İLLET, ZİLLET, DUMUR, KAMBUR

"İlerde güzel günler göreceğiz," diyenlere, daha ne kadar gideceğiz, karşılığını verenler az değil. Umut ve umutsuzluk, sabır ve sabırsızlık, gerçekçilik ve hayalcilik!

Doğada ve yaşamda olduğu gibi her şeyin bir zıtlığı var!

Doğada ve yaşamda olur da yaşamın göbeğine oturmuş olan siyasette olmaz mı!?

Siyasi simalarımıza bakın!

Yerel seçimler için kılıçlar çekilmiş, yaylar gerilmiş. Sözcük sadağında ne kadar ok varsa karşılıklı olarak fırlatılıp duruyor.

Biri "illet" diyor, karşı ki "dumur" diyor; biri "zillet" diyor, karşıki "kambur" okunu gönderiyor. Biri "beka" diyor, karşılığını "zekâ" olarak alıyor!

Geçim derdine çare bulunacağına, seçimdeki oy oyunlarıyla oyalanıp duruyoruz işte!

"Böyle gelmiş, böyle gider," tümcesini kuranlara, "böyle gelmedi ki böyle gitsin," demek gerek!

Geçmişteki siyasetçileri bilenler, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş, Turgut Özal isimlerini hatırlayacaklardır.

Aynı televizyon kanalında, aynı canlı yayında karşılıklı tartışmaktan çok konuşmaların olduğu ve nezaketin ve zekânın ve de saygının eksik olmadığı programlar nerede, şimdiki atışmalar nerede!

Zekâ ürünü olarak seçilmiş sözcüklerin yerini şimdi, kaba ve hoyrat sözcükler almış!

Kadın siyasetçilerimiz her ne kadar bu tür acıtıcı sözcüklerden uzak kalmaya çalışsalar da zaman zaman onlar da cümlelerine bu tür sözcükleri bulaştırıyorlar.

Kimse kusura bakmasın ama ne yazık ki söz konusu ettiğimiz hitap şekilleri de bir kısım cahiller cenahında karşılığını buluyor!

Belki de bu yüzden, isminin başında profesör sıfatı olan bir muhterem, "okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor, ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum," diye bilim ve felsefe tarihine geçecek bir cümleyi özene bezene kurmuştu!

Bir zamanlar PKK denilen maşa, öğretmenlerimizi katlediyordu.

Neden?

Bilgisi ve okuma oranı artan toplumlar, olayları sorgular da ondan! O zaman bilinçlenmeyi, bir ulus olma sevgisini ve düşünmeyi engellemek için önce öğretmeni engellemek gerek! Değil mi!?

Halide Edip Adıvar'ın "Vurun Kahpeye" romanını okuyanlar, o yıllardaki bilim ve bilgiye karşı, cehaletin yanında olanları çok iyi hatırlayacaklardır.

PKK ve "Vurun Kahpeye" diyen zihniyetin arasında ne kadar fark ola ki!

O yıllardaki zihniyet ne yazık ki günümüzde başka bir maskeyle karşımıza çıkmakta.

Bilgi, düşünmeyi; düşünme, sorgulamayı; sorgulama, doğruyu bulmak için tek yol!

Bu yolu özellikle kadınlar için kapatmaya çalışanlar dini de kullanarak amaçlarına ulaşmak için yol almaktalar.

Ve Nazım'ın dediği gibi, "Ve hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen," kadınlar..

Uzun yılar önce yazılan bu şiirdeki kadınlar, ne yazık ki günümüzde ve belli bölgelerimizde hâlâ bazı öküzler sayesinde gerçek yerini ve de değerini bulamadan, "hiç yaşamamış gibi ölüp gitmekteler!"

Bir de kökü dışarıya bağlı bazı cemaat ve tarikatların siyasette kapladığı yer var ki hiç sormayın!

Yunus Emre, Taptuk Emre'nin dergahındayken, yakacak olarak getirdiği ağaç dalları için, "bu dergaha eğri ağaç giremez," derken, günümüzde bu tür bazı yapılanmalarda doğru insan sayısı kaç kişidir acaba!

Hal böyleyken, her geçen gün bilgi sevgisi ve düşünme yetisinden yoksullaştırılan bir kesim, ne yazık ki siyasi simalardan hoyrat ve kaba sözcükler duymaktan rahatsız olmamalarını bırakın, hoşlarına bile gidiyor!

Birilerinin hoşuna gidiyor diye bu tür sözcükleri kullanmak mubah mıdır?

Bakın, İtalyan düşünür olan Machiavelli, düşünmüş düşünmüş siyaset için bundan altı yüz yıl önce, "amaca giden her yol mubahtır," anlamına gelecek olan, "amaç kendine giden yolları meşrulaştırır," diye bir yumurta bırakmış. Bu siyasette öyle bir yumurta olmuş ki; ondan çıkan her tavuk bir lavuk yumurtlamış.

Ve bu söz günümüzde siyasette yerini alarak uygulanmaya başlamış. Ve bu siyaset tam bir riyaya dönüşmüş.

Oysa Peygamberimiz Hz. Muhammed buyurmuş ki; "Kimin dünyada ikiyüzü varsa, kıyamet günü ateşten dili olacaktır!"

Bu hadisi es geçip, elin Machiavelli'sinin yolundan gitmenin neresi doğru ki!

Bu yolda da "illet"e, "zillet"e, "dumur"a, "kambur"a rastlamak gayet doğal!