Allah dinini indirmiş ve tamamlamıştır. Dinde eksik bir şey bulamazsınız. Hiç kimsenin sonradan bir şey ilave etmesine, yeni ibadetler icat etmesine gerek yok. İhtiyaç da yok!

Kutlu doğum haftası gibi! Kutlu doğum haftası, Hz. Peygamber’den üçyüz elli sene sonra icat edilen Mevlit kandili gibi. Fatımiler hayata geçirdiler. (909 -1171). 1550 yıllarında bize gelmiş!

Sonra gelen mesajlardan yeni ibadetler, kandil namazları, mevlit, selatuselam zincirleri, Kuran’dan bazı sureleri bilmem kaçar defa tekrar ederek okumak tavsiye ediliyor. Hatta kaç sevap alınacağı, okuyanlara cehennemin haram olunacağı, Peygamberimizin şefaatinin vacip olacağı vaat ediliyor. Hızını alamayanlar ise Allah’ın bu ibadetleri yapanları cehenneme atmaktan hayâ duyacağı da vaat ediliyor.

Bunların bütünü bidattir.

(Bidat, Hz. Peygamberimiz (SAV) ebediyete göçtükten sonra İslam’a ilave edilen her adet, ilave, ekleme demektir.)

Bize Kuran’da emredilen yaklaşık üçyüz seksen muhkem ayeti kelime var! Bu ayetlerin gereğini yapmakla, yasak edilenleri yapmamakla yükümlüyüz.

İslam’ın ilk emri Kuran’ı okumaktır! Fatr suresi 29. Ayet ve daha birçok ayette Kuranı anlayarak okumamız, üzerinde düşünmemiz, emredilmiştir.

Niçin din adamları diye tanımladığımız resmi veya gayri resmi insanlar bu ayetleri bize söylemiyorlar. Kuranı mutlaka kendi dilimizde okumamız gerektiğini, bunun farz olduğunu, üzerinde düşünmemiz gerektiğini söyleyen yok!

Allah’ın emri yerine bir takım dini hikâyeler, tefrikalar, ashabın hayatından örnekler anlatılıyor? Ashabın önünde rehber olarak Hz. Muhammed (SAV) vardı, soruyorlardı, uyuyorlardı! Sonra nakiller başladı. Daha sonra tahminler, sonra kişilerin fetvaları önem kazandı.

Başımızı kaldırıp İslam dünyasına bakalım; işgaller, huzursuzluklar, savaşlar, terör musallat edilmiş ülkeler, gözyaşları! Çünkü Allah’ın emrettiği birliği kendi aramızda sağlayamadık. Siyasi kavgalar, mezhep kavgaları, öteleştirmeler, ayrılmalar, kopmalar, siyasallaşmaların günlük hayatımıza girmesine elbirliği ile izin verdik, veriyoruz.

Tekfir*1 yapan yapana! (Tekfir = karşısındakini kâfir ilan etmek, kâfirlikle suçlamak).

“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” Hud 112. Ayeti hiç kimseye bir şey anlatmıyor mu? Hz. Peygamber’in saçlarını ağartmış! Bize hiç etki etmiyor mu?

Nedir bu hırsımız, kazanmak, biriktirmek isteğimiz; makam, mevki hevesi nefsimizden mi sadece?

Birbirimize neden dürüst olmamız gerektiğini, Kuranı okuyup anlamamız gerektiğini, helallere, haramlara, kişisel bütün haklara uymamız gerektiğini niçin söylemiyoruz?

Önce kişi adaletli olacak, sonra devlet adaletli olur! Kişiler rüşvet, adaletsizlik batağında!

İnsanlarda kandırılma korkusu, hele gıda tüketirken. Şahsen her nerede et yesem domuz eti mi acaba diye korkuyorum; at ve eşeğe razı olur duruma geldim, nasıl İslam ülkesi olabilir burası? Peçeteden yoğurt kaymağı icat edildi! Sütsüz yoğurt, sütsüz peynir yapılıyor!

Mihir terk edildi, miras bölmelerden kimse razı değil, şiddet, cinayetler niye bu kadar güncel, hepsi vakayı adiyeden oldular?

Yalan, dolan, iftira, zan, gıybet, ayak oyunları, hülle, kızgınlıklar, kırılan kalpler, çocukların gözyaşları, kadın cinayetleri, kin, nefret hangi dinle izah edilebilir ki?

Deprem oluyor, bu depremlerde canlar ölüyor, enkaz altında kalıyor, bu binaları yapanlar da acaba belli bir inanca sahipler midir?

Dinden para kazananların hali harap; Bakara 174. Ayet Bunu bize söylüyor. Birkaç hocaya hatırlattım; okuduğum gibi değilmiş(!), tefsirine, hadislere bakmalıymışım!

Müslümanlığımız belli ki yetmiyor, daha çok Müslüman olmak gerekiyor!

Her Müslüman söyleyerek değil, anlatarak değil yaşayarak tebliğ yapmalı; örnek olmalı!

Bunun için Kuranı kendi dilimizde okuyarak üzerinde düşünmeliyiz, anlamalıyız!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.