HANİ TEMİZLİK İMANDAN GELİRDİ!

Eskiden bi söz söylerdik, tekerleme gibi:
“Yazın tozu, kışın buzu!”
***
Yaz gelmedi, henüz bahardayız.
Ama toz’a rahmet okutacak bir görüntüdeyiz.
***
İster sokaklar olsun, ister caddeler…
Piknik yaptığımız o güzelim yerler…
Kırlar, bahçeler tek kelimeyle rezalet.
Poşetler, yağlı kağıtlar, gazete parçacıkları, cips ve çerez paketleri tepemizde uçuşuyor.
***
Et pişireceğiz.
Ateş yakmış, işimizi bitirmiş ocağı öylesine bırakmış, almış başımızı savuşmuşuz.
Başınızı kaldırın, görürsünüz.
Her taraf pislik içinde.
***
Sanırsınız bu ülke, bu şehir, dağlar, ovalar, bahçeler bizim değil, gavurun.
Hoyratlığın başka izah şekli var mı bilemiyor ve de sözümün gavura hakaret olduğunu da tahmin edebiliyorum.
Yani onlar pis, biz temiziz öyle mi?
Eğer öyleyse nedir şu halimiz, nedir bu görüntünün sebebi?
***
Kastım beden temizliği değil elbet.
Çevreden, çevrenin rezaletinden bahsediyorum.
***
Elimizde ne varsa, işi bittikten sonra atıyoruz yere.
Bir sigara paketi olabilir attığımız…
Ya da bir su şişesi.
Zaten izmaritten hiç bahsetmiyorum.
Her taraf sanırsınız küllük.
***
Apartmanların, hele de balkon taraflarının önü ekmek kırıntısından geçilmiyor.
Niye?
Ablam yemiş yemeği, sofrabezini balkondan aşağı silkelemekte hiç sakınca görmemiş.
E ablacığım hani ekmek Allah’ın nimetiydi, hani o nimeti ayakaltına atmak günahtı?
***
Hatırlayın çocukluk yıllarımızı.
Yerde bir ekmek parçası gördüğümüzde alır, öper, alnımıza götürür, sonra yüksekçe bir yere bırakırdık.
O nimet şimdi yerlerde, ayaklarımızın altında.
Ne kadar utanç verici, ne kadar günah.
Ama kimin umuruna!
***
Oysa biz, temizliği temel şart olarak kabul eden bir dinin mensuplarıyız.
Temizlik imandan değil midir?
Amenna, elbet öyle.
Öyleyse eğer bu pislik ne peki?
***
Bakın kar kalktı, gerçek yüzümüz çıktı ortaya.
Takke düştü, kel göründü yani.
İnanın insan utanıyor.
***
Bu pisliğe ve çirkinliği “dur” denilmesi gerekiyor.
Temizlik işçilerinin maharetiyle bu işin olmayacağı, rezaletin önüne geçilemeyeceği ortada.
Herkesin önce evinin önünü temizlemesi gerekiyor.
Ki olsun bu iş.
Bunun için bir temizlik seferberliği şart gibi.
De!
Kim o seferberliği başlatacak…
Kim temizlik bilincini oluşturacak…
Kim bu şehri temizleyecek?
“Ben” diyen çıkar mı, bilemem.
Umutsuzum çünkü.