BİR İŞÇİ GİBİ...
İstiklal Madalyalı şehir olarak bilinen Kahramanmaraş, bundan böyle benim için oğlum Serhat’ı nişanladığım, ilk gelinim Seda’nın şehri olarak da kalacaktır. Tabi Kahramanmaraş denince akla elbette ki ilk gelen dondurmasıdır. Gerçekten orada da tattım, Maraş dondurması bir başka. Tabi dondurma sektörünün geliştiği Maraş’da biri var ki marka olmuş. Sonuna DO konulan onca dondurma markasına rağmen o diğerlerinden farklı. Elbette ki MADO’dan, o dünya devinden bahsediyorum. Hayırlı bir iş için geldiğim Maraş’ta hayırlı bir hizmette bulunan, binlerce kişiye ekmek veren MADO’nun sahibiyle tanışma mutluluğuna da erdim, iyi oldu. Evet. Arkadaşım Sinan Başkaya’nın sayesinde MADO’nun sahibi Mehmet Kambur ile tanışırken onu müşteriye külahta dondurma verirken ve kasada göreceğime ihtimal vermezdim. Koskoca dünya markası MADO’nun sahibi Mehmet Kambur, tanımasam orada çalışan bir işcidir zannedecetim.
BAŞARININ SIRRI SEVGİ…
Kahramanmaraş’ın bizim Cumhuriyet Caddesi gibi en işlek bir caddesinde hizmet veren Yaşar Pastanesi’nde tanıdım Kambur’u. Masalarında müşteriden dolayı adeta yer yok. İçerisi bizim Hemşin’e benziyor, otantik havası var. 3 kardeşten biri olan ve sektörde 4’ncü kuşağı temsil eden Mehmet Kambur’a onca yoğunluğuna rağmen, başarısının sırrını soruyorum. ‘’Sevgi,saygı’’ diye iki kelimeyle özetliyor. Hiçbir zaman patron olmadığını ve ilk gün olduğu gibi bugün de her işi yaptığını söyleyen Kambur, mütevaziliğin adeta doruğunda. Helal olsun demek, takdir etmemek mümkün değil. Onca servetine rağmen çalışanları ile arkadaş gibi. Onlar da zaten çalışırken o esnada patron yanlarında havasında değil. Arkadaş gibiler. Kimse kasmıyor, gerilmiyor. Sadece MADO’nun dondurmasını değil, sahibini de tuttum ve başarı dileğinde bulunarak yanından ayrıldım.
--
SEVDİĞİM BABA SÖZLER: Yoktur ekmeği aşı , yoktur toprağı taşı. Çanakkale’yi taşır sırtında bir onbaşı. (Cemal Safi)