Dünyadaki dört element; Toprak, ateş, hava ve su… Erzurum sularıyla meşhur bir şehir olarak bilinir. Oysaki durum tersine dönmüş de haberimiz yokmuş..! Yapılan hidroelektrik santralleri (Erzurum’da 48 tane HES var) yer altı su rezervlerini aşırı derecede düşürmüş. Allah resulünün, "Nehir kenarında bile abdest alıyor olsanız, suyu israf etmeyiniz'' tavsiyesini ciddiye almazsak, içecek bir bardak su bile bulamayacağız..!
2021 yılında madenden tarıma kadar tüm detaylarıyla hazırlanan iklim eylem planına göre durum çok vahim. Erzurum eylem planında deniyor ki; ‘’Vahşi sulamadan vazgeçip damla sulama sistemine geçilmeli, ürün deseni yapılmalı, fazla su tüketen ürünlerin üretimi bırakılmalı, kar hasadı yapılmalı..! Aksi halde Pasinler ovası dört yıl içerisinde nadasa bırakılan bir alan haline gelecek. Erzurum’u sulayan Çat barajı bile 2030 yılını göremeyecek..’’.
Yer altı sularının hoyratça kullanıldığını söyleyen Prof. Dr. Doğan Yaşar, ‘’Kanalizasyon ve yağmur suları arıtılmalı ve tekrar barajlara dönüşü sağlanmalı. Aksi halde kuruyacağız’’ diyor. Klimatoloji uzmanı Ekin Gökçe Benli ise, 2023 yılıyla birlikte küresel soğuma döneminin başlayacağını belirterek, ‘’Bu dönemde yağışsızlıktan dolayı kuraklık kaçınılmaz olacak. Yer altı barajları yapılmalı. Tarımda komple damıtma sistemine geçilmeli. Yoksa kuruyacağız.’’ diyor.
Nehirlerin doğduğu, cennetten indirilen suyun çıktığı su şehri Erzurum’da Tema vakfı, büyükşehir belediyesi, valilik ve Atatürk üniversitesinin katkılarıyla hazırlanan iklim eylem planına göre kaybedecek vakit yok. Tedbir alınmazsa 2040 yılına varmadan şehir olarak, ülke olarak kendimizi büyük bir kuraklığın ve kıtlığın içerisinde bulacağız, kuruyacağız..! Derler ki; ‘’İnsan ne kadar akıllı olursa olsun, ihtiyatsız ise sonunda mutlaka hüsrana uğrar’’.
İngiliz siyasetçi Oliver Cromwell da diyor ki; ‘’Allah’a güven ama barutunu da kuru tutmaya bak’’.