Önce Aziziye İlçe Başkanı Ahmet Gül.
Bir hafta geçmedi, şimdi de İl Başkanı Murat Kılıç.
30 Mart'ta yapılan seçimde başarılı olmalarına rağmen sırf Fetullah Gülen cemaatine yakınlar diye yönetimleri ile birlikte istifa etti(rildi)ler!
Gerçi bir Allahın kulunun o konuda bir kelime ettiği yok ama ne bileyim, en azından ben öyle sanıyorum.
Sadece Erzurum değil, 50'ye yakın İl Başkanı ve yüzlerce ilçe teşkilatının görevinden istifa ettirilmesi, bize bu uygulamanın paralele yönelik parti içi bir operasyon olduğu intibasını veriyor!
***
Doğrusunu isterseniz Ahmet Gül'ü çok bilmem, o konuda o fazla renk vermemişti ama özellikle iktidar partisinin İl Başkanı Murat Kılıç, 17 Aralık operasyonu sonrasında benim de yaptığım bir sohbette, devlet içinde yapılanma ve benzeri bir çok konuda cemaati eleştirmiş, daha önce gönül birlikteliğinin olduğu o cenahla köprüleri atmıştı!
Palandöken Gazetesi de Kılıç ile yaptığım o görüşmede cemaatle ilgili öne çıkan laflarını manşete taşımıştı.
16 Şubat tarihinde sahibi olduğu Arzen'de oturup konuştuğum Kılıç, şunları söylemişti.
'Ben din ve diyanet anlamında cemaatin hizmet anlayışına öteden beri sıcak bakardım. Ama ne zaman cemaat siyasetin içinde oldu, o zaman ona elbette ki karşı olurum, oluyorum da zaten. 17 Aralık'ta yaşanan o hadise sonrasında yapılan o yayınlar neydi öyle? Benim bunu ne olursa olsun doğal bulmam mümkün olabilir mi hiç? Özellikle cemaatle ilgili rahatsızlığım benim, Gezi olaylarında başlamıştı. Cemaate mensup bazı yayın organlarının haberleri filan, beni o günlerde rahatsız etmeye başlamıştı.''
Ama işte siyaset.
Tüm bu açıklamalarına rağmen tabiri caizse Kılıç'ın ipi çekildi dün.
***
'Paralel yapı' olarak adlandırılan cemaatten artık zerre hoşlanmayan Genel Merkez, o tavrına rağmen Kılıç'a da acımadığına göre, yeni İl Başkanının da özellikle cemaatle en küçük ilgisi olmayan biri olmasına çalışacak.
Ya da bu işin içinde cemaat işi filan yok, sadece Cumhurbaşkanlığı ve sonrasındaki genel seçimlere, yenilenen teşkilat kadroları ile girme konusundaki gerçekten saf niyetle yapılan işler bu işler.
İbrahim Küçükoğlu'ndan Ömer Düzgün'e, Vahit Bingöl'den Dursun Yıldız'a, Mücahit Daloğlu'ndan Fatih Yeşilyurt'a, Cenap Köksal Birdal'dan İbrahim Aydemir'e, Fatih İstanbulluoğlu'ndan Ahmet Küçükler'e kadar ismi geçenler arasında kim İl Başkanı olacak, bilmiyoruz.
En azından şu an için.
***
Ama benim bildiğim bir şey var, AK Partisi'nde siyaset yapan hemen hemen herkes, 17 Aralık tarihinden önce bir şekilde Fetullah Gülen cemaatine sıcak bakan isimlerdi.
Zaman Gazetesi'ne aboneliklerden dahi onu anlayabiliyorduk!
Ve ve, en azından herbirini de yakından tanıdığım için söylüyorum, içlerinden o cemaate karşı soğuk olan birini ben hatırlamıyorum.
Genel Merkez, 'şekil a' da görüldüğü gibi atayacağı bu yeni il başkanında kucaklayıcı ve birleştirici özelliği yanında cemaatten zerre hazzetmemiş yönüne de önem veriyor.
Doğrusunu isterseniz işte benim orada aklım duruyor.
Zaten bu aralar kıt çalışıyor, iyice sabitleniyor.
Yahu geçmişinde cemaate sıcak bakmayan öyle biri var mı Allah aşkına.
Vallahi ard niyetle filan sormuyorum.
Fite-fesatlık filan yaptığımı hiç aklınıza getirmeyin.
Neyse, artık o il başkanı ilan edilince, çıkınca onu da anlamış olacağım!
***
Bu arada, ben en çok da bu aralar Yakutiye İlçe Başkanı Yunus Şahin'e şaştığımı da söylemeden edemeyeceğim.
Murat Kılıç ile siyaset sahnesine giren ve ağabeyi de Kılıç'ın şirketinin Müdürlüğünü yapan Yunus Şahin'in tavrı hakikaten beni bayağı bir şaşırttı.
Bildiğim kadarıyla Kılıç, Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut'un aday olmasını istemiyordu.
Ama Kılıç'ın aksine Korkut aday edildi, Kılıç'ın o yakın adamı olarak bildiğimiz Yunus Şahin, Korkut'un adaylığına bayram etti.
Korkut aday edildikten sonra Belediyeye girerken o Şahin, halaya katılmıştı.
Feys'de filan resimlerini görmüştüm, sevinçten burnu kulaklarına değiyordu!
Şimdi etle tırnak olduğunu bildiğimiz Kılıç görevinden ayrılmak zorunda kalıyor ama o Şahin yine görevinin başında.
Hatta onun da istifa ettiği söylenmesine rağmen o çıkıp ''Ben görevimin başındayım' diyor!
İşte buna ben çok şaşıyorum da şaşıyorum.
Bunu da demeseydim ölürdüm valla.
----