İş yerimde oturuyorum, her hafta aynı saatlerde aynı kişiler bir Kuran kursu için para toplamaya geliyorlar. İyi giyimliler, güzel konuşuyorlar, ikna kabiliyetleri iyi! Sordum; niçin para topluyorsunuz? Dediler ki; Allah rızası için topluyoruz! Dedim ki ben kendi hayrımı yapacak kadar akla sahibim. Üstelik siz Allah rızası için yapacaksanız, kendiniz iş bulun çalışın, oradan kazanın ve götürün istediğiniz yere yardım edin.
Tabii ki vaz geçmediler. Başkasının parasını başkasına vererek, Allah’ın rızasını umuyorlar. Elbette ki; aldıklarından kendi geçimlerini de sağlamaları gerekiyor(!)
Başka bir günde bir camiye para toplamak için araçlarına bakım yaptıran dört kişiyle konuştum. Uzatmayalım, araba için günlük kira, aracın bakım giderleri, dört arkadaş için günlük harcırah, konaklama ve komisyon yüzde yirmi beş. Adı camiye yardım!
Bunlar artık meslek oldu!
Kurban bayramı geliyor. Hocalara soracak olursanız kimisine göre vacip, kimine göre Arap geleneği, kimisine göre sünnet. Kimisine göre ne sünnet ne farz. Allah’tan Kuranı kendi dilimde okuduğumdan beri anladım ki; Kurban farz bir ibadet, gücü yerinde olan Müslümanların kesmeleri gerekir!
Hocalara sormuyorum, çünkü Tevbe suresi 31. Ayeti iyi okudum, düşündüm ve kimselere hele ki bu devirde sormamam gerektiğini anladım.
Kurban farz çünkü Kevser suresi 2. Ayette Allah öyle buyurmuş! Hac suresi 28. Ayette de hac ibadeti sırasında kurban kesilmesi emrolunmuştur. Tartışmaya kapalı, emir açık. Belki hacda kurban kesme işi karışıklıklara sebep olabilir diye düşünebilirsiniz. Bakara 197. Ayette Cenabı Hak, haccın belirli aylarda yapılacağını bildiriyor. Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayının ilk on günü hac yapılabilir. Kuran hükmü uygulanmış olsa, ne sıkışıklık, ne izdiham olurdu. Her isteyen bu aylarda rahat rahat hac ibadetini yapabilirdi. Kuran okumayan, sadece din âlimi etiketli insanları dinlemek, sormak ve sadece onardan okuyup, öğrenmek alışkanlığı olan Müslümanların elbette bunlardan haberi olacak değil ya?
Net olan emirler başka deliller veya din adamı sıfatıyla konuşan kişilerin sözleriyle değiştirilemez, insanlar mesuliyetten hocalar böyle söylüyor diye kurtulamaz, söyleyenleri sorumlu tutma işi Allah’a aittir. Kuran okuyup anlayabilseydik, ayetlerin çok net olduklarını anlar ve ona göre davranırdık.
Sürekli reklamlarda, panolarda, kurulan stantlarda kurbanlarınızı yurt dışına göndermek için fiyatlar belirlenmiş, para talep ediliyor. Yurt içinde etin kilosu 350.00 TL ve emekli aylıkları 7.500 TL iken, herkesin etten doyduğunu mu düşünüyorlar ki; yurt dışlarına kurban topluyorlar? Enteresan!
Her şeyde sünnete dikkat eden Müslümanlarımız, kurbanın sünnetlerinden olan, kurban kesilirken başında durmak, elinden geliyorsa kendisinin kesmesi gibi sünnetleri niye terk ediyorlar?
Gücü yetebilen kendisi keser, gücü yetmeyen de meydandan, pazardan kurbanı alır, kestirir ve orada bile dağıtabilir. İbadeti hep başkalarına havale edip vekâleten kestirmek bayağı layt bir ibadet etme şekli(!). Yoksa tatile mi gideceğiz? Kurban kestirmek, başında bulunmak ne meşakkat ne yorgunluk ne zahmet olur! Gidecek, görecek, alacak, kestirecek istediği kadar et alacak, istemezsen de eti orada dağıtarak döneceksin. Ve çocuklarımıza yarın kurban bayramında kurban kesme ibadeti için bir heyecan, bir sorumluluk da vermiş olacağız.
Bir ibadetin başkasına kendi gücün yeterken havale edilmesini de anlayamayanlar arasındayım.
Kurban bayramı heyecanı taşıyan ve kurbanın icaplarını gözeterek yapanların Kurban Bayramını tebrik ediyorum.