BİST
9.368
ALTIN
2.984,47
DOLAR
34,56
STERLİN
43,49
EURO
36,21

İstanbul seçimleri sonrası, kaleme aldığım "Biz nerde yanlış yaptık demesi gerekenlerin dışında.! Bir sorgulama furyası almış başını gidiyor.!” konulu makaleme karşı,

Cumhur İttifakı sürecinde, şahsımın da aday olduğu 24 Haziran Milletvekilliği ve 31 Mart yerel seçimlerinde dönem dönem birlikte çalışma imkanı bulduğum ve süreçte daha da yakinen tanıdığım, aday olmasa da, genç dinamik bir siyasetçi, düşünen, sorgulayan ve bunu kaleme alabilen entellektüel bir birikime sahip AK Partili kardeşimden bir çay ve sohbet daveti aldım.

Davete icabet sünnettir dedik ve dostumuzun bürosunda buluştuk, selamlama akabinde gelen kahvemi henüz yudumlamışken,

“Biliyor musun Reis biz nerede yanlış yaptık” dedi ve hiç soru sormama müsaade etmeden, başladı soluksuzca anlatmaya ve muhasebenin dibine vurmaya;

Biz Mekkeli bir yetimin sosyal ve içtimai hayatını örnek alarak,

Biz Müşrikliğin en zirvesinden dönüp, İslamla müşerref olup, Mekkeli yetimin tedrisatından hakkı ile geçip, hilafet makamına yükselip, özel işlerinde Devletin mumunu kullanmayıp, şahsi mumunu kullanan, Hz Ömer’i referans alarak, çıkmış olduğumuz AK dava yolunda,

Milletten almış olduğumuz desteğin zamanla millete bedele dönecek elbette ki hayati hatalar yaptık ve bu noktaya geldik.

Şahsım araya girerek, bizler Cumhur ittifakı öncesinde siyaseten dönem dönem bazı hatalarınızı, yanlışlarınızı siyaseten çok dile getirdik, merak ediyorum acaba size dair hata tespitlerimizde ortak bir müştereğimiz var mı diye sordum,

“Dinle” dedi reis bak var mıymış;

28 şubatın milli görüş tabanına yapmış olduğu darbe ve yaşattığı ağır travma sonrası, sizin de ortağı olduğunuz iktidarınızın akabinde oluşan siyasal ve ekonomik konjüktürel ortamı çok güzel siyasal fırsata ve çıkışa dönüştürüp iktidar olma imkanı yakaladık.

Evet iktidarda idik ama iktidarda muktedir olmak ve rahmetli Erbakan hocamızın akibetine uğramak da istemiyorduk.

Türkiye Cumhuriyeti Devletini özellikle Atatürk sonrası Kemalist ve Laik statükonun kıskacından kurtararak, sivil ve siyasal hayata müdahale eden bu askeri ve bürokratik vesayeti ortadan kaldırabildiğimiz takdirde ancak iktidarda kalabileceğimizi ve muktedir olabileceğimize de inancımız tamdı.

Şüphesiz statükonun köşe taşlarını bir anda yerinden oynatmakta o dönem için kolay değildi, kader birlikteliği yapabileceğimiz milli görüş kadrosu vardı, lakin 28 Şubat müdahalesi onların üzerinden silindir gibi geçmişti, ne onların mecali kalmıştı, ne de bizim onlarla birliktelik yaşama riskini alabilme şansımız vardı,

Diğer tarafta ülkemiz siyasal tarihinde sadece darbeler, ihtilaller akabinde, nöbetçi iktidar olarak göreve gelmiş Sosyal Demokrat kadrolarla da bu ideale ulaşma şansımızda eşyanın ve güvenin tabiatına aykırıydı.

Bir de şüphesiz devlet ve millet geleceğini referans alan siz ülkücüler vardı, belki siyaseten o dönem bir ittifak şansı olmasa ve olmaması makul karşılana bilse de,

Galiba, herkesimden insanı, elimi uhdemizde bulunduran AK Parti’nin, devleti yönetmede devlet kadrolarında ki ülkücülerin sürece dahil edilmemesi galiba en önemli hatalarımızdan biriydi.

Ve kadro tercihimizi, maalesef ki, onlarca yıldır, her iktidarın dümenine girip, gücünden faydalanıp sürekli insan yetiştiren ve devlet ve millet nezdinde meyvelerini toplamaya başlayan,

Türkiye’deki Askeri ve Bürokratik vesayetle de hocalarından kalma ötelenmiş bir hesaplaşmaları olan cemaatten yana kullanmamız, Devletin fabrika ayarlarını Fetö’cülere her istediklerini vererek bozmamız en hayati yanlışlarımızdandır.

