Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) öncülüğünde başlatılan "Türkçe Yaz Okulu" programı kapsamında, çeşitli ülkelerden Erzurum ve Nevşehir'e gelen 50 konuk öğrenci, Türkçeyi ve Türk kültürünü öğrenip ülkelerinde Türkiye'nin gönüllü kültür elçiliğini yapacak.
Türkçenin yaygınlaştırılması ve Türk kültürünün tanıtılması amacıyla bu yıl 9'uncusu düzenlenen program kapsamında, Erzurum Atatürk Üniversitesi Türkçe Öğretimi Araştırma ve Uygulama Merkezi'ne (ATATÖMER), Cezayir, Çin, Rusya, İran, Kuveyt, Romanya ve Hindistan'ın da aralarında bulunduğu 17 ülkeden 24 öğrenci geldi.
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) ise program dahilinde, İngiltere, Japonya, Filistin, Pakistan, Fransa, Belçika, Bangladeş ve Senegal'in de yer aldığı 25 ülkeden 26 öğrenci ağırlıyor.
Farklı coğrafyaların gençlerini Türkiye'de buluşturup dünya toplumlarının birbirlerini tanımalarına da olanak sağlayan ve iletişim dili olarak Türkçenin kullanıldığı yaz okulu, öğrencilere kültürel ve sanatsal etkinliklerin yanı sıra gezi programları ile Türkiye'yi tanıma ve Türk dilini yaşayarak öğrenme fırsatı sunuyor.
Erzurum'da, Atatürk Üniversitesi öğretim görevlilerinden Türkçe dil bilgisi, okuma ve yazma gibi teorik eğitim alan öğrenciler, "Öğren, eğlen keşfet, teşekkürler Türkiye, teşekkürler Erzurum" sloganıyla tarihi ve turistlik alanları gezip Türk kültürü hakkında bilgi sahibi oluyor.
Nevşehir'de ise öğrenciler, hem Türk kültürü ve yaşamını yakından tanıyor hem de Kapadokya'nın tarihi ve doğal güzelliklerini keşfediyor. Hafta içi her gün 4 saat Türkçe dersi alan öğrenciler, ders sonrası Kapadokya bölgesinin tarihi ve kültürel merkezlerini geziyor.
Sanat kulübünün etkinliklerinde öğrenciler, yakma, hat sanatı ve ebru gibi çeşitli alanlarda eğitim alarak bölgenin güzelliklerini ve Türk sanatını yakından tanıma fırsatı buluyor.
Düğün, kına gecesi gibi kültürel faaliyetlere de katılmaları planlanan konuk öğrenciler, ebru, çömlek, yemek, bağlama, halk oyunları gibi kültürel kurslarda da eğitim aldıktan sonra, ülkelerine döndüklerinde Türk kültürünün tanıtılmasında rol oynayacak.
ÖĞRENCİ SAYISI ARTTI
ATATÖMER Müdürü Doç. Dr. Bahadır Gücüyeter, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Türkçe Yaz Okulu" projesinin 2010 yılında başladığını hatırlatarak, "Rektörümüz Prof. Dr. Ömer Çomaklı ve YEE'nin imzaladığı işbirliği protokolü ile Türkçe Yaz Okulu projesine dahil olduk. Geçen yıl 5 ülkeden 17 öğrencimiz vardı, bu sene 17 ülkeden 24 öğrencimiz katıldı." dedi.
Öğrencilerin kendi ülkelerinde öğrenmeye başladıkları Türkçeyi, proje kapsamında pratik yaparak geliştirdiklerini vurgulayan Gücüyeter, burada öğrencilerin öncelikli olarak Türkçe konuşma, okuma ve yazma seviyelerini geliştirdiklerini aktardı.
Gücüyeter, konuk öğrencilerin, kentin kültürünü ve tarihi değerlerini de tanıma fırsatı yakaladığını anlatarak, "Ülkemizin gelişimine, eğitim ve sağlık gibi alanlardaki gelişimine bağlı olarak yurt dışında Türkçeye olan ilgi artıyor. Bu kapsamda devletimizin ciddi projeleri var ki YEE de bu projelerin büyüklerinden birisi. Şu anda 50 ülkede 60'ın üzerinde merkezde gösterilen faaliyetle Türkçeyi ve Türk kültürünü tanıtıyoruz." diye konuştu.
"YABANCI ÖĞRENCİLER GÖNÜLLÜ KÜLTÜR ELÇİLERİMİZ"
Yaz okulu için Türkiye'ye gelen öğrencilerin, Türk dilini doğal ortamında tanıyıp öğrendiğini aktaran Gücüyeter, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öğrenciler yaz okuluyla adeta dilin içinde yaşayarak Türkçeyi öğreniyor ve aynı zamanda bizi dışarıdan anlattıkları gibi değil, içeriden bizatihi yaşayarak, görerek tanıyıp öğreniyor. Erzurum'a yabancı öğrencilerimiz gelirken de giderken de ağlıyor. Gelirken 'nereye geldik', giderken 'neden gidiyoruz' diye üzüntü yaşıyorlar. Ülkemizde de böyle oluyor. Özellikle yaz okuluna gelirken belki zihinlerinde soru işaretleri olanların, bu okul sayesinde kafalarındaki soru işaretleri gitmiş oluyor ve gerçekten ülkelerine çok mutlu şekilde dönüp bizim gönüllü kültür elçiliğimizi yapıyorlar."
