Konuşmasına "İsteyerek, istemeyerek öğrenci eğitimine yetişemeyen yetemeyen akademisyenlerimiz" diye başlayan Berrak Taş, "6 yılın sonunda sesimizi duyurabilme fırsatı bulmuşken koruyucu hekimliğin hiçe sayıldığı günümüzde bizler kendimizi uzman olmak zorunda hissediyor ve zamanımızı TUS kitapları arasında boğularak geçiriyoruz. Bu da asıl misyonumuz olan mesleksel niteliklere sahip hekim olabilme yetimizin kaybına yol açıyor" dedi.
Eleştiriler üzerine kürsüye çıkan Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Samih Diyabakır, bölüm birincisi Berrak Taş'ın konuşmasına karşılık verirken "Bir kelimeyi öğretenin 40 yıl hatırı olan bir dine mensup olan insanlar olarak öyle zannediyorum ki öğretim üyelerimiz de hocalarımız da kendilerine bu diplomayı almalarında çok bilgiler öğretmişlerdir" dedi.
Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezinde Tıp Fakültesi 43'üncü dönem mezuniyet törenine rektör yardımcılar Prof. Dr. Samih Diyarbakır, Prof. Dr. Fahrettin Korkmaz, Prof.Dr. Sebahattin Tüzemen, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özkan Polat, dekanlar, öğrenciler ve aileleri katıldı. 116 öğrencinin mezun olduğu törende bölüm birincisi olan Berrak Taş, arkadaşları adına bir konuşma yaptı. Berrak Taş, Tıp Fakültesi'nde ders veren hocalarını hedef alan "İsteyerek, istemeyerek, öğrenci eğitimine yetişemeyen yetemeyen akademisyenlerimiz" diye söze başladı.
Hekimliğin yaşamın ve insanın bulunduğu her yerde olduğuna işaret eden Berrak Taş, hayatta olmayan babasının kendisini izlediğine inandığını belirterek gözyaşları arasında şunları söyledi:
"İnsanların en temel haklarından biri olan herkese eşit, nitelikli ve ücretsiz verilmesi gereken sağlık hizmetini, ettikleri yemine sadık kalarak yerine getiren hekimlerimizin sorgulanmaları hangimizin dileği sorarım? Bizler mesleğiyle yaşayan insanlar olarak özsaygısını ve insan sevgisini yitirmemiş bireyler olarak uzanan bütün elleri tutacağız. 6 yılın sonunda sesimizi duyurabilme fırsatı bulmuşken koruyucu hekimliğin hiçe sayıldığı günümüzde bizler kendimizi uzman olmak zorunda hissediyor ve zamanımızı TUS kitapları arasında boğularak geçiriyoruz. Hekimlik sanatını en iyi şekilde icra edebilmemiz için tabii ki sonda da takacağız, kan da alacağız, mide de yıkayacağız. Ama hasta takip etmek yerine günlerimizi tıbbi sekreterlik yaparak, arşiv düzenleyerek, hastalara onay formu imzalatarak, doktor-hemşire- personel üçgeninde kendimize yer bulmaya çalışacağız. Şairin dediği gibi yaşamayı öyle ciddiye alacağız ki yüzünü bile görmediğimiz insanlar için çalışacağız. "
REKTÖR YARDIMCISI: SİTEMİM VAR
Berrak Taş, konuşmasının ardından salondakiler tarafından alkışlandı. Daha sonra kürsüye çıkan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samih Diyabakır ise öğrencisine sitemde bulundu. Prof. Dr. Samih Diyarbakır şöyle konuştu:
"Benim bir sitemim olacak. O sözler arasında beni üzen bir iki cümle oldu. Bir kelimeyi öğretenin 40 yıl hatırı olan bir dine mensup olan insanlar olarak öyle zannediyorum ki öğretim üyelerimiz de hocalarımız da kendilerine bu diplomayı almalarında çok bilgiler öğretmişlerdir. Bu açıdan inşallah fikirleri ileri de değişecektir" dedi.
Editör
Son Güncelleme: 30.06.2013 12:31
hiç bir doktorun sekreterlik, arşiv ya da formla ilgilendiğini zannetmiyorum. bugüne kadarda görmedim. yeni meslektaşımız mezuniyetinin heyecanı ile konuşmuş.haklı olduğu alanlar yok değil ama hiç hekim söylediği gibi değim ayrıca rektör yardımcısı hocam güzel bir noktaya işaret etmiş. bu genç arkadaşımız galiba bilgilerini kendi başına öğrenmedi hocaları öğretti değilmi ve o diplamayı almasını sağladılar.bu kadar vicdansızlık olmamalı.
söylediklerinde haklı olduğunu düşünüyorum bir de araştırma görevlisi alırken tanıdık torpillerini almasalar daha güzel olucak
sizin gibi gençlere bu ülkenin ihtiyacı var
aferim kızımıza, söylenemeyenleri söylemiş...hele hukuk ile meslek yüksek okulunu desek yürekler parçalıyor ...