Derler ki; ‘Köyde yaşa, ömrüne ömür kat, şehirde yaşa stresine stres kat’’. Ne hikmetse ekmeği hep büyükşehirlerde arar olduk. Oysa ki, Türkiye tarımda kendi kendine yeten dünyadaki yedi ülkeden birisi. Bereketli topraklarımızda ekip biçmek yerine, beton binalarda huzur arar olduk. Haliyle de ne karnımız doyuyor ne de gönlümüz… Temel geçim kaynağı, tarım ve hayvancılık olan Erzurum’da 3 bin 699 kilometre kare tarım alanında adeta bereket fışkırıyor…
Erzurum’un el değmemiş mera ve çayırlarında yetişen hayvanların etindeki lezzet anlatılmaz sadece tadılır. Erzurum’un büyük baş hayvan sayısı 869 bin 009, küçükbaş sayısı ise 904 bin 587. Erzurum’un meyve üretimi 20 bin 844 ton, sebze üretimi ise 34 bin 140 ton. Erzurum’daki arı koloni sayısı ise 141 bin 764. Süt üretimi bakımından ise Konya ve İzmir’den sonra üçüncü sırada.
Baraj ve göletlerin kapasitesi ise 238 milyon metreküp. Geride kalan 18 yılda Erzurum’a verilen tarımsal destek tutarı 1 milyar 843 milyon lira. 416 bin 250 dekar arazi sulamaya açıldı. 249 milyon liralık zirai gelir artışı sağlandı. 3 milyar 79 milyon liralık su yatırımı yapılarak, 362 sulama tesisi yapıldı. Endemik bitki örtüsü zenginliği bakımından Erzurum arıcılıkta bölgede üçüncü, ülkemizde 14. sırada.
Yılın 150 günü karla örtülü olan Erzurum’da Buğday’dan, Elma’ya, Ceviz’den Kestane’ye, Karpuz’dan Brokoli’ye, Şalgam’dan Pirpirim’e, Aşoti’den Tere’ye, Havuç’tan, Mısır’a, Bezelye’den, Soğan’a, Çaşır’dan Evelik’e, Eşgın’dan Çilek’e kadar 55 çeşit meyve sebze ve tahıl ürünü yetişiyor. Yani bu topraklara bir tohum düşse, aş oluyor, iş oluyor. Deniz seviyesinden 1853 metre yüksekte bile.
Uzun lafın kısası erenlerin Mevlaya emanet ettiği dadaşlar diyarı Erzurum, bereket fışkırıyor. Yeter ki, besmeleyle toprağa tohum atılsın..!
