ALLAH cc Rızası İçin Birlik Olalım.!
Ve yine yeniden.! Tesis edebileceğimiz bu vuslat ve birlikteliğimizle.!
……En yakınımızdaki Annemizin, Babamızın, Kardeşimiz ve Arkadaşımızın, Akrabamızın, Nişanlımız veya Eşimizin, İçinde yaşadığımız sosyal veya içtimai hayatımızın toplumsal üyelerinin,
……Ülkücü Hareketi seven veya sevmeyen, inanan veya inanmayan, inanç ve idealleri ile kabul eden veya etmeyen her kesim nezdinde…!
…..Saygı duyulabilecek.! sözüne ve özüne güvenilebilecek! Şahsiyeti, kişiliği, edebi, ahlakı, bilgisi ve kültürü,İnanç ve İdealizmi ile
…..İnsan-i Farkı Farkedilebilecek..! İçinde Yaşadığı Her Toplumsal gurupta örnek alınabilecek..!
.....Annesinin ve Babasının bile mücadelesi ve davasının önünde saygı ile eğilebilecek..! ÜLKÜCÜLER olarak ;
……İçinde yaşadığımız Müslüman Türk Milletinin her kesimi Nezrinde kalplerinde ve beyinlerinde “İZ” bırakabildiğimiz, müddetçe .!
.......“Biz bu Milletide Dünyayıda evellalah yönetiriz! İZNİLALLAH.!”
“TARİH ŞEHADETE SUSAMIŞ BİR ÜLKÜCÜDEN DAHA MÜTHİŞ BİR SİLAHIN KEŞFEDİLEMEYECEĞİNİ YAZACAKTIR” S.AHMED ARVASİ
Dün Ülkücü şuheda bu tarihi yazmıştır.! Yarın ise Bizlere Yeniden Yazmak Nasip Olur.! İNŞAALLAH.!
selam-saygı-dua...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.