Erzurum gibiyim artık… Gülmeyi LEBLEBİCİ YOKUŞU’nda bıraktım… Coşkuyu TAŞMAĞAZALARI’nda, aşkı ise YENİŞEHİR’de… Yakarışlarım yükselirken ULU CAMİİ’nden; DERE MAHALLESİ kadar terk edilmiş, MURAT PAŞA kadar vefalı, ERZİNCAN KAPI kadar gönlü yaralıyım… Şimdi HEMŞİN’den kısık sesli adamın sesi duyulmazken; TEBRİZ KAPI kadar solgun, MAHALLEBAŞI kadar suskun ve DAĞ MAHALLESİ kadar kenarlarda kalmışım… LALA PAŞA CAMİİ dururken karşımda; PELİT MEYDANI kadar karmaşık, HABİB BABA kadar hesapsız ve YONCALIK kadar artık umursamazım... KUMRU DERE’de parçalanırken hayallerim; GAVURBOĞAN kadar yitik, ALİRAVİ kadar yitirilmiş, YUNUSEMRE kadar arada kalmış, KÖŞK kadar unutulmuşum… Korkularımızın esiriydik ÇIRÇIR MAHALLESİ’nde… Şimdi CEDİD YOKUŞU kadar yorgun, GAVURBOĞAN kadar yıkık, KAVAK MAHALLESİ kadar mahsun ve TOSYA kadar belalıyım... ERZURUM GARI kadar vedalara alışık, CUMHURİYET CADDESİ kadar kalabalık… GÜRCÜKAPI kadar vefakar, ÜÇ KÜMBETLER kadar asil, MUMCU gibi karışığım… ERZURUM gibiyim yani… Uzaktan ışıl ışıl… Ama aslında yorgun… Ve her şeye rağmen ÇİFTE MİNARELER gibi dimdik ayakta...
Editör
Son Güncelleme: 26.12.2012 22:38
kalemine yüreğine sağlık gardaş
var yegenim :))) emrah elen sağlık gardaş
emrah hemşinli farkı