Emperyalizmin kuklası ve maşası Fetö’ye, Devletin güzide kurumlarını, siyasetin köşe taşlarını, milletin hassas değerlerini teslim ederek,

Milleti evlatları ile birlikte onlara önce mahkum ve mecbur bıraktık, sonra gerçek Fetö’cülerden, siyasi köşe taşlarından ziyade ibadet ve eğitim üzere onlarla birliktelik yaşayan taban kesimini, milletin evlatlarını mahkum edip yargıladık, suçluyla-suçsuzu, ibadet üzere tabanla-ihanet üzere tavanı, zalimle-mazlumu birbirine karıştırıp, Adalet terazisinin kefelerini karıştırdık ve yanlış yaptık.!

Fetö’nün ve sözde insan hakları bezirganlarının dolduruşu ile Batıya hoş görüneyim diye düzmece operasyonlara sessiz ve duyarsız kalarak, Askeri vesayetten kurtulacağız hülyası ile Türk Askerini yargılayarak, Devlet ve Millet düşmanları karşısında Askerlik kurumunu ayağa düşürerek, ceza evine atılmasına göz yumarak ve Askeriye de bir Fetö vesayetinin oluşmasına sebep olarak yanlış yaptık.

Yine Fetö’nün ve sözde insan hakları bezirganlarının yönlendirmesi ile açılım safsatasına kapılıp, etnik terörün ülkemizde kabak gibi açılıp saçılmasına sebep olarak, sonucu millete kana, gözyaşına, feryada dönüşen bir vebali yanlış yaptık.!

Bizden önceki iktidarların yanlışına ortak olarak, Fetö’yü millete bir umut kapısına dönüştürüp, Milletin en zeki, çalışkan, inanç hassasiyeti yüksek velhasıl Müslüman Türk Milletinin geleceği olabilecek inançlı ve çalışkan, zeki neslini Fetö’nün heba etmesine azmettirici olarak yanlış yaptık.

Ülkemizi, Milletimizi arkadan hançerleyen etnik ve paralel teröristlerin zamanında mihenk taşı olmuş içinizdeki taşeronlarına, onlara para, makam ve mevzi kazandırmış figüranlarına, onlara methiyeler düzen, düzenbazlarımıza sabrederek, kol ve kanat gererek, ve yine yeniden bazılarına anlam ve makam yükleyerek yanlış yaptık.!

Bu hata ve yanlışlara rağmen 15 Temmuz ihanet darbesinde bize ve devlete sahip çıkan Milletten uzaklaşarak, millete çaka satarak, kibir, gurur, rant , sefahat, şöhret, zevk, denizinde sürüklenen yöneticilere, belediye başkanlarına, yakın efradımıza, tahammül ederek anlam ve makam yükleyerek yanlış yaptık.!

15 Temmuz hain darbesi akabinde yeni kapı ruhu ile herkes etrafımızda birleşmişken ve Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi çatısı altında herkesin Cumhurbaşkanı olma fırsatımız varken partili cumhurbaşkanlığını seçmekle yanlış yaptık.!

Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemini liyakat, ehliyet, samimiyet ve sadakat kriterleri etrafında tesis etmek varken, bu ilkelerden ziyade; Partili Cumhurbaşkanlığı saikleri ile yeni yönetim sistemini kurmaya, dizayn etmeye çalışarak yanlış yaptık.!

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın referansımızdan uzaklaşıp, binlerce yıllık devlet ve millet olabilme geleneğine ve genlerine sahip bir milletin karşısına Parti Devleti rolü ile çıkarak yanlış yaptık.!

Geçmişte mağdur edildiğimiz için bizden artık muhtar bile olamaz diyenlere inat bizi en ulvi millete hizmet makamına taşıyan değerlerimizden, kuruluş iddialarımızdan uzaklaşarak

Bizden olmayan bizim gibi düşünmeyenleri bize vatan haini ve dinsiz gösteren etrafımızda ki mason , etnik ve paralel terörün artık ve kriptoları olanları, yazar ,çizer, mikrofon elinden düşmez , ekranlardan inmez hokkabazları dinleyerek yanlış yaptık.!

Milletten gücümüzü almamıza rağmen, millet nezdinde karşılığı olan Ankara ve İstanbul Belediye Başkan adaylarını direk muhatap alıp, hedef tahtasına koyup, seçilseler de görevden alırım algısına sebep olabilecek söylemler ile , bir zamanlar kendi mağduriyetimize ortak yaptık ve millet nezdinde mağduriyet rolüne bürünmelerine vesile olup hak etmedikleri bir kahramanlığa sürükleyip yanlış yaptık.!

Bizi bu başarılara ve makamlara getiren milletken ve yarım asra yakın milleti ezen askeri ve bürokratik vesayeti ortadan kaldırma mücadelemiz için. Milletten bu desteği almışken,

Sivil, siyasi ve idari bir vesayete sebep olan ve milleti ezen milletle mücadele eden idarecilere, yöneticilere, belediye başkanlarına, bakanlara, milletvekillerine imkan ve koltuk vermekle yanlış yaptık.!

