KANÛNÎ’NİN ŞEHRİ ERZURUM VE MEHMET SEKMEN

5 Eylül, Kanûnî’nin Erzurum’a gelişinin 482.yıldönümü… (5 Eylül 1534)
Moğol istilalarından, Türk beylikleri arasındaki savaşlar ve mücadeleden sonra Erzurum harabeye dönmüştü. Yenilen çekilirken diğerine kalmasın diye şehri yerle bir etmekteydi. Sonra Kızılbaş-Sünni çatışması derken Erzurum yaklaşık 40 senedir kuş uçmaz kervan geçmez bir viraneye dönmüştü. Asırlardır harp meydanına dönen Erzurum ovası ıssızlaşmıştı. Son olarak, Yavuz’un üzerine geldiğini duyan Safevi hükümdarı Şah İsmail Osmanlı ordusunun geçeceği ve konaklayacağı şehirleri yakıp yıkarak, Osmanlı ordusunu açlık ve kıtlıkla cezalandırmak istedi. İşte Erzurum bu yıkımı en çok yaşayan illerin başındaydı. Öyle ki İran üzerine giden Yavuz ıssız şehir Erzurum’da değil, Hasankale taraflarında bir yerde ordusuyla konakladı. Yavuz’dan sonra da Erzurum ve çevresinde Sünni-Kızılbaş çatışmaları durulmadı.
 
Bölgenin huzura kavuşmaması ve Kızılbaş tehdidinin devam etmesi üzerine Kanûnî Sultan Süleyman Irakeyn Savaşı’na çıktı. Acem Irakı denilen İran üzerine giderken Fahrettin Kırzıoğlu’nun “Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi” kitabında belirttiği gibi (16 Safer 941) 5 Eylül 1534’te Erzurum’da konakladı. Şehrin perişan halini gördü. Erzurum Kalesi’ni konak yapan Kanuni Sultan Süleyman buradan fetihler ile ilgili fetihnâmeler gönderdi. Padişah Erzurum’da medfun azizleri ziyaret ve dua'da bulunduktan sonra, kimsenin ileri gitmemesini emredip “Erzurum o gün nazar-ı iltifât-ı pâdişahi ile manzur olub, ta'mirine ferman olundu.”
 
Evet, Cihan Padişahı Kanûnî’nin fermanıyla Erzurum’un tamirine başlandı.  Padişahın damadı Rüstem Paşa ile birlikte Ayas (Mehmet) Paşa şehri mamur etmeye başladılar. Şehir mamur hale gelince Tebriz’den Sünni Türkler getirilip şehre yerleştirildi. Bir sene sonra da Erzurum, Bitlis’te toplanan divanda alınan kararla beylerbeyliği ilan edildi. (Kırzıoğlu’na göre 5-6 Ekim 1535, Dündar Aydın’a göre 3 Ekim 1535)Şehrin tamiri bitene kadar, yaklaşık üç yıl Erzurum’un ilk Beylerbeyi Dulkadirlu Mehmet Bey Bayburt’ta ikamet etti.
 
Evet, 5 Eylül Erzurum’un yeniden bina edilişinin başlangıcı, bir sene sonra 5 Ekim Beylerbeyliği oluşunun… Bu durumda Erzurum’un yeniden kurucusunun, bânisinin Kanûnî Sultan Süleyman olduğu muhakkak. Hal böyleyken Erzurum’da hiçbir yerde Kanûnî ismine rastlanılmaması kabul edilebilir değil. Bu bir vefasızlık ve utançtır ki günâhı başta yerel yönetimler, siyasiler, STK’ler ve Erzurum’daki tarihçiler olmak üzere herkesin boynundadır.
 
ŞEHİRDER yönetim kurulu adına geçtiğimiz hafta Erzurum’un bu kutlu gününü ve arkasındaki vefasızlığı dile getirdiğimiz basın açıklamamızdan sonra Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Sekmen, konuya sahip çıktı ve süratle bir program düzenledi. Tarih Sayın Sekmen’i bu vefasıyla anacak, inanın. “Kanûnî Şehri Erzurum” markası kendiliğinden tescillenmiştir artık. Bu şehirde bugünden sonra birçok yerde ve etkinlikte “Kanûnî” adı yaşayacak. Bunu artık kimse unutamaz, ihmal edemez. Erzurum’u yeniden bina eden Kanûnî Sultan Süleyman bundan böyle okullara, hastanelere, meydanlara, birçok yatırıma ve etkinliğe ad olacaktır bu şehirde.
 
