Gençler bilmez, biz yaştakiler de hemen hatırlayacaktır.
Fıkra gibidir, lakin fıkra değil.
Doksanlı yıllarda, Adana’da bir ilçe belediyesi, “encümen kararı” ile ilçenin bir bölümünden geçmekte olan fay hattının yerini değiştirmişti!
Sonradan anlaşıldı ki, iki kilometre uzağa taşınan fay hattından ötürü, birileri malı götürmüş…
“Kanun zoru” her devirde geçer akçedir.
Misal…
Tek Parti döneminin Ankara’daki “kudretli valisi” Nevzat Tandoğan, üniversiteli bazı gençlerin attıkları sosyalizm sloganları karşısında, “Bu ülkeye komünizm lazımsa onu da biz getiririz” derken de, meseleyi kanun mesabesinde görüyordu!
Uzak-yakın siyasi tarihimiz göstermektedir ki ülkemizde, hukuka taban tabana zıt bir çok uygulama, “kanun zoru”yla bir şekilde meşrulaştırılmak istenmiştir.
İşte size en müşahhas bir örnek…
Türkiye Futbol Federasyonu, bir sabah kalktı ve dedi ki, “Bu sezon ligden düşmeleri kaldırdım, yani hiçbir takım başarısız olduğu için bir alt lige düşmeyecek!”
Dedi ve öyle de oldu!
Bilmem neresini yırtıp ligde kalmak için mücadele eden bir takımla, formasını ıslatmadan küme düşen bir takımı eşit saydı.
Madem bazı şeyleri kanunla çözmek bu kadar kolay o halde niye şu Korona denilen asrın belası için de iki satırlık bir kanun çıkarılmıyor?
Ya da alıp başını giden altın ve döviz için esaslı bir “yasal düzenleme” yapılmıyor!
Hani “Tek Parti Dönemi”ne sabah akşam bindiren ve her fırsatta istiskal eden kimi sözde aydınlara soruyorum:
Nevzat Tandoğan’ın olaylara bakışı ile bugünkü Futbol Federasyonu’nun bakışı arasında ne fark var.
Bana sorarsanız bugünkü Futbol Federasyonu, vali Nevzat Tandoğan’dan birkaç gömlek daha fazlası!
Tandoğan, bu ülkeye komünizmi getirmedi, ama federasyon öyle bir karar aldı ki zaten netameli olan adalet anlayışını da yerle yeksan etti.
Vakti zamanında bizim Tortum’a bir kaymakam atanıyor.
Kaymakam bey hoş beş faslından sonra rakı içmek istiyor fakat bakıyor ki ilçenin ortamı hiç de buna müsait değil.
Bir gün odacısını çağırıp, “Git bana bir şişe rakı al eve getir” diyor.
Odacı rakıyı alıp kaymakamın evine getiriyor.
Kaymakam, “otur beraber içeceğiz” diyor.
Zavallı odacı itiraz edemiyor. Bir yudum alınca ağzı boğazı sızlıyor.
“Kaymakam bey” diyor. “Bu hatır için mi içilir kanun zoruyla mı?”
Kaymakam bakıyor ki odacı ömründe hiç içmemiş.
“Kanun zoruyla efendi, kanun zoruyla” diyor.
Kanun zoruyla rakı içtirilen, kanun zoruyla deprem fay hattı değiştirilen, kanun zoruyla futbolda küme düşme kaldırılan bir ülkede, hala anlamış değilim şu şerefsiz Korona kim ki kanun zoruyla bu ülkeden sürgün edilemiyor!?