Köpek ısırabilir, Ayı saldırabilir..!

Her şey ekonomik dengesizlikler, beceriksiz yönetimler, tarım ve hayvancılık kesiminin kaybetmesi, bölgenin görmezden gelinmesiyle başladı. Tam da hayatın kitabı Kur’an-ı Kerim’in, ‘’İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu’’ dediği gibi.

Şehirleşme adına ağaçların kesilmesi, tarımsal alanların betonlaşması ve asfaltlanmış alanların genişlemesi ekosisteme büyük zarar verdi, hastalandık. Yollardaki buzu eritmek için kullanılan tuzun drenaj sistemine akmasıyla, yeraltı suyu kirliliği oluştu, su bozuldu. Köylerden kentlere göç ederek şehir ısı adaları oluşturduk, kuraklık oluştu. Şimdi ise insan hayvan çatışması başlıyor. Yani doğa ile savaş halindeyiz ve eğer kazanırsak kaybedeceğiz..!

Dengenin bozulmasının işaretlerinden birisi şehirlerdeki başıboş köpekler. Şimdilik çatışıyoruz ama çözüm yok. Ancak sokaklarımız daha büyük tehlikelere gebe. Hoyratça tahrip edilen doğa, hayvanların yaşam alanlarını yok ediyor. İnsanlar köylerden şehirlere göç ettiği için, hayvan yetiştiriciliği yapılmıyor ya da çok az yapılıyor. Hayvancılığın azalmasından dolayı yabani hayvanlar insanların yaşam alanlarına kadar gelmeye başladı.

Kış uykusuna yatması gereken Ayı, Tilki, Çakal, Kurt, Fare gibi hayvanlar kış uykusunu unuttu hatta inlerinden şehirlere inmeye başladılar bile. Sadece Kasım-Aralık aylarında Erzurum, Erzincan, Kars, Artvin, Bitlis ve Giresun’da 9 kişiye Ayılar saldırdı. Tarım arazisi üzerindeki Erzurum üniversitelerini fareler sardı. Erzurum’un merkez Yakutiye ve Aziziye ilçelerinde Tilkiler sokaklarda turlamaya başladı. Sebep, doğal dengenin bozulması.

Uzmanlar diyor ki; ‘’Eğer hayvanların gezdiği yerlerde yiyecek atıkları varsa hayvanlar kış uykusuna yatmaz. Kentleşme nedeniyle oluşan şehir ısı adalarıyla da kış aylarının daha sıcak geçmesi, ayıların kış uykusunu etkiler. Hayvanların yiyecek bulamaması halinde ise yabani hayvanlarla insanların çatışması başlar’’. Yani, Kedi, Köpek, Fare derken sıra geldi Ayılarla savaşmaya.

Derler ki, ‘’Küçük şeyleri hor görmeyin, onlar bütünden haber verir’’.