Göç, hicret bir inkılaptır. İnsan hayatında köklü değişmelere sebep olur. Zor meseledir. Zor....!
İnsanın doğup büyüdüğü, sokaklarında koştuğu, caddelerinde yürüdüğü, gençlik sevdasına yakalandığı, hatıralarını, hayallerini, sevinçlerini neden bırakır gider?
Gittiği yerde arkadaş bulmak, yerleşmek, sosyal muhit oluşturmak zordur be kardeşim zor..
Peki zorsa neden insan memleketini terk eder? Köyünü, kasabasını, şehrini neden terk eder?
Son günlerde beni epey üzen olaylarla karşılaştım. Bu yazıda oradan kaynaklandı. Beni anlayacağınıza inanmaktayım.. İnanmasanız da canınız sağ olsun...!
Genç, dinamik, hayatının en verimli çağında olan bir grafik tasarımcı... Makineler almış.. İş yaparım diye... Lakin beklediği olmamış... Harcadığı emeğe ve paraya canı sıkılmış... İstanbul'a gideceğim diyor...
Ne diyeyim yolu açık olsun.
Bir başka dostum, muhabbet ettiğim, şehre epey emeği geçmiş bir elektronikçi.. Uzun yıllar var olmak çoluk çocuğunu büyütmek, yetiştirmek, şehrin sosyal hayatına katkı yapabilirmiyimin derdini omuzlarında hissetmiş biri...
O da artık şehir beni doyurmuyor... Gitmem lazım.. Çocuklarımın geleceği için gitmem lazım dedi ve İstanbul'a gitti... Ne diyeyim yolu açık olsun...
İlk öğretmenliğim devresinde idi. Erzurum çocuklarına vatan millet devlet sevgisini anlattığım yıllardı..
Genç, bir Erzurum yerlisi ailenin çocuğu talebemdi. Okudu. Büyüdü... İş sahibi, makam sahibi oldu. Evlendi çocuk sahibi oldu.. Çocukları büyüdü. Üniversiteyi okudu... Sıra işe gelmişti...
İş yoktu. Çocuklarını Bursa'ya gönderdi. Mastır ve yüksek lisans yaptılar.. Lakin iş bulamadılar.. Akşam üzeri kendisiyle karşılaştım. Üzüntüyle "hocam emekli olacağım" dedi.. Ben ona gençsin, çalışabilirsin dedim.
"Hocam şartlar beni gitmeye zorladı. Çocuklar Bursa'da ben buradayım. Aile bölündü. Mecburen emekli olup gideceğim. Çocuklar orada belki iş bulur" dedi.
Ben böyle çok olayı dinlediğim, gördüğüm için dilim tutuldu... Gözlerim doldu. Belki tabutuma omuz verecek birisiydi... Artık o da gidiyordu.....
Niye mi? Çocukları iş bulsunlar diye.......
Evet göç bu şehrin kader mi?
1828-29 Osmanlı-Rus savaşı haydin Erzurumlular göç edin.. Muhacir olun... Yollarda ölün.....
1877-78 Osmanlı-Rus harbi haydin Erzurumlular Urus geliyor... Göç edin, muhacir olun....
1915-1918 Birinci Dünya Savaşının acılı günleri... Haydin Erzurumlular göç edin, muhacir olun...
Yıllar geçer 1975'lere gelinir... Erzurumlu göç yollarında... Köylüsü tarlasını, kasabalısı, şehirlisi ata dede mahallesini terk ederek İstanbul'a, İzmir'e, Bursa'ya, Ankara'ya gider....
Şehirli gider... Şehir değişir... Hatta mahalleleri, sokakları yıkılır... Mahalle adları değiştirilir... Dünün izleri silinir..
O halde baştaki sorumu tekrar sorayım: Erzurum insanı ata dede toprağını, köyünü, kasabasını neden terk eder....???????????
Haydin cevap verinnnnnn.......! Sayın yetkililer...
Saygı değer hocam konuyu çok güzel ozetlemişsiniz tabi savaşların etkisi var savaşın dışında ise ne yazikki güzelim cennet ülkenin özellikleri dikkate alınıp yerinde yatirim ve üretimin oluşması ile ancak iş istihdami yapılabilmis olsalardı bugün bu göç olmazdı olsada bu derece olmazdı tabi bunlar yapılırken planlanlamayi unutmamak gerekir .yıllarca başbakanlığa bağlı devlet planlama teşkilatı vardı gerçek manada görevini yaptığı.cozum planlı çalışma yerinde üretim ve istihdam ve devlet teşvik edici ve öncülük etmeli.acizane benim İstanbul'a göç etmemin nedeni çocukların iş sikintisindan mecbur etmiştir.ger kimi konusturuyorsaniz hepsini ortak bedeni cocuklarindan dolayı veya işlerinin iyi gitmediğinden veya atadan babadan kalan gelirin yeterli olmaması yani bir aileye yeterli iken birden fazla aile olunca yetersiz gelmesi gibi nedenler sayabiliriz selam ve sevgilerimle