Âşık Yaşar Reyhani’nin ölüm yıldönümüydü 10 Aralık…

Koca çınarı bundan tam 13 yıl önce ebedi istiraatgahına uğurlamış ve bu kez gerçekten de “gidirem” deyişine tanıklık etmiştik…

Ne acıdır ki, Reyhani’nin aslında paha biçilemez bir değer olduğunu, onu kaybettikten sonra anladık…

Söyleşiler yaptık, paneller tertipledik, âşık şölenleriydi, özel programlardı, kitaplar, yayınlardı derken arkamızda koca bir 16 yıl bıraktık…

Tıpkı İbrahim Erkal için de yapmaya başladığımız gibi!

Garip, değil mi?

Hayattayken deyim yerindeyse hiçbirimizin umurunda olmayan isimler, nedense bu dünyadan göç ettikten sonra öylesine bir kıymete biniyor ki; cümlemizi birden vefada boy gösterme yarışına itiyor…

Alin size bir misal daha!

Âşık Mustafa Ruhani…

Türk Halk Edebiyatı’na kazandırdığı sayısız eserle, kendi has üslubu ve sanatıyla en az Âşık Reyhani kadar kıymetli ve de değerlidir Erzurum için…

Peki, hiç soruyor muyuz halini?

Merak ediyor muyuz, “acaba neredir ve hangi ahvaldedir?” diye…

Yok, etmiyoruz…

Neden?

Neden olacak, yaşıyor da, ondan…

Değil mi yani?

Ruhani Usta kıymetli, değerli ve nev’i şahsına münhasır bir isim evet ama onun bu yönünün ortaya çıkabilmesi ve değerinin anlaşılabilmesi için bir kere Emr-i Hakk’ın vakii olması gerekiyor ki, bizim de Ruhani diye bir kaybımız olsun… Ve kaybolsun ki, değeri anlaşılsın!.. Yoksa yaşayan değerlere sahip çıkmak kim, biz kim!

Kızabilirsiniz, darılabilirsiniz…

Hatta ve hatta dilediğiniz kadar kusura da bakabilirsiniz!

Ne yazık ki, bu şehirde hakikat bu:

Önce kaybet, sonra da ahlan!

Yazık!

Yazık ki, hem de ne yazık!

Unutmadan…

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en çok izlenen TV dizilerinin birisinde Ruhani Usta’nın bir eserine yer verildi, biliyor musunuz?

“Hele bakın, belki gelen babamdır…”

Ve yine çok ilginçtir…

Herkes o eseri dizide seslendirenin kim olduğuna yoğunlaştı…

Kimse de sormadı ki; “bu eserin sahibi kimdir acaba?” diye…

Sormazlar tabi…

O eserin sahibi bizden olduğu ve yine bizim aramızda bulunduğu halde biz merak etmiyorsak, elin oğlu kalkıp merak edecek değil ya!

Ama durun!

O eser ne zaman kıymete biner, onu söyleyelim!

Ruhani Usta maşukuyla ne zaman buluşursa…

İşte o zaman hepimize “uzak yoldan görünen bir karartı” gibi gelecek Ruhani Usta ve daha niceleri…

Sonrası mı?

Belkiler ve keşkeler dizilecek artarda…

Ama neylersiniz ki, iş işten çoktan geçmiş olacak…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.