Cevat Dursunoğlu Erzurum için önemli bir isimdir. Sadece Erzurum için değil, milli mücadelenin başlamasında etkin rol alan bir isim olması sebebiyle de Türkiye için de tarihe iz bırakmış kıymetli bir şahsiyettir. Tanışmak istediğim kişilerden biri de olduğu için hayatımdaki keşkelerimden biridir o isim. TRT’den emekli gazeteci büyüğüm Tünay Şenoacak ağabeyi kıskanmışımdır hep. Keşke onunla bir tanışıklığım, konuşukluğum olsaydı dediğim kişilerdendir Cevat Dursunoğlu. Onunla ilgili ne kadar yayın varsa okumuşumdur, biraz daha, biraz daha tanımak istediğim kişilerden olmuştur. En son AÜ’den genç tarihçi akademisyen Tolga Başak’ın onunla ilgili hazırladığı bir tezinde rastlamıştım Cevat Dursunoğlu’na, doyamamıştım okumaya. Erzurumlu Behçet Mahir belki çoğu kişi için çok anlam ifade etmez ama o da tarihe iz bırakan bir isimdir. Sebebi de meddah olmasıdır ve Türk edebiyatında önemli bir yer teşkil etmesidir. Ne varki tıpkı Cevat Dursunoğlu gibi Behçet Mahir de hakkında sınırlı yazılar olduğu için fazla tanıyamadığım, ama daha çok tanımak için yanıp tutuştuğum isimlerden biridir. Gürcükapı ve Dabakhane çeşmesi civarlarındaki kahvehanelerde anlattığı hikayeler ile ünlü edebiyatçıların dikkatini çeken bu Behçet Mahir’i bence kimse de yeterince tanımıyor ve tanıtılsa iyi olur diye düşünüyorum. Özellikle Köroğlu destanlarını anlatmasıyla Türkiye’de meddahlık geleneğini yaşatan son insanlardan olması hasebiyle Behçet Mahir’in hayatı roman olmalı, filmi çekilmeli. Hekat dede hekat olmuş haberimiz yok..
***
Palandöken Belediye Başkanı Orhan Bulutlar’ın yaptığı iyi işlerden biridir Beyazşehir Palandöken Dergisi. Başkanla her karşılaştığımda illa ki o dergiden övgü ile bahsetmişimdir, her buluşmamızda kendisine Erzurum’a böyle bir kültür hizmetinden dolayı teşekkür eder dururum.. Hoş Naci Elmalı ağabeyim olmasa o derginin hem bu kadar uzun soluklu hem de güzel olması düşünülemez, o da ayrı bir konu. Derginin 23’ncü sayısında rastladım Behçet Mahir ile ilgili bir bahise.. Saim Sakaoğlu hocamız yazmış, hocası Mehmet Kaplanlı Erzurum günlerinde Behçet Mahir’i. O Mehmet Kaplan ki edebiyat tarihinin duayenlerindendir. Zaten Mehmet Kaplan ile anılan bir isimdir Behçet Mahir! Kaplan’ın Behçet Mahir ile tanışmalarına, konuşmalarına ve bazı ilginç anılarına yer veren bir yazı dizisi, o güzel dergiye çok yakışmış. ‘’Son meddah ve Kaplan ikilisi’’ başlığı cuk oturmuş. Kaplan o yazıda asıl mesleği çorapçılık olan Behçet Mahir için ‘’AÜ açıldığı zaman benim bir buçuk yıl kadar kaldığım Erzurum’da en çok hoşuma giden yerler içkili yerler ve kumarhaneler değil, güzel halk hikayelerinin okunduğu halk kahveleri oldu. Asırların sözlü kültürünü bugüne taşıyan Behçet Mahir’i de burada tanıdım’’ diyor, Mahir’i dinlediğini, Köroğlu hikayesini onun ağzından teybe aldığını söylüyor.. Naci Elmalı ağabeye de dedim. Behçet Mahir ihmal edilen bir kıymet, mutlaka onunla ilgili yeni bilgiler, yazılar beklediğimi söyledim.
SEVDİĞİM BABA SÖZLER: İnsanlar yanlış yapabilir, yalnız büyük insanlar yanlışlarını anlarlar ( F.Von Kotzebue)