Türkiye, “büyük devlet olmanın” ne demek olduğunu dünyaya gösteriyor…
Sanırım doksanların başıydı, bir gün Ankara’ya gitmek üzere havaalanında uçağı beklerken, üzerinde Kızılhaç amblemi olan yabancı bir uçak indi meydana…
THY müdürü rahmetli Vedat ağabeye, “hayırdır bu uçak neyin nesi” diye sorduğumda, hiç unutmam şu cevabı vermişti:
“Gardaş, demek büyük devlet olmak böyle bir şey, Almanya’dan izne gelen bir hemşerimiz hastalanmış, Almanya hükümeti de ambulans uçak gönderdi, o hastayı götürecek.”
Gıpta ile bakmıştım…
Yalan yok, kıskanmıştım da…
Bir gün bizim ülkemizde de böyle şeyler olur mu diye içimden geçirmiştim…
…
Çok şükür yüzlerce örnek var da, beni en çok dünkü gelişme etkiledi.
İsveç’in Malmö kentinde yaşayan 4 çocuk babası Emrullah Gülüşken, korona virüs hastası oluyor.
Fakat Malmö kentindeki hastane, Gülüşken’i yatırıp tedavisine başlamak yerine, ilaç dahi vermeden evine gönderiyor.
Adamcağız ağızsız dilsiz evinde ölümle pençeleşirken…
Kızlarından biri olan Leyla, twitter hesabından, ülkesine ve ülkesinin mangal gibi yüreğe sahip hükümet yetkililerine sesleniyor.
O ses anında bu cennet vatanda yankı buldu, uçak havalandığı gibi İsveç’e gitti ve aileyi alıp getirdi.
…
İsveç, nüfusu az ama çok zengin bir devlet…
Türkiye ise, nüfusu misafirleriyle birlikte neredeyse doksan milyona yaklaşan ama çok zengin olmayan bir devlet…
Demek ki mesele; ne zenginlikte, ne uzay teknolojisine sahip olmakta, ne atom bombaları yapmakta, ne uçan otomobiller üretmekte…
Mesele; merhametli olmak, vatandaşları arasında ayrım yapmamak, insanı insan olduğu için değerli bulmaktır…
Zenginlikten ne anlıyorsunuz?
İşte Batı’nın perişan ve biçare halini görüyorsunuz.
Yaşlılar huzurevlerinde ölüyor da günler sonra devletin haberi oluyor.
Misal; Amerika’da iyi bir sigorta poliçeniz bulunmuyorsa, bir hastanın korona virüs tedavisinin günlüğü, neredeyse on bin doları buluyor.
Ya paranız yoksa?
Lafı hiç uzatmadan kestirip atıyorlar:
“Geber!”
Nitekim manzara da zaten bunun kanıtı…
…
Oysa Türkiye, hiç kimsenin ne ırkına, ne meşrebine, ne diline, ne dinine, ne de kafa kağıdına bakıyor.
İnsan olman yetiyor?
Kim olursan ol, fark etmez…
Yurtdışında bir vesileyle bulunan 40 bin civarında insanımız, öyle aylar süren bir operasyonla filan değil, bir hafta gibi kısa bir zamanda sağ salim vatanlarına uçaklarla getirildi.
Sadece getirilmekle de kalınmadı, tamamı kontrolden geçirildi, tedavi olması gerekenler varsa hastaneye sevk edildi.
Şimdi haydi söyleyin:
Kim büyük?
Hani rahmetli Münir Özkul’la Adile Naşit’in başrollerini oynadığı “Bizim Aile” filminde, “Yaşar usta, sevgiden ve merhametten yoksun acımasız patron Saim beye, oğluyla gelininin yakasını bırakması için söylemişti ya:
“Sen büyük patron, milyarder para babası, emrinde binlerce kişi çalışan Saim bey… Sen mi büyüksün? Hayır, ben büyüğüm, ben Yaşar usta.”
Rahmetli “Yaşar usta” hayatta olsaydı da, hem ömrünü sanat uğruna tükettiği ülkesinin bu günlerini görseydi, hem de o dağınık haliyle elinde tuttuğu kasketini sallayarak, Batı’ya haykırsaydı:
“Siz mi büyüksünüz biz mi?
Türkiye büyük, evet; Türkiye büyük... Çünkü Türkiye, merhametin adıdır. Çünkü Türkiye, devletin milletiyle etle tırnak olmanın adıdır. Çünkü Türkiye, dar ve karanlık günlerde dayanışmanın adıdır. Çünkü Türkiye, nerede bir aman dileyen görse, dinine ırkına bakmaksızın yardıma koşan bir ülkenin adıdır.”
…
Genç kızımız Leyla, ta İsveç’ten biçare babası için bir pusula gönderdi öz vatanına, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, daha mesajın mürekkebi kurumadan…
…
Sevgili dostlar, ülkemin bir ulu çınar olduğunu hep bilmişimdir de, şu sıkıntılı günlerde de, o ulu çınarın dallarının tüm dünyayı saracak kadar çok sevgi yüklü olduğunu gördüm…
Sen var ol Türkiye…
Sen var ol ki, dünyanın neresinde bir mazlum varsa, “nasılsa Türkiye var” deyip, umudunu yitirmesin… Sen var ol ki, dünyaya verdiğin insanlık dersi, belki başka devletlere de ilham olsun… Sen var ol ki benim canımdan aziz ülkem, bu şanlı bayrağın altında hür olarak yaşayan vatandaşların, dünyada bir örneği daha olmayan, aynı anda milli marşını tek millet olarak Edirne’den Ardahan’a kadar evlerinin balkonlarından coşkuyla haykırsın…
…
Bize bu gururu ve onuru yaşatan başta Reisicumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, herkese Pasin Ovası kadar teşekkür ediyorum.