Karanlık el düğmeye bastı!

Gezi Parkı protestosu, 17-25 Aralık yargı darbe teşebbüsü ve 15 Temmuz kanlı kalkışmadan istedikleri sonucu alamayınca, bu kez de toplumsal huzuru dinamitlemeye kalktılar…

Parmağa değil, parmağın işaret ettiği yere bakalım… Çünkü orada parçalanmak ve yıkılmak istenen Türkiye var!

Bu saldırıların tamamı adrese teslim hain planların bir ürünüdür.

Türkiye’nin kalkınması ve nihayetinde savunma sanayi ve enerji başta olmak üzere, her alanda kendi göbeğini kendisinin kesmesini istemeyen o bilindik irade, bir kez daha eski yöntemlere başvuruyor!

Önce İzmir’de HDP binasına silahlı saldırı düzenleyip masum bir kızı hunharca katlettiler. Bu kanlı baskındaki muratları, başta HDP taraftarı olmak üzere, Kürt vatandaşlarımızın sinir uçlarına basmaktı.

Oysa unuttukları mühim bir mesele vardı: Bu ülkede Türkü, Kürdü hasılı toplumun bütün kesimleri provakasyona karşı şerbetlidir. Hal böyle olunca bekledikleri gibi Kürtler meydanlara dökülmedi, kimse eline silah alıp komşusunu vurmadı, Kürt olmayanlara düşmanlık etmedi. Halbuki 80 öncesi benzer bir saldırı sonrasında ortalık kan gölüne dönüyor, kim kimi tutuyorsa indiriyordu! Bu kanlı tablo da, şer odaklarının istedikleri ideal sonucu sunuyordu!

Bu kez hiç mi hiç böyle vahim bir durum olmadı. Bilakis toplumun her kesimi yapılan alçak tertibi en samimi ve en şiddetli bir duyguyla kınadı. Baktılar ki hesap şaştı! Anında B planını devreye soktular. Neydi o B planı, karşı görüşteki partilerin de il ya da ilçe binalarına saldırmak. Böylelikle HDP’liler ya da Kürtler misilleme yapmış olacaktı! Ülke çapında büyük bir siyasi kriz ve toplumsal kaos doğacak, bunun neticesi olarak da Suriye benzeri bir Türkiye olacak!A

Pandemi şartları ve ekonomide yaşanan sıkıntılar yüzünden zaten burnundan soluyan vatandaş meydanlara inecek, muhtemel bir iç çatışmanın fitilini ateşleyecekti! İkinci hamleleri de boşa çıktı, bu kez de Türkler Kürtlere sopa göstermedi, kaşlarını çatmadı. Olsun! İkinci hamle de boşa çıkmış olabilir, yılmak yok! Üçüncü ve dördüncüsünü denemeliyiz dediler. Şimdi aportta bekliyorlar!

Aklıselim olan herkes haklı olarak, “O karanlık el ortaya çıktı” diyor. Doğrudur da… Şerbetli olduğumuz ne kadar tuzak ve sinsi oyun varsa tekmilini birden sahneye koyamaya çalışıyorlar! Bize diyorlar ki siz yalnızca el’e bakın! İyi de asıl o elin yahut da o parmağın işaret ettiği yere bakmamız gerekmiyor mu? Çünkü biliyoruz ki, o parmağın işaret ettiği yani kimsenin bakmasını istemedikleri o yer, Türkiye’nin bizzat kendisidir. O Türkiye ki, kendi göbeğini artık kendisi kesen bir ülkenin adıdır…

Çok klasik bir ifade olacak ama hakikat olduğu için tekrarlamak zorundayız: Asıl hedef ne Tayyip Erdoğan ne AK Parti ne de kimin iktidardan gidip kimin gelecek olması değil. Asıl hedef, doğrudan doğruya Türkiye’dir. Türkiye’nin bölünüp parçalanmasıdır. Türkiye'de kardeş kavgası çıkarmaktır! Bu öyle aşikar bir plan ve oyundur ki, bunu çözmek için uluslararası siyaset uzmanı olmak gerekmiyor. Çoğu zaman açıkça söylüyorlar, yazıp çiziyorlar ve aldıkları kararlarla da ispatlıyorlar.

Hal böyle olduğu halde biz hala parmağa bakarsak korkarım ki, düşmanın istediği seviyeye çekilmiş oluruz. Türkiye son yedi sekiz yıldan beri tarihinin en ağır ihanetleri ve düşmanın en karanlık senaryolarıyla karşı karşıya…