- Söylesene üstat kalanın ahvali ne olur?
- Gidenden sorulur dostum.
- Ya giden bilmiyorsa?
- Kalanın ahvalini bilir giden... Gidenin ahvalini bilmez kalan…
- İkisi de bihaberse birbirinden?
- Kalan da giden de yanık bir türkü olur, bozlak olur, aşk şarkısı olur, şiir olur…
- Ya kalan üstat ya kalan?
- Kalan har olur, lal olur…
- Giden zaten bıraktığı için gitmez mi üstat?
- Bırakmadan da gidilir dostum…
- Ya kalan üstat ya kalan?
- Kül olur dostum kül olur…
- Ateşse yangın, dereyse nehir olur… giden de yanar kor olur…
- Giden neden yanar üstat?
- Giden de kalandır dostum… giden giderken kalmıştır…
- Ya kalan üstat ya kalan?
- Can olur dostum, aşk olur… dosta gitmek için yol olur…
- Ya kalanın ahvali?
- Umutlu bir dua olur.
- Umut mu?
- Dua her zaman umuttur dostum… dua etmekten başka yol mu olur? Yoldaşın da, aşkın da, yarin de o dur, o ise artık bir duadır… o beklenilen olur, çaba olur, mücadele olur, kan olur, hıçkırık olur, nefes olur, ömür olur,
- Ya kalanın ahvali? Değişmez mi üstat? Hep mi hazan olur?
- Aşk en büyük dert, en büyük dermandır… en güzel nefes o dur… Eğer cihana değerse saçının bir teli, bakışının bir yeli, gözlerinin şiiri, umudun gerçeğin olur… Gönül gelir seni bulur… Saklansan da, bağırsan da, sussan da, fısıldasan da o gönül gelir, seni bulur…
- Kalbim yanıyor üstat…
- Aşk ateşidir o… üzerine örtülen toprakla son bulur…
- Ben onun ateşinde yanayım. Yeter ki sönmesin bu ateş, son nefesime kadar bu közü kalbimde taşıyayım… Yoksa nasıl giderim ahrete üstat?
- Huzurlu ol… Aşk, ahrette de olsa seni bulur…