Bir Pazar günü Gürcü kapısından yürüyerek geziniz ve gördüklerinizi not edip dün ile bugünü mukayese ederek değişimi görmeye çalışınız. İçiniz sızlayacak ,yüreğiniz daralacak ve bir şehre ancak bu kadar kötülük yapılır diyeceksiniz.
Neyse haydi beraber yolculuğa çıkalım. Gürcü kapısından geçip Taş mağazalara doğru yürürken birden Erzurum’un ticari canlılığı ile karşılaşacak, birazdan karşınıza  "Habip Baba"  türbesi çıkacak tarihe uzanacak bir Fatiha'yla geçmiş ölüleriniz hatırlanacak kendinizi manevi atmosferin içinde bulacaksınız.
Tahtacılardan yukarı çıkarken eğer 1918 Martını hatırlıyor ve Ezirmikli Osman Ağa konağını ve Mürsel Paşa Konaklarında Ermeniler tarafından yakılan binden fazla Müslüman'ın feryatlarını duyacaksınız. Cumhuriyetle birlikte canlanan  el sanatlarımızın ustalarının alın terlerini, marancı ustalarının çekiç sallamalarını, ahşaptan ev eşyası yapan ustaların, çıyrıkçıların, dülgerlerin, çakmakçıların ve  sandıkçıların helal rızık kazanmak için olağan üstü gayretlerine  şahitlik edeceksiniz.
Heyhat artık o konaklardan sokağa taşan muhabbetleri, ustaların alın terlerini artık göremeyeceksiniz. Çünkü 11 Mart 1918 yılında Ermenilerin 1000’den fazla Müslüman’ı yaktıkları Ezirmikli konağını, Mürsel bey konaklarının yerlerinde yeller esiyor.  Merak ederseniz konakların yerlerini ve başlarına gelenleri yaşlı Erzurumlulardan dinleyip ağlayabilirsiniz.
100 metre yukarısında solda Karanlık Kümbeti az ileride yeni yapılmış ruhsuz Yegenağa iş merkezini görebilirsiniz. Yıllar önce buranın yeri Çürüklük mezarlığıydı. Kuzeyinde Hattatların üstadı Mustafa Fehim Efendinin "Salihiye Medresesi ve Kesik minareli cami" vardı. Ketencizade'nin ve Mustafa Fehim Efendilerin kabirleri kaldırıldığı gibi medrese ve camide yok edilerek bölge ruhsuzlaştırıldı. Önceleri Erzurumluların deyimle "Pit Pazarı" oldu. Şimdilerde çirkin görünümüyle Yegenağa İş merkezi.Hantal,itici ve hoyrat bir yapı. Buranın karşısında Develer çeşmesi . Bu çeşmede asırlarca susayan dudaklara hayat vermiş, tad vermiş can katmıştı..
Yürümeye devam ederseniz "Tahtacılar hamamının" önüne varırsınız. 1918 de yakılmak için hamama doldurulan Erzurumlu Müslümanları ve onları kurtaran Azerbaycanlı Kahraman “Seyidovun” sesleriyle duygulanır , göz yaşlarınızın akmasına mani olamazsınız.  (Okuyanlar inşallah bu kahramanı okuyup öğrenirler)
Sağda dükkânların arkasında suları billur gibi akan Akpınar çeşmesiyle karşılaşırsınız. Suyunu içmeden sakın yola devam etmeyesiniz.
İlerlemeye devam ederseniz Nene Hatunun Evini görüp meydandaki anıtla karşılaşırsınız. Az ileride 10-15 yıldır her Pazar sabahı kurulan  "ne ararsan bulunur derde devadan gayrı" pazarı görürüsünüz. Cadde cıvıl cıvıl. Her yerde kurulmuş pazar tezgâhları. Müşteri bekleyen pazarcılar. Ne ararsanız bulunur. Sebze ve meyveden tutunda, ulu orta kasaplar tarafından kesilen ve açıktan satılan koyun etlerine kadar her şey var.
Eskimiş mobilyalar, giyilmiş elbiseler size göz kırpıyor. Bir kısım insan meraklı gözlerle etrafa bakarken bir kısmı alacağı malın pazarlığını yapıyor.
Eskiciler, tamirciler, hurdacılar evet ne ararsanız var.
