Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, Fırat Kalkanı harekatı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta nüfuzunu genişleteceğini söyleyen Eğilmez, “2017 yılında, Suriye ve Irak’ta faaliyet gösteren taraflar, özellikle DEAŞ terör örgütünün etkili olduğu bölgelerde nasıl bir pozisyon almaları gerektiğinin analizlerini yaparken, Türkiye ise Suriye ve Irak’ın kuzeyinde nüfuz alanını genişletecek, PKK, PYD, YPG terör ittifakının genişleme çabalarından en büyük engelli olacaktır. Türkiye yeni yılda büyük bir ihtimalle, Rusya’ya rağmen El Bab’dan sonra Halep’in kuzeyine doğru ilerlemeyecektir. Türk Devleti El Bab’dan sonra doğuya dönüp Münbiç (Menbic)’e doğru ilerleyerek terör bloğunu engelleyip, PYD’nin bölgedeki etkinliğini iyice azaltacaktır. Bunun yanında PYD terör örgütünün, DEAŞ’ın kalesi olan Rakka operasyonuna katılmasını engelleyerek, aynı Celabrus ve El Bab’da olduğu gibi DEAŞ terör örgütünün Rakka’dan da temizlenmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Türkiye, Irak’ta Kerkük, Erbil, Musul ve Sincar’a doğru nüfuz alanını iyice genişletecektir. Türkiye, tarihten gelen derin ve güçlü mirasıyla, bir anlamda arka bahçesi konumunda olan ama büyük bir kaos içerisine sürüklenmiş Ortadoğu’da daha etkili olmak adına çok daha ciddi adımlar atacaktır. Yeni Ortadoğu politikası kapsamında, varisi olduğu Osmanlı Devleti’nin eyaletleri ve bugün ki Türk devletinin de doğal uzantısı olan Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’yi dikkatle takip eden Türk Devleti, güçlü bir motivasyon ve tarihi sorumluluklarının bilinciyle, bu bölge ile yakından ilgilenmeye devam edecektir." dedi.
Türkiye’nin İran’ın Şii ekseninin boşa çıkardığının altını çizen Eğilmez, “Türkiye’nin bölgede yeniden dirilişi, İran’ın Suriye ve Irak’ta tesis etmek istediği Şii eksenini büyük ölçüde tehlikeye düşürmüştür. Buna karşın İran, Bağdat’taki Şii yanlısı merkezi yönetimini, Türk nüfuzuna karşı direnmeleri için sürekli cesaretlendiriyor. Başta Suudi Arabistan olmak üzere, Irak’ta çok etkili olmayan petrol zengini Körfez ülkelerinin büyük bir kısmı, bölgedeki Sünni çıkarlarının korunması için Türkiye’ye güvenmek ve onu desteklemekten başka alternatifleri yok. Bölgede hesabı olan tüm devletlerin Türkiye aleyhine geliştirdikleri politikaları hayata geçirmek için ve Türk Devleti’nin hareket kabiliyetini azaltmak için başta FETÖ, PKK, PYD,YPG ve DEAŞ olmak üzere bölgedeki terör örgütlerini ve illegal grupları kullanıyorlar. Özellikle ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri, Türk Devleti’nin son dönemdeki etkili mücadelesiyle, yaklaşık 10 bin kayıpla bitme noktasına gelen PKK terör örgütünün Suriye kolu PYD’nin bünyesinde faaliyetlerine devam etmesini özellikle destekleyerek, Türkiye’ye karşı terör örgütlerine verdikleri desteği meşru hale getirmeye çalışıyorlar.” diye konuştu.
Küresel güçlerin PKK’dan umudu keserek PYD’ye yöneldiğini ifade