Ne zamandır yazmayı isteyip de hep ötelediğim bir yazıdır bu.
Bir defa bu girişle başlayayım da sonra ne kadar önemsediğim bir mevzu olduğu daha iyi anlaşılsın.
***
Oldum olası şu bizim Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi, dikkatimi çeker durur. Yıllar önce Erzurum'da Üniversite bünyesinde mesleğimiz ile ilgili bir fakülte açılacağını ilk duyduğumda, doğrusu her basın emekçisi gibi beni de çok heyecanlandırmıştı. Heyecanlanmış olmam, bu yaştan sonra kayıt yaptırıp bu fakülteyi okuyacak olmamdan değildi elbette! Yıllarca 'Doğu'nun Basın merkezi' olarak bilinen ve sayısız miktarda gazetenin yayınlandığı ve zaman zaman da 'kalitesiz' diye eleştirildiği Erzurum'daki basına bir kalite gelecek olmasıydı heyecanlanmamın sebebi.
***
Ve Fakat o da ne!
'Adı olan ama kendi olmayan bir fakülte' oluverdi İletişim Fakültesi bir anda. Erzurum Basın Yayın hayatına kalite getirir diye açıldığına sevindiğimizİletişim Fakültesi, bırakın hayatımıza girmesine, yanımızdan bile geçmedi! Bugün bilmem kaçıncı mezunlarını vermiş olmasına rağmen Erzurum'da hele daha bir mezununun sahada çalışıyor olmaması, sanıyorum ne demek istediğimi anlatıyor oğlu anlatıyor! Hadi bıraktım Erzurum'daki basın kuruluşlarında çalışan mezunlarının olup, olmadığını. Ulusal bir basın yayın organında çalışanı var mı, birisi bana söylese gerçekten çok mutlu olacağım.
Zaman zaman Ayhan Türkez dostumu ziyaretine gittiğimde stajer olarak çalışan o öğrencileri de İHA'da görmesem, sanki bu Fakültenin Erzincan'da veya Bayburt'ta olduğu hissine kapılacağım.
****
Geçen ay içinde İletişim Fakültesi'nde görev değişimi sonucunda dekanlık görevine atanan Prof. Dr. Uğur Yavuz hocama diyeceklerim var.
Bak hocam!
Sizi tanımam, Allahualem siz de beni hiç tanımazsınız.
Tanımıyor olsanız da doğrusunu isterseniz pek şaşırmam!
Gazetede yayınlanan fotoğrafına baktığımda 'aklı başında, abdestinde-namazında, halim-selim biri' gibi görünüyorsunuz. Amma. Sizi bilmem ama. Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin Müdürlüğü başka, İletişim Fakültesi başka bir şey gibi geliyor bana. İletişim işini çakmışlığınıza vermişler ki sizi bu göreve getirmişler, siz de bu görevin gereğini bi zahmet yapın lütfen. Modern çağa ait, evrensel bir fakültenin dekanısınız ve siz nasıl bu fakültenin dekanı olmanın yolunu bulduysanız, bu fakülteyi lütfen ayağa kaldırmanın da bir yolunu bulun. Her ne kadar sizin talebeleriniz ile Erzurum Basınının 'aman aman' olacağına inancım fazla yok ama hiç değilse, '' Bilmezdi ama gayretliydi'' dedirtin!
Çığır açan bir dekan olarak hafızalara kazının.
Sıradan dekan değil, 'sıra dışı dekan' olun.
Rakibiniz bir önceki dekanlarınız değil, Eskişehir, Marmara gibi fakültelerin dekanları olsun!
Sadece okula gidip, gelmeyin.
Diğer Üniversitelerin İletişim Fakültelerine girin, çıkın!
Haberciliği, televizyonculuğu, İlahiyatçılardan, İşletmecilerden, alakasız hacıdan-hocadan öğrenmeyin, öğretmeyin.
'Kasteciler'le değil, 'gazeteciler' ile irtibata geçin.
Özellikle Gazetecilik Bölümü öğrencilerinin üzerine titreyin. İstanbul'dan, Ankara'dan gerekirse sözleşmeli bu işin uzmanı hocalar ile anlaşın, kaliteli eğitim için efor sarfedin.
Ve,
Lütfen bir tane mezununuzu da Erzurum'da bir gazete, televizyon ya da radyonun başında göreyim.
Göreyim de, öleyim!
Öylesine yani!
***
Son bir not daha. Bilmiyorum Fakülte tarafından yayınlanan İletişim Gazetesi yayınına devam ediyor mu. Devam ediyorsa eğer 'hiç iyi etmiyor' derim. Bir kaç ay önce son sayısı elime geçmişti de yine bu işin ilmini yapan bir kuruluşun gazetesi, ''o olamaz'' demiştim! Sanıyorum gerek görsel anlamda ve gerekse içerik anlamında sıradan bir 'orta okul gazetesi' görünümünü, eğer yayınına devam ediyorsa sürdürüyordur! O kadar güzel gazete orta yerde dururken İletişim Fakültesi'nin çıkarttığı gazetenin, Pasinler'in Sesi Gazetesi'ne heveslenmesi hiç de iyi haslet değildir!