Şüphesiz iktidarda muktedir olabilmek için, Para ve basın baronlarına karşı kendi zenginimize, iş adamımıza, medya patronumuza sahip olma mecburiyetimiz karşısında

Parayı, makamı, işi, aşı sadece bizim tayfaya partililere bir katma değere dönüştürenlere,

Devlet kurumlarında, Belediyelerde yapılan ihaleleri kendi havuzlarında toplayanlara,

Her makama, mevkiye, kadroya partili, sendikalı, yandaş ve paydaş anlamını yükleyenlere

Haddinden ve gereğinden fazla ön ve yol vererek yanlış yaptık.!

Damadımızın ve evlatlarımızın yönetim ve vakıflar nezdinde göz önünde bulunmalarına müsaade ederek hata yaptık.!

Mezarlıklar kendini vazgeçilmez sananlar ile doluyken; Onu ben yaptım.! Bunu da ben yaptım, Ben yaptım oldu, Ben istedim olacak, propogandası ile biz ve millet desteği gerçeğinden uzaklaştık yanlış yaptık.!

Belediye ve Sosyal yardım fonları ve bize yakın dernek ve vakıflar ile İhtiyaca göre değil yandaşlık hukukuna göre dağıtılmasını kontrol edemeyerek ve yine bu yardımlar sebebi ile millete balık yemeyi öğretmek varken balık tutmayı öğretemediğimiz için yanlış yaptık.!

Açılım sürecinin ve Eski Fetö artığı duayenlere yeniden anlam ve makam yükleyerek.!

Yerinde ve zamanında etkin iç muhasebe yapmadan her suçu ve suçluyu kendi dışımızda arayıp kendi muhasebemizi tam olarak yapmayıp suçu hep harici rakiplerimize,düşmanlarımıza attık yanlış yaptık.!

Zillet ittifakını Hdp, Demirtaş, Kandil üzerinden haklı olarak sorgular ve yargılarken .! Türk ve Kürt kardeşliğinin düşmanı bebek katili Apo’ya bir siyasi aktör ve liderlik anlamı yükleyerek , Kürdistan Lazistan’dan bahsedenlere, Devletin resmî ajansı ve kanalında Öcalan ailesine yer verenlere tavır koymayarak yanlış yaptık.!

Avladıkça şarkısı ile Türk Askerini dağlarda avlayan teröristlere ilham kaynağı olan ve ülkesini kendi iradesi ile terkedip kaçan ve orada ölen, Ahmet Kaya bölücüsünü Bölünmez vatan toprağına getirmek düşüncemizi dillendirmekle yanlış yaptık.!

Muhacirlik sınırlarını aşıp, millete ve milletin geleceğine tehdit aşamasına gelen, ülkelerindeki insanlar onurlu mücadelelerini sürdürürken onlar ise ülkemizde tüketmenin, çoğalmanın dışında fazlada bir işe yaramayan Suriyelilere hala daha sabrımız ve tahammülümüz ile yanlış yaptık.!

Millet; Ülkemize dahili ve harici siyasi, ekonomik tehdit ve saldırıları dikkate alarak, karşı karşıya kaldığı ekonomik dar boğaza rağmen hala bize olan desteğini devam ettirirken,

Bazı arkadaşlarımızın, partili paydaşlarımızın, yöneticilerimizin, milletvekillerimizin, Belediye başkanları, kurum müdürü ve idarecilerimizin, yakın eş dost ve akrabalarımızın, sefahat, bolluk, rahat ve israfa dönük yaşamlarına dur diyemeyerek ve üstüne milletin can evi kesesine bu darlıkta dokunarak yanlış yaptık.!

Yine siz ülkücülerin karşılıksız, pazarlıksız desteğine rağmen, Devlet ve kurumsal idarede sizlere hakkı ile değer ve yer vermeyerek yanlış yaptık.

Maalesef ki bu hususlarda ki rahatsızlıkları, hataları, yanlışları yerinde ve zamanında, cesaretle Liderimize, liderimizin etrafında oluşturulmuş etten kalkanı ve statükoyu aşıp iletemediğimiz için yanlış yaptık.

Ve kadim dostum; nasıl reis sorgulama yapabiliyormuşuz demi, işte sükut ikrardandır cinsinden, sessiz sorgulayanlar yüzünden biz bu hale geldik dedi ve sustu.

Bize de sükutu ikrar düştü.

Cumhur ittifakının, ülkemizin ve milletimizin istiklali ve İstikbali noktalarında çok hayati bir misyon yüklendiği son yıllarda devamlılığını, zindeliğini, dinamikliğini ve birlikteliğini yakinen ilgilendirdiğine inandığım bu muhasebeyi, sessiz çoğunluğun ikrarı olması ve gerçeklerle yüzleşme, derlenme ve tez elden toparlanmaya vesile olması amacı ile de dostumuz ile sohbetimizi onun müsaadesi ile kaleme aldım sonra ona okutup teyidini aldıktan sonra yayınladım.

Selam saygı dua…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.