Burada “tarihi ve zamanı durmuş görürsünüz”.Birde yok olan "Tepe Mezarlığına" varıp Fatiha okursanız tadına doyamazsınız.
Epey bir süre dolaşıp etrafa bakarsanız tanıdıklarla karşılaşıp ayaküstü dertleşebilirsiniz.
Yürümeye devam ederseniz "Veyis Efendi" caddesine çıkırsınız. Bir zamanlar şehrin en işlek en görkemli olan bu caddesi terk edilmiş dükkânlarıyla, yıkılmaya yüz tutmuş evleriyle karşınıza çıkar bir zamanların uncuların,  zahirecilerin olmadığına şaşırıp kalırsınız. Hâlbuki 1970’lerde burada büyük zahireciler vardı. Şimdilerde hayalleri bile kalmamış.
Karşınıza  tarihi binası yıkılıp yerine yeni yapılan "Veyis Efendi İlkokulu" çıkar. Mahalle ve sokak gibi oda yalnız kalmanın üzüntüsünü taşır gibidir. Acaba kaç ünlü, bu okuldan mezun olmuş kim bilir?
Evet, eski olan mahallede hangi zenginler,ağalar beyler ,yoksullar dolaştı. Taştan yapılmış konaklar ihtişamlı günlerinin akabinde son yılların terk edilmişliğinin acısını çekiyorlar duygusu içinizi ürpertir. İşte onlardan biri. Yıkılmış tandır başının taşları terk edilmişliğe karşı ayakta dim dik, zamana direniyor göreceksiniz.
Mahallenin ara sokaklarında yürürken kendinizi yalnız hissedecek geçmişe kuş uçuşu gideceksiniz. Bir zamanların en güzel mahalleleri viran olmuş. İnsan viraneler arasında kendini yalnız hissetmez mi?
İşte o meşhur kırk basamakların en üst kısmındayım. Kara taştan yapılmış zamana meydan okuyorlar. Düz yerleri Arnavut kaldırımları gibi siyah taştan yapılmış,  kara, fırtınaya, sele, suya yağmura aldırmadan o güzelliklerini koruyorlar.
Ağır ağır merdivenlerden inerken şairin şu mısraları aklınıza  gelecek,
Ağır ağır şu merdivenlerden çıkacaksın” “Ayakların yorgun, bağrın hun” geçen yıllar hepimiz yaşlandık. Ben siz ve diğerleri herkes yaşlanacak ama taş merdivenler yaşlanmamış gibi tazeliklerini koruyacaklar.
Merdivenler bitip "Kumlu dereye" ineceksiniz , yol asfaltlanmış. Ancak sağ ve solundaki eski evler perişan vaziyetteler. Bir iki orijinal Erzurum konağı da terk edilmiş yıkılmayı bekliyorlar. Hâlbuki o evler bir an önce tamir edilerek Erzurum’un hafızasına yeniden monte edilmesini dileyeceksiniz.
Kafanızı  sağ tarafa çevirip baktığınızda göze hoş gelmeyen yapılar görecek üzüleceksiniz. Hâlbuki buralar kent değişim ve dönüşüm projeleriyle hayata döndürülebileceğine inanıp, en üst kısmın ise Erzurum’un ihtiyacı olan büyük bir kültür merkezi inşaatına  ev sahipliğine gönülden bağlanıp ünlü Veyis Efendi Mahallesini, Aşağı ve Yukarı Habip Efendi Mahallelerini, Hacı Cumayı yeni yüzleriyle insanımızın hizmetine verebilir, şehre bir güzellik kazandırılabilir olduğunu haykıracaksınız.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Aydın Yılmaz 2014-03-20 17:55:26

mahallebaşı bir zamanlar kerestecilerin, esnafın bol olduğu yerlerdi.dostluk vardı,arkadaşlık vardı, insanlık vardı.şimdi pkk yuvası olmuş.doğudan gelen insanlar işgal etmişler.her gün sabah akşam kavga, gürültü eksik olmuyor.rahmetli naim hoca.pkk nın sesi çıktı diye, erzurum luları alıp pkk nın üstüne yürümüştü.şimdi.hadep yürüyüşler yapıyor.erzurumluların sesi çıkmıyor.

Avatar
FHS 2014-03-20 01:14:52

umarım yetkililer sesinizi duyar ayrıca bizi burdan alıp erzurumu gezdirdiğiniz için teşekkür ederiz