Şehir merkezinde hava kirliliği S.O.S veriyor...
Dün öğlen saatlerinde köşe yazılarımı hazırlamak üzere PUSULA’dayım.
Sevda Güneş İncesu ile gazetenin mutfağında oturmuş, çay içiyoruz.
Her sabah eşi Cihat ile gazeteye gelirken yarınki gazetenin birinci sahifesini dert edindiğini bildiğimden olsa gerek, yarın hava kirliliğini manşet yapalım önerisinde bulundum.
Hem o gün en azından manşete ne verelim diye bütün gün stres de yaşamamış olacak.
‘’Ne hava kirliliği? Yok öyle bir şey’’ der gibi baktı önce.
Günlük olarak ölçümleri takip ettiğini söyledi ve hava kirliliği ile ilgili bir gündem olmadığı görüşünü savundu.
Ben de ona akşamları erken çıktığını, misk gibi havaların olduğu Dadaşkent’e, evine gittiğini, şehir merkezini bilmediğini söyledim ona.
Çünkü şehir merkezinde bizzat yaşayan benim ve o hava kirliliğini de bizzat soluduğumu anlattım ona.
Yapılan ve kendisinin de an be an gözlemlediği ölçüm raporlarını da dikkate almadığımı ima ederekten..
Nihayetinde ben bizzat yaşadığıma göre şehir merkezinde kirliliğini olduğu konusunda ikna etmek zor olmadı Sevda’yı.
Bana göre çok daha mühim bir hadise yoksa eğer hava kirliliği bir şekilde manşet haber olarak verilmeliydi, öyle de oldu.
İşin garibi de sanki o kirli hava sadece banaymış gibi kimseden bir ses çıkmıyor olması!
***
Maalesef 30 sene önce çalıştığım gazetelerde sıklıkla haberini yaptığım hava kirliliğine bir kere daha vurgu yapıyor olmam şaka gibi.
30 yıl sonra da aynı haberleri yapacaksın diye gaipten bir ses gelseydi, galiba ‘hadi ordan’ der geçerdim.
Ama şaka değil, gerçek bu.
Rabiana Mahallesinde oturan bir sakin olarak özellikle akşam saatlerinde kirlilik inanılmaz boyutlarda.
Nefes almakta zorluk çekiyorum adeta.
Bir çok insan bugünletrde maske takmayı bırakmış, bunu görüyoruz.
Ama şehir merkezinde oturanların öyle bir lüksü yok.
İlla ki o maske takılacak.
Korona’dan ziyade, adını ben ‘Kirona’ koyduğum bu illetten!
Sanıyorum şehir merkezinde ki eski evlerde halen daha kömür yakıt olarak kullanıldığından bu durum mevcut.
Kömür de bayağı bir kalitesiz kömür olacak ki, gerçekten nefes almakta zorluk çekiyor insan.
Artık nasıl bir çare bulunulur, ne önlem alınır bilmiyorum ama bu kirliliğe dikkat çeken haberimin üzerlerinde etki bırakması için onlara sadece akşam saatlerinde Yenikapı civarında bir beş dakika yürümelerini öneriyorum.
Ne dediğimi daha iyi anlarlar diye düşünüyorum.
Bu benim son kararımdır!
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Kendi bahçesinde dal olamamış biri girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor! (Özdemir Asaf)
DUVARIN DİLİ : Gölgene lafım yok. O da seni adam sanıyor, peşinden geliyor!