Dünyada “Osmanlı” dendiğinde “Fâtih” ile birlikte akla gelen ilk padişah “Kanûnî”dir, Muhteşem Süleyman’dır. O’nun için Cihan Padişahı denmesi boşa değildir. Kanûnî’nin dünyadaki tanınırlığını Erzurum’a yönlendirmek için büyük bir fırsattır bu. Erzurum’da yapılacak birçok uluslararası organizasyona Muhteşem Süleyman’ın adı konacaktır. İlerleyen aylarda ve yıllarda şehrimizin üniversitelerinde, kurum ve kuruluşlarında Kanûnî konulu sempozyumlar yapılacak, yayınlar çıkarılacaktır.
 
Ama benim en çok arzuladığım şehrin meydanlarının birine at üzerinde bir elinde ferman olan muhteşem bir Kanûnî heykeli yapılması.
Heykelin, taşıdığı görsel mesajla şehirde yaşayanlara tarihi bir şuur, bir mensubiyet vereceği kesin.  Türkiye’yi defalarca gezmiş ve fotoğraflamış biri olarak her gittiğim yerde o yerin tarihi kahramanlarının heykellerinin en çok fotoğraf çekilen yer olduğunu gözlemledim, turistlerin en çok ilgi duyduğu yerlerin başında. Hele ki atlı heykeller…
 
Örneğin Elazığ Harput’ta Selçuklu Emiri Balak Gazi’nin muhteşem heykeli, Antalya meydan kavşağında Antalya’nın ilk Türk Fatihi Gıyasettin Keyhüsrev heykeli, Bursa Fomara Meydanı’ndaki Osmangazi Heykeli, İstanbul’un Fatih ilçesindeki Fatih Sultan Mehmet Heykeli, Merzifon’daki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa heykeli… Beni çok etkilemiştir. Ayrıca Amasra’da, Bartın’da, İstanbul Bayrampaşa’da, Edirne’de, Manisa’da Fatih heykelleri, Trabzon’da Kanuni evi ve hemen önünde Yavuz Sultan Selim heykeli’ni de sayabilirim.
 
Şehrin girişlerinde, gar ve havalimanında “Cumhuriyeti Kuran Şehir Erzurum” ve “Kanûnî’nin Şehri Erzurum’a Hoşgeldiniz” görselleri mutlaka olmalıdır.
 
Tarihine sahip çıkan başkanımızın, Sayın Sekmen’in talimatıyla Kanûnî’nin Erzurum’a gelişinin ve Erzurum’u yeniden bina edilme fermanının 482.yıldönümü çok kısa sürede düzenlenen bir kutlama organizasyonuyla kutlanacak. Erzurum tarihinde bu, ilk olacak. Belediyeden aldığım bilgiye göre 6 Eylül Salı saat 12.00’de Narmanlı Camii önünden atlılar ve mehter eşliğinde bir yürüyüş yapılacak. Kânûnî’nin Erzurum’a gelişi canlandırılacak. Havuzbaşı Kent Meydanı’nda mehter konseri, Osmanlı şerbeti ve macunu ikram edilecek, halk oyunları ve ciritçiler gösteri yapacak. Tarihe not düşülecek bu günde halkımızın bu organizasyona katılması ve yoğun ilgi göstermesi önemli.
 
Evet, dediğim gibi bu bir başlangıç. Teşekkürler Mehmet Sekmen…
 
Teşekkürler Cihan Padişahımız, şehrimizin kurucusu… Rahmet olsun sana ve aziz orduna, mekânın cennet ola Muhteşem Süleyman! Evet, “Erzurum Kanûnî Şehri”dir.
 
(Eylül ayı tarihi gelişmeler bakımından Erzurum için çok özel ay. 10 veya 18 Eylül 1048’de Selçuklu ordusunun Bizans, Gürcü ve diğer müttefiklere karşı kazandığı Pasinler Muharebesi de Erzurum tarihi açısından çok önemlidir. Bu savaşı birçok tarihçi Selçukluların uluslararası birleşik bir orduya karşı kazandığı ilk zafer olarak da yorumlamaktadırlar. Eylül ayında Erzurum’da gerçekleşen bu muhteşem Türk zaferine de vurgu yapılmalıdır.)