Çocuktum "Edirne'den Vana kadar/ Benim eşsiz bir yurdum var/ İster savaş, ister barış/ Vermem ondan ben bir karış" şiirini ezberledim. Bu şiir hayatımın yönünü belirledi.
1960'lı yıllardı, etnik ve mezhepsel ayrılık nedir bilmedim. Türkiye'de yaşayan herkes kardeşti, vatandaştı, yurttaştı. Yurttaşlık Dersinde böyle öğrendik.
Derken ortaokula başladık 1968-1971 arasında sağ-sol olayları kulağımıza geliyordu. Ne bileyim Komünist, Faşist, Bolşevik, Menşevik kelimelerini büyüklerden iştir olduk.
1971-1974 yılları arasında Aşkale lisesinde okuyordum. Sıra arkadaşlarım Metin ve Zekiydi. Pırnakaban'lıydılar. Üç yıl birlikte okuduk. Birlikte güldük birlikte sınıftan kaçtık. Ben arkadaşlarımın Alevi olduklarını bilmedim. Ne onlar söyledi, ne ben merak ettim. Öyle ya sınıf arkadaşlarımdı..
1974-1977 yılları arasında Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsünde okuyorken okulda; ülkücü, selametçi, solcu ve mücadeleci arkadaşlarım vardı. Kürt - Türk, Alevi- Sünni kavramları hiç ama hiç kullanılmadı.
Bu arada Ağrılı, Vanlı, Diyarbakırlı, Karslı, Iğdırlı arkadaşlarımız vardı. Kürt, Türk, Alevi, Sünni hepsiyle aram iyiydi. Konuştum, konuştuk, ama asla kavga etmedik.
Vanlı, Ağrılı Kürt arkadaşlarımla öz kardeşten ilerideydik. Ayrımız, gayrımız yoktu. Dosttan öte dosttuk.
Kürt kökenli arkadaşlarım benim kadar vatanperverdi, benim kadar batıyı "Osmanlıya" yaptıklarından ötürü sevmiyorlardı. Birdik, beraberdik, kardeştik...
Öğretmen olduk Türkiye'nin dört bir tarafına dağıldık, haberleşiyor, ortak bağlarımızı koruyorduk. Hiç birimiz diğerinin etnik ve mezhepsel kökenine bakmıyorduk. Hepimiz bu vatanın evladıydık. Açsa aç, toksa toktuk.
Derken 12 Eylül İhtilali oldu. Terör durmuş ve 1984 yılına kadar derin bir nefes almıştık.
15 Ağustos 1984 yılı dönüm noktası olmuştu. Eruh ve Şemdinli baskınları olmuş millet olanı biteni anlamamıştı. Halbuki Ermeni Terör örgütü bitmiş yerine PKK terör örgütünü ikame etmişti.
Başlangıçta Doğulu kardeşlerimiz olayının farkında olup devletin yanında yer aldılar hatta 2008 yılına kadar bu iş böyle devam etti. Terörün azılı olduğu 1990'larda bile Kürt kökenli kardeşlerimiz devletin yanında yer aldı.
PKK aslında kökü Ermeni ASALA'nın devamı olan destekçisi; ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya idi. Devleti yönetenler bunu bölge halkına iyi anlatamadılar. Bu yıllar içerisinde artık bölge halkı Elektrik parası, su parası vermemeye başladı. Eh bölge insanında işine geliyordu. PKK da "bakın ben olmazsam bunları sizden alırlar" ile korkutup bölge halkını yanına çekiyordu.
Okullar, yollar, hastanelerin hepsi PKK baskısıyla yapılıyormuş havasını verip yandaş, taraftar topladılar. Artık bizler geri kalmıştık. Yeni yetişen kuşakların beyni Kürtçü ideolojilerle yıkanıyordu.
Bütün bunlara karşılık devleti yönetenler; Milli Eğitimin Milli olması gereken vasfını çoktan yok edilmişti. Okullarda kardeşlik, sevgi, ortak vatan, ortak gelecek inşası gibi kavramlar çoktan yok edilmiş, varsa da yoksada 3-5-4 veya 4+4+4 kuralları ve baş örtüsü ile toplum içinde yara açıyorlardı.
2008 sonrasında gazeteler televizyonlar ; "Ergenekon, Balyoz gibi darbe haberleriyle yatıyor, darbe haberleri ile kalkıyordu. Siyasilerden bazıları davanın savcısı, bazıları avukatı oluyordu fakat olaylar terör örgütünün işine yarıyordu.
Bu dönemde milletin birliği konusunda okullarımızda tek cümle olmadığı gibi Arif Nihat Asya'nın "Bayrak" şiiri bile müfredattan çıkarılmıştı. Olanlar olmuş Dağlıcaya, Iğdıra gelmiştik.
Burada bir çağrı yapıyorum: Ey Kürt Kökenli arkadaşlar, Ey kendini Kürt sanan arkadaşlar gelin bin yıllık kardeşlik bağlarına hep beraber sarılalım. Terör örgütüne destek vermeyelim. Bu yol çıkmaz sokaktır. Gelin el ele, gönül gönüle verelim "Devletimizi yaşatalım", Ay Yıldızlı bayarak altında bir ve beraber yaşayalım. Unutmayalım ki bu işin sonu çıkmaz sokaktır. Kandır, göz yaşıdır.
Kan ve göz yaşını istemeyenler, tahriklerden uzak devletin yanında Türk- Kürt Kardeştir bunu bozan kalleştir diye var gücümüzle dünyaya haykıralım....