Görünen o ki, süper lig hayal! Makas bir hayli açılmış durumda. Hedeflenen play-off bile, son maçlarda yaşanan sürpriz sonuçlar yüzünden zora girmişti. Altıncı sırada bulunan Altınordu puanını 36’ya çıkartınca 29 puanlı Erzurum için oynanacak olan bu Bolu maçı büyük önem arzediyordu. Zaten alttan 3’ncü Denizli’nin aradaki puan farkını 6’ya düşürmesi, Bolu maçını daha kritik bir hale sokmuştu. Kaldı ki bu Bolu da play-off’u hedefleyen bir takımdı ve alacağı bir galibiyetle aradaki puan farkını da 7’ye çıkarmış olacaktı ki bu Erzurum açısından hiç de iyi olmayacaktı! O açıdan Bolu deplasmanından alınan 1 puan kötü müdür, değil tabi. Ama oynanan oyunun geneline bakınca da alınası bir maçtı Erzurum alamadı. Ne yapalım, kendi etti kendi buldu!
***
Burası çok açık. Erzurum bu maçtan 1 puan aldığına sevineceğine 2 puan bıraktı diye üzülsün. Fizik kalitesi olarak Bolu’dan kat be kat iyi olan Erzurum’un bu maçı kazanması gerekiyordu. Nobre’nin o şanssızlığı olmasa Bolu’nun Erzurum’a gol-mol atacağı zaten yoktu. O Bolu’nun Erzurum kalesine şutu yokken golü oldu! Maçın başından sonuna kadar Erzurum üstün oynadı ve 3 puana yakın taraf oldu. 60’ncı dakikadan itibaren ve de skor 1-1 iken evinde oynayan Bolu takımının sürekli kalecisiyle, geriyle oynaması Erzurum’dan bayağı bir çekindiğini ortaya koyuyordu zaten. O kadar puanı hangi oyuncu ve oyun planıyla toplamış diye beni düşündüren Bolu takımının skoru korumak için sürekli geriyle oynadığını görünce bizim Gürcükapılı fanatikler aklıma geldi. Erzurumlu oyuncular bizim statda öyle bir şey yapsalar Gürcükapılı fanatikler kıyameti koparır, o stadı o topçuların başlarına yıkarlardı. Ne demek 1-1 iken geri pası yapmak! Bir pası bile pas geçmez, oyuncuları topa tutarlardı!
***
Nobre kendi kalesine gol attığında doğrusu onun adına çok üzüldüm. Koca bir sezon boyu tek golün olmasın, ilk golün kendi kalene olsun, bu çok trajik bir durumdur. Bir santraforun başına gelecek en büyük felakettir o. Allahtan ikinci yarının başlarında o muhteşem akıl dolu kafa vuruşunu yapıp gol attı da kendine geldi. O maç Nobre’nin o golüyle 1-0 bitseydi ondan çok, ben üzülür, kahrolurdum. Ama Allah’ı var, attığı gol, tam Nobre’nin klasına yakışır bir goldü. Bekamenga falan değil, o golü zaten Erzurum takımında ondan başka kimse de atamazdı, atamaz zaten. Öyle bir golü ancak Nobre atardı ve iyi ki de attı. Keşke Nobre’nin o eşitlik golü ilk yarıda gelseydi. Erzurum zaten ne yapacaksa ilk yarıda yapmalıydı diye düşünüyorum.
***
Hem Hakan hem de Erhan’ın eksikliği bana göre belli oldu. Erhanlı Erzurum’un ne yapıp yapıp kalecisi de dahil, her biri güreşçiye benzeyen Bolu takımına karşı skor üstünlüğü yaşatırdı. Erzurum eğer devreye önde girmiş olsaydı o gördüğüm Bolu onun altından kalkamaz, belki de Erzurum farka giderdi. Nobre’nin ikinci yarıda yerini Bekamenga’ya bırakması sanki Erzurum’un skoru orada bırakması anlamına da geldi. Nobre’den sonra Erzurum’un gol için hemen hemen hiç şansı yok gibiydi. Savage ile bir kez gole yaklaştı ama onda da şans Erzurum’un yanında değildi. O pozisyonun dışında da Erzurum’un galip gelmesi için bir sebep olmadı. Hele de Gökhan ve Burhan gibi skoru etkileyecek olan oyuncuların sonlara doğru oyundan düşmesi Erzurum’un galibiyet golünü tesadüflere bırakmıştı.
***
Haftalar ilerledikçe zorluk derecesi yüksek maçlar olacak, bu belli. Deplasman değil sadece, iç saha maçları da kolay olmayacak bundan böyle. Bu saatten sonra iç saha maçlarında değil, deplasmanlardan da 3’er puanlarla ayrılmak icap eder. Erzurum en son aldığı deplasman galibiyetini kimden aldı, unuttuk bile! Pazartesi Adana ile oynayacak olan Erzurum, oyunu biraz daha çabuk ve hızlı oynamayı, üçüncü bölgede final paslarını daha iyi yapmayı sağlamalıdır. Çok kolay gol yiyor, çok zor gol atıyor. Onca vızıldaması karşısında balı olmalı artık.
--