Hayat her zaman bizi birkaç şey arasında tercih yapmak zorunda bırakır. Bir şekilde yaşayan veya yaşayacak bir olayda tercih yaparız. Tercih yaptığımızda da taraf oluruz.
Taraf olduğumuzda iş değişir.
Bazen doğru, bazen yanlış yerde taraf oluruz.
Aslında cevap bulması gereken soru; doğru yer ve yanlış yerin kime göre olmasıdır?
Doğru yerin, yanlış yerin neresi olduğunu anlamak, tarafını seçmek bilgi, irfan meselesidir?
İstenmeyen yer; elbet fanatiklik!
Fanatiklik; holiganlığı ve birçok noktada şiddeti getirir.
Doğru yer adaletin olduğu yerdir!
Adaletle hükmedilen yer doğru yerdir!
Faust’ta Goethe’ye kulak verelim: “İmparatorumuzun başını, azizlerin yüzünü çerçeveleyen bir nur gibi süsleyen ve ancak onun hükümran kılabileceği en yüksek bir fazilet vardır ki, o da adalettir”!
Adalet; bulunmamız gereken çizgi!
Herkes için adalet!
Allah, adil olmamızı emrediyor! Birinci dereceden emrediyor!
İster devlet yönetiminde, ister yerel yönetimde, ister komşu ile ister akraba ile ister iş yerinde ister aile içinde ve ne olursanız olun, amir, müdür, memur, işçi, amele, maraba, baba, evlat, bacı, kardeş, ağabey; adaletle davranın buyuruyor Yüce Mevlam!
O’nun huzuruna adaletsiz ve adaletsizliği inşa etmiş veya ibrenin yanlış yerinde olarak veya adaletsiz bir adet koyarak çıkmayın, çıkmayalım!
Şiddet tırmanırken şiddeti yapanları kınıyor, lanetliyoruz. Ya onları affeden, cezalandırmayan kanun koyucular veya uygulayıcıları!
Goethe; “Ceza vermeyen hâkim’in sonunda canilerle (vebalde) ortak olduğunu söylüyor!
Günlük hadiselere medyadan bakıyorum.
Vatandaş siyasi olarak taraf olmuş!
Sosyal hayatımızda taraf olmuşuz!
Sporda taraflarımız var!
Din birlik emrediyor; biz yüzlerce ayrı noktalarda taraf olmuşuz!
Emniyet güçleri ile vatandaş ayrı taraflarda! Çok tehlikeli sonuçlar doğuracak taraftarlık oluşuyor; dikkat!
Vatandaşla polis nasıl taraf olabilir?
Polisin tarafı olmaz, nezaketsizi olmaz, siyasi tarafı olmaz, polis; sinirli, asabi olamaz.
İkisinin buluşacağı tek yer adalet, nezaket, anlayış!
Şehirli köylü, zengin fakir, doktor hasta, memur işçi, öğretmen öğrenci, ebeveyn evlat, hâkim savcı, mahkeme avukat, partili başka partili ile din adamı başka din adamıyla hep taraf olmuşlar.
Bu kötü taraftarlık sistemi elbette tıkıyor; sistem doğru çalışmıyor, çalışamıyor!
Herkes, her kesim, her şeyin başına adaleti koymalıdır!
Adaletin yanına, bilgi ve nezaketi koymalıyız, herkes koymalıdır!
Bilgi Allah’ın ilk emri olan “okumanın” bir sonucudur. Demek ki Allah cahil olmamızı istemiyor, bilgili olmamızı emrediyor!
Bilgi; okumak, kıyaslamak, soru sormak, sorulara cevap aramak, araştırmak ve de merak etmekle olur. Kendi bilgi ve tecrübemiz bir hapishanedir ki başımızı dışarı uzatmadan asla bir şey öğrenemeyiz ve gelişemeyiz.
Allah Resulü bilgili olmayı, nezaketi, güzel ahlakı emrediyor!
Adaletsizlik, bilgisizliktendir. Bilseydik adaletli olurduk. Nezaket; adaletten ve bilgiden doğan bir güneştir.
Önümüzde bir seçime giriyoruz; seçimde adalet, bilgi, nezaket kazansın!
Adalet, bilgi ve nezaketle yarışalım!
Hedefimizi adalet, bilgi ve nezaket oluştursun; Türkiye kazansın!