Türkiye’nin 16 Nisan’a kadar konuşması gereken asıl konu; 15 Temmuz hainliğidir.

Ondan sonra istediğin mevzuyu derinlemesine irdele dur.

Halkın önüne giden 18 maddelik paket için neden halka soruyorsunuz demek aymazlığın büyüğü…

Her 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal bu Cumhuriyeti gençlere emanet etti nutukları atıp sonra da 18 yaşında milletvekili olmaya karşı çıkmaksa utanmazlık perdesini epey aralamaktan başka bir anlama gelmiyor.

15 Temmuz’da vatanımızı elinden alacaklardı…

Üstelik bu çapulcu takımının üzerinde Mehmetçiğin şerefli üniforması vardı.

Olup biteni hiç olmamış gibi kabul edip bütün tartışmayı diktatör, tek adam meselesi üzerinden yapmaya çalışmak ise akıl tutulmasından başka bir şeyle izah edilemez.

Diktatör dediğiniz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bundan daha aylar önce (üzerinden yıl geçmedi) uçağı diktatör olarak kasıp kavurduğunu söylediğiniz ülkenin havaalanına inemeyecek kadar zor saatlerden geçildi.

Diktatör olduğu ve tek adamlığını tam manasıyla sağlama bağlayacağı için biz bu referandumda hayır diyeceğiz diyenlerin sokakta (eğer neyi oyladıklarını bilseler) kendi yandaşlarını bile üzerlerine gülecekler zira, hiçbir diktatör sorumsuzluk ve yargılanamazlık ilkelerini bırakarak kendisine mahkeme yolunu açan bir maddeyi halkına sunup, benim yargılanmamın önünü açın demez.

Der mi?

Allah’ını seven siyaseti, şunu bunu bırakıp söylesin.

Daha düne kadar Cumhurbaşkanı’nın yargılanması için bas bas bağıranlar kimlerdi insaf sahiplerinin hatırlamasını isterim.

Kendisinden önce yapılmış ve belirtmemiz gerekir ki darbeciler tarafından yapılmış, diktatörlüğe çok müsait kıyak bir anayasayı bırakıp hangi diktatör yargılanmak ister?

Ben isterim diyen el kaldırsın!

Ancak el kaldıran eski darbeci anayasanın yerine hiç olmazsa sivil ve en önemlisi vatandaşın takdirine bırakılmış bir referanduma hayır diyemez.

Hayır oyu kullanabilir belki ama Meclis’te kendisini kürsülere kelepçeleyip, günlerce maddelerin oylanmasını geciktirmeye çalışamaz.

Üstüne üstlük elli yıldır solcuların şu muhafazakar ve sağcıların omurgalı bir duruşları olmadığı için ülke darbeden kurtulamıyor ve darbecilerin yaptığı anayasa ile yönetilmek zorunda kalıyoruz diyenlerin bırakın hayır demeyi, vatandaşın bu konuyu oylamasına bile karşı durmaları da omurgasızlık meselesinde nasıl bir hakikatin esasen yaşandığını ortaya koyuyor.

Koalisyon meselesine gelince onu yaşı bu derdi çekmiş olacak kadar ilerlemiş olan yani kırk yaşını geçmiş hiç kimseye yutturamazsınız.

Biz “benzin vardı da biz mi içtik?” denecek kadar zavallılaşmış…

Ülkenin 5 sente muhtaç olduğu günleri iyi hatırlıyoruz.

Her yıla yeni bir hükümetin düştüğü…

IMF’ın açacağı 500 bin dolarlık kredi dilimleri için Kemal Dervişlerin koltuk bulduğu hükümetleri yeniden bu ülkenin gündemine kimse gelsin istemez.

Ya da düzeltelim bu ülkeyi seven kimsenin buna kapı aralayacak bir tercihi olamaz.

Hele Hollanda’daki kepazelik…

Almanya’daki sanki onlara soruyormuşuzcasına yapılan propaganda rezaletleri…

Dünyayı ilgilendiren bir sorun haline gelmesi bizim vatandaşımızın yapacağı tercihin…

Meselenin ne noktada olduğunu göstermeye yetiyor.

Ama ben ne olursa olsun Tayyip Erdoğan’ı sevmediğim için hayır diyeceğim diyebiliyorsa bu vatanda yaşayıp, olup bitenden haberdar olan bir fert, nasıl bir akıl tutulması yaşadığını varın siz hesap edin.

Bu ülkede referandumdan sonra da birlikte yaşayacağımızı unutmadan, oyunuzun yönü ne olursa olsun kardeşliğimizin bozulmaması gerektiğinin bilincinde sandığa kadar sükunetimizi koruyalım, zira ne oy verdiğinizden daha önemli bir insanlık görevimiz var…

Birbirimizin yüzüne bakabilmek!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.