Bu ülkede, sırf Peygamber’den ötürü “Arap’ı mukaddes” gören bir grupla, sırf Peygamber Arap olduğu için, tepki olsun diye yönünü Batı’ya çevirmiş ve Batı’nın her şeyini “ileri medeniyet” şeklinde telakki eden başka bir grup var.
Hoş bu, bugüne mahsus bir hal değil.
Neredeyse iki asırlık bir meseledir…
Korona virüs, dünyayı baştan sonra değiştireceğe benziyor!
En azından bizim ülkemizde şöyle bir tablonun doğmasına neden oldu:
İki asırdan beri Arap’ın her haltını meşru gören ve İslamiyet’i sanki de Arap’ın inhisarında zanneden, bu yüzden de Arap olan herkese, sırf Peygamber de Arap’tı diye hürmet eden hatta hürmet de ne demek Arap’ı “kebir-i insan” ilan eden bir anlayış vardı.
Tam karşısında da…
Bu ülkeye hangi bela, musibet, illet, geri kalmışlık ve zulmet gelmişse…
Hepsinin müsebbibi Arap’lardır!
Esasında “İslam”dır” diyecekler ama diyemiyorlar, o yüzden “Araplar”dır demek suretiyle topu taca atıyorlar!
Onların yegâne argümanları da, ‘Batı medeniyeti’nin inhisarına dahil olmaktı!
Yani sonuç şuydu:
Ya “bedevi” olacaksın”
Ya da…
“Batı mukalliti”
Bu toplum, bir iki asırdan beri kendi filozofunu yetiştiremediği için ya mealci’lerin yalan-yanlış yorumlarına, ya da Batı devşirmesi yarı aydınların sakat tercümelerine mahkûm oldu.
Bu Korona virüs bize bir ayna tuttu…
Bize derken kendisini bu milletin bir ferdi olarak gören herkese…
İşte bakın ve şimdiye kadar kendiniz için ütopya olarak gördüğünüz o “muhteşem” medeniyetler nasıl birer kartondan şatoymuş…
Hiç kimse lafı eğip bükmesin Arap da çöktü, Batı da…
Komünistler de yerlerde sürünüyor, kapitalistler de…
Liberaller de çuvalladı, ulusalcılar da…
Irkçılık da dibe vurdu, çok ulusçuluk da…
Hani şu ülkemizde de sıkça rastlanan hatta son yıllarda kendilerine özel bir egemenlik alanı çizen zır cahil mürteciler de iflas etti, ödeyemediği kredi kartı borcu için Atatürk’ten çare isteyen geri zekalılar da…
Korona nerden ve nasıl geldi bilmiyorum.
İşte siz de izliyorsunuz, şu sıralar yüzlerce komplo teorisi tekmili birden üç paraya satışa çıktı.
Bunlara bakmıyorum.
Gördüğüm şu:
Dünyada ne kadar izm, ideoloji, din ve inanç varsa artık hepsi mercek altında; hepsi bi tamam sorguya tabii…
Arabistan kralları, Kabe’yi babalarından kalan miras gibi alem-i İslam üzerinde bir çekim gücü ve en kötüsü de esir alma mekanizması olarak kullanıyor!
“Peygamber de bizim, Kabe de zaten kendi malımız” diyen modern Arap müşriklerinin, aslında Batı’nın dinsizlerinden ya da dine karşı savaş açanlarından farkı yoktur.
Korona denilen bir küresel düşman çıktı, alayını yere serdi.
Nereden geldi, nasıl zuhur etti, kimlerin eliyle dünyaya musallat oldu, bilen yok esasında…
Lakin geldi ve kendini yarı tanrı ilan eden ne kadar Firavun varsa hepsini çöpe doldurdu.
Bizim gençliğimiz, “Kabe Arap’ın olsun, Çankaya bize yeter” öğretisine maruz kalmıştı.
Şimdi görüyoruz ki, bize bu öğretiyi amentü belletmek isteyenlerin kıblesi olan Batı, kendi çamuru içinde debelenip duruyor.
Demek ki artık silkinip kendimize gelme zamanı…
Ne o, ne bu, ne de beriki…
Biz Türkoğlu Türk, bunca asır İslam’a hizmet veren bir millet olarak kendi medeniyetimize, kendi köklerimize ve kendi kültürümüze sarılmamız lazım…
İşte size çoluk çocuğunu bırakıp sarayından kaçan korkak ve pısırık Araplar…
İşte size huzurevlerinde ana babalarını ölüme terk eden sözde Batı medeniyeti…
Sakın bu arbededen Komünistler kendilerine bir alan açmaya çalışmasın; çünkü onlar, her ikisinden de perişan halde…
Kabul edersin ya da etmesiniz; tercih sizin…
Lakin Allah, kullarını “hiza”ya getirmek istediği zaman illa da Nuh Tufanı’na ya da ibret olsun diye Kızıl Deniz’e ihtiyaç duymaz ki…
Bugün dünyada yüzlerce, binlerce alimin haftalardır kafa yorduğu halde, çare bulamadığı öyle bir mikrop ya da virüs çıkar ki, ne kadar Allah’a kafa tutanlar varsa tamamı acze düşer…
Adı ne olur bilmem ama kesinlikle artık yeni bir “dünya” kuruluyor.