Gücüyeter, öğrencilere Türkçe eğitimlerin yanı sıra kentin tarihi Çifte Minareli Medrese, tabyalar, Palandöken Dağı, Tortum Şelalesi, Narman Peri Bacaları gibi mekanlarını gezdirdiklerini anlattı.
ATATÖMER Müdür Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Ayşegül Takkaç Tulgar da öğrencilere yaklaşık 13 gündür Türkçe dil eğitimi verdiklerini ve bu eğitimlerin 3 hafta süreceğini söyledi.
Öğrencileri birçok medeniyete ev sahipliği yapan Erzurum'da ağırlamaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Tulgar, "Sabah hocalarının derste anlattıklarını, öğrenciler daha sonra gezerek yerinde görüyor, dolayısıyla sadece teoride değil pratikte de Türkçe öğreniyorlar. Yani hem dil açısından hem de kültürel bakımdan öğrenciler kelime dağarcığını zenginleştiriyor." dedi.
Tulgar, öğrencilerin derslerde dilin akla gelebilecek bütün boyutlarını pratik ettiklerini, aynı zamanda Sarı Gelin ve Neşet Ertaş türkülerini seslendirip keyifli vakit geçirdiklerini aktardı.
"BU SOFRANIN TADI, TUZU TÜRKÇE"
Nevşehir'deki TÖMER Müdürü Doç. Dr. Mehmet Çeribaş da yaz okulu projesi kapsamında öğrencilerin sadece Türkçe öğrenmediğini, dostluk köprüleri kurduklarını söyledi.
Programın Türkçenin yaşatılması için de önemli hizmet olduğunu ifade eden Çeribaş, "Bu köprünün üzerinde dostluk sofrası açtık. Bu sofrada Türk kültürünün bütün unsurlarını görmek mümkün. Bu sofranın tadı ve tuzu Türkçe. Bu kapsamda biz Türk kültüründen tarihine, coğrafyasına, turizm değerlerine kadar örnekleri öğrencilerimize sunuyoruz. Hem Nevşehir'i hem de ülkemizin değişik coğrafyalarını öğrencilerimize tanıtmaktan son derece mutluyuz. Türkçeye hizmet Türk milletine hizmettir." diye konuştu.
TÖMER'in öğretim görevlisi Dilek Kocayanak da yaz okulu kapsamında konuk öğrencileri üniversitelerinde ağırlamaktan dolayı mutlu olduğunu aktardı.
Programın oldukça keyifli geçtiğini belirten Kocayanak, "Dünyanın çok farklı ülkelerinden öğrencileri ağırlıyoruz. Öğrencilerimiz sabahtan öğlene kadar Türkçe öğreniyor. Hem Türkçeyi hem de Türk kültür ve tarihini yakından öğreniyorlar." dedi.
KONUK ÖĞRENCİLER PROGRAMDAN MEMNUN
Erzurum'a gelen konuk öğrencilerden Hindistanlı Mohammad Yousuf Malik Ansari, "Erzurum'u çok sevdim, çünkü havası güzel ve soğuk. Burada Çifte Minareli Medrese, tabyaları gezdik ve sevdik. Dersler çok güzel geçiyor. Türkçeyi burada öğrendiğim için mutluyum. Gezmeye gittiğimize Türkçe yazan tabelaları hemen okuyoruz." ifadelerini kullandı.
Cezayirli Hanane Ammar Boudjelal de "Burada hocalarımız bize çok şey öğretti. Tarih, dil bilgisi, yazma ve okuma gibi farklı dersler gördük. Erzurum'a geldiğim için çok mutluyum, hem Türk kültürünü yakından tanıyıp öğrendim hem de farklı ülkelerden arkadaşlarla tanıştım. Kentin tarihi mekanları çok güzel." diye konuştu.
Bosna Hersekli Ermina Music, "Erzurum'a gidiyorsun dediklerinde çok şaşırdım, ama geldikten sonra Erzurum'u çok beğendim. Buranın köftesi ve cağ kebabı müthiş, tarihi ve kültürü çok güzel. Bize destek olan Türk yetkililere teşekkür ediyoruz." dedi.
Senegalli öğrenci Mamadou Abdoulaye Gueye (26) önce İstanbul'a daha sonra Nevşehir'e geldiğini, Türkiye'yi çok sevdiğini söyledi.
Hem Türkçe hem de Türk kültürünü, tarihini ve sanatını öğrendiklerini belirten Gueye, "Burası çok güzel bir yer. Çünkü insanlar çok misafirperver. Yemekler çok güzel. Mercimek çorbası, domates çorbası, kebap hepsi çok güzel. Türkiye ve YEE'ye çok teşekkür ederim. Senegal’e döndüğümde Türkiye'yi tüm yakınlarıma anlatacağım." değerlendirmesinde bulundu.
Pakistanlı öğrenci Ahmad Faheem Abid ise Kapadokya'nın özel yerlerini gezip incelediğini, Türkiye'de her bölgenin çok güzel olduğunu anlattı.
Abid ülkesine döndüğünde, Türkiye'nin gönüllü tanıtım elçisi olacağını sözlerine ekledi.
Editör