Belki de bildiklerimiz kadar da bilmediklerimiz; korkularımız!
Korktuğumuz her şeyin yanında bilmediklerimiz ve bize meçhul olan her şey!
Çocukken dayak!
Kadınsak evlenmek sonrasında dayak!
Dayak korkularımızın temelinde ve bilinçaltımızda korkunç bir eylem!
Karanlıklar!
Fobilerimiz bilinçaltımızın kâbusu!
Karanlıklar; göremediğimiz, sezdiğimiz veya sezemediğimiz veya varsaydığımız (vesvese) tehlikelerin sinyali!
Hintli: “karanlıkta yılan sandığın aydınlıkta bir ip” diyor!
Korku; vesvese!
Vesvese; şeytanın silahı!
Hayatta korku ise çoğu zaman gerçek!
Cahillik, korkunun sırdaşı, bugünkü terminolojiyle kankisi.
Cehalet; başlı başına korkulacak bir bilgisizlikler zinciri!
Bilgisizliğin karanlık yüzü cehalet!
Bilgi cehaletin nefret ettiği aydınlık!
Işık, karanlığı delen huzmeler yığını!
Işığın kaynağı bilgi!
Yalnızlıktan korkuyoruz; yakınlarımızla hayatı yaşarken kendimizden taviz vermiyoruz! Dışarıda malum, masum, mütedeyyin, bilge, efendi; evde cellât rolündeyiz. Kim çeker ki derdini; gerçek masum, mazlum, hakirden başka! O kimsesiz sandığın kimselerin mutlak sahibinden gaflet; cehaletin âlâsı!
Hastalıktan korkuyoruz; yemekten, sigaradan velhasıl bütün hastalanmak için yiyecekleri israf etmekten, oburluktan, pisboğazımızdan, abur cubur tüketmekten, aşırılıktan vazgeçemiyoruz!
Bilgi burada işimize yaramıyor!
Borç, haciz, parasızlık, yoksulluk; korkulu rüyamız! Su gibi para harcamayı seviyoruz; arabayı, evi, pahalı koltuk takımlarını, tatili, denizi, yazlığı, pahalı ayakkabı, marka giyimleri seviyoruz; bayılıyoruz! Sonra batmaktan korkuyoruz, batarak hayattan kopmaktan; korkuyoruz!
Kredi kartından korkuyoruz, muska gibi cebimizde gezdiriyor, beş aylık bir yıllık taksitlerde kartı ısıtana kadar pos’tan çektiriyoruz!
Korkuyoruz!
Mal mülk edinirken bütün dini ve milli karakter ve emirleri es geçiyor, sonra Allah korkusuyla başkalarını korkutmaya çalışan zalimler gibi kul hakkını hem dillendiriyor, hem korktuğumuzu söylüyor hem deveyi dengi ile yutuyoruz!
İslam, bir saatlik tefekkürü bin yıllık ibadete eşdeğer şekilde mükâfatlandırıyor, biz düşünmekten korkuyoruz!
Okuyanımız tefekkür etmiyor; tefekkürün yaşadığımız hayata katkısı olacak, düzelteceğimiz şeyleri düzeltmekten korkuyoruz!
Komşum ölümden korkuyor, “ ne yapacağız” diye endişeler girdabında; akşamları da iki kadeh içki içmeği bırakmaktan korkuyor! Korkular yumağında tezatlar karmaşası!
Ölmekten, cehenneme gitmekten korkuyoruz!
Allah ve Resulü’nün emirlerini, uyarılarını kayda almıyor, gereğini yapmıyoruz, ya da kendi aklımızdan (nefis, şeytan veya şeytanın davetçileri) yorumlar yaparak uygulamaya sokuyoruz. Bu bizde ruhi bir rahatlama sağlasa da vicdanımızı rahatlatamıyor; korkuyoruz!
Işık demek; Kur’an, ışık kitap, ışık bilgi, ışık eğitim demek! Al eline tut; karanlığa! Engel olan; kendin, kendimiz! Ortağı; şeytan ve nefis!
Karanlıktan korkuyorum!
Karanlık; niyeti gizli, emeli, saklı olan, dörtlü bilinmeyen denklemler karmaşası!
Karanlık kim; bilgisiyle iş işlemeyen âlim! Bilip tersini yapan! Çıkış yolunu erteleyen, kendisini kandıran; cahil!
Karanlık kim; ilmiyle amil olmayan din adamı; yoz!
Karanlık kim; para için dini çok konuşan, yaşamayı düşünmeyen alim, avam, siyasetçi, seçmen, kısaca herkes..
Bilmediğini bilmeyen, bildiğini hayata taşımayan; karanlık!
Bilmediğini bilen; bilge! Önce bilgi sonra düşünmek; ışık o’nda!
Kim karanlıklardan korkuyorsa; çaresi ışığını şarj etsin! İç dünyasının kapısını ışık girecek şekilde araladı mı; karanlıklar daha aydınlanacaktır!
Alışkanlıkları değiştirmek; Berlin Duvarı’nı yıkmak gibi; seneler süren bir mücadele!
Ama karanlıklardan kurtulmak için değmez mi?
Karanlıklar dünyasında ışık kaynağı şarjını binlerce etkenle sıklıkla kaybedebileceği ihtimali var!
Akıl karanlıklardan çıkmak için çare değil; çoğu zaman; ihtiyacı; kaynak, ihtiyacı; bilgi!