Cuma günü Kazım Karabekir Spor Salonu’nda basketbol şöleni vardı. Basketbol İl Temsilcisi Semahattin Yıldız, cepten bana ‘alo’ dedi. ‘Buyur hocam’ dedim. Nurullah bey, “Şu anda bu salonda öyle bir atmosfer var ki, gelip görmen ve burayı fotoğraflaman gerekir” dedi. Salona gittik ve atmosferi gördük. Meğerse Semahattin Yıldız mütevazi davranmış. Bayanlar final maçı oynanıyor. Yanlış anlaşılmasın, yani erkeklerin maçlarında tribünleri tıklım tıklım dolu olduğunu görmüştük, daha önce… Örneğin Merkez Anadolu Lisesi ile Erzurum Lisesi, ya da Mehmet Akif Ersoy Lisesi ile Nevzat Karabağ Anadolu Öğretmen Lisesi maçlarında salonun hınca hınç dolu olduğuna şahit olmuştuk. Ama bayanların finalinde bir ilk yaşanıyordu. Nene Hatun Kız Lisesi ile Emel Çatal Anadolu Lisesi’nin kız takımları finalde karşılaşıyor ve maç dolu tribünler önünde oynanıyordu. Tribünlerin dörtte üçüncü bayan öğrenciler işgal etmişti. Özellikle Nene Hatun Kız Lisesi’nin taraftarı Antrenör Zeyit Palabıyık ile sporcuların lehine tezahüratlar yapıyordu. Salon adeta sesten yıkılıyordu.
Kazım Karabekir Spor Salonu Cuma günü tüm güzellikleri tribünlerinde ve parkede barındırıyordu. Kızlar tribünde coşuyor, maçta mücadele eden sporcuları coşturuyordu. Şov yerine dönen final maçının NBA’daki maçlardan bir farkı yoktu. Salonda çalan müzikler ve yankı müthiş bir ambiyans oluşturdu. Maçın bitiş düdüğü ile birlikte ortaya çıkan dostluk tablosu görülmeye değerdi. İki takım oyuncularının ortak halay çekmesi ve tribünleri selamlaması da şovun ve dostluğun önemli bir parçasıydı.
Bu şovun üzerinden 24 saat geçmeden, bir anda kendimi ayrı bir dünyada tekme tokatların konuştuğu futbol maçından çok, boks ringini andıran Sentetik sahada buldum. Tedaş Aras-Demirspor maçının güzelliklerini haber yapmaya gittim. Ancak objektiflerime gol ve ikili mücadelelerden çok kavga görüntüleri takıldı. Bir futbol maçına gitmiştim, ama karşımda sanki boks maçı oynanıyordu. İki takımın A’sından Z’sine kadar herkes birbirine girdi. Tekmeler ve tokatlar havalarda uçuştu. Bu istenmeyen görüntü Erzurum futbolu adına yakışmazken, zaten takım sayısının her geçen gün azaldığı Erzurum’da bu kavga adeta bir kara leke olarak yansıdı hakem ve gözlemci raporlarına. Bu maçta kimin üç puan kazanacağından, kimin üç puan kaybedeceğinden çok, Erzurum’un amatör futboldaki imajı yine zedelendi. Bunu da biz kendi ellerimizle başardık. Futbol terörü bir kez daha hortladı. Dileriz bu hortlak, diğer maçlara yansımadan yok edilir. Aksi halde yarın sahaya çıkaracak sporcu bulamayız. Bizden söylemesi. Şimdiden yeni yılınızı kutlar, sağlık mutluluk ve esenlikler getirmesini dilerim.
