1896 yılında Hasankale'de doğdu. Bu yıllarda Hasankale "İptidai Mektebi ve Rüştiyesinde" okudu. Bu arda "Kur'an-ı Kerimi" ezberleyerek hafız oldu. Birinci Dünya Savaşı başlayınca askere alındı. Temel eğitimden sonra Çanakkale'ye gönderildi. Çanakkale savaşlarının o acımasızlığını gördü, vatanı uğruna savaştı. Akif'in İfadesiyle "Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler/ Seyret ki Mehmetçiği bu tehdide güler" dediği olayları bizzat savaş meydanında yaşadı.
Askerlik dönüşü Hasankale de muallimlik yapmaya başladı. Bir süre sonra 200 kuruş maaşla Erzurum'da Hasanibasri İlk mektebinde göreve başladı. Bundan sonra sırasıyla; İsmet Paşa Mektebi, kısa bir süre Tazegül köyü sonrasında Evrenni Köyü İlk Mektebi, Tivnik Köyü, Kan Köyü ilk mekteplerinde ve Cumhuriyet İlk Mektebinde görev yaptı.
Yıllar sonra Hafız Faruk Kaleliyi Erzurum'da Veyis Efendi İlkokulunda görmekteyiz. Faruk Hoca 22 Kasım 1947 yılında hastalanır. Hastanede ameliyat sırasında vefat eder. Daha 51 yaşındadır.
23 Nisan 1337 yılında başladığı muallimlik görevi böylece sona erer. Hafız Kaleli yukarıda isimlerini zikrettiğim okullarda yüzlerce öğrenci yetiştirmiş , böylece milletine bu yolla faydalı olmaya çalışmıştır.
Hafız Faruk Kalelinin öğretmenliğinin yanında müziksel kişiliği de vardır. O; Türk Halk müziğinin iyi bir derleyicisi olmasının yanında güzel sesiyle türkülerin icrasını da gerçekleştirmişti. Halk evinin güzel Sanatlar kolunda, Murat Uraz ve Sıtkı Dursunoğlu hocayla birlikte çalışmış yanık sesiyle Erzurum'a gelen misafirlere türküler okumuştur.
Faruk Kaleli daha çok İbrahimiye ve Tatyanıyla tanınmıştır. Toplantılarda müzik söyleyenleri beğenmeyince "Anan ölsün oğul nede murdar sesin varmış, hele sen sus ben başlayayım " der söyleyeceği türküleri hemen oracıkta icra edermiş. Çok sayıda Türküyü derlemesine karşılık, onun bir ses kaydı ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır.
Hafız olduğu için güzel Kuran okur, kandil gecelerinde yanık sesiyle mevlit okuyup dinleyenlerini mest edermiş.
Hafız Faruk Kaleli Çanakkale'de yurdunu savunan asker, mekteplerde muallim, folklor sahasında türkü derleyicisi, toplantılarda türkü icracısı ve bunlardan öte iyi bir Erzurumluydu. Genç nesillere döneminde iyi hatıralar bırakarak ayrıldı.
Onun ağzında şu dörtlükle yazıyı bitirelim.
Palandöken Uludağ,
Altı mor sümbüllü bağ,
Seni vermem ellere,
Ne çeki bu canım sağ.
Ruhu şad, makamı cennet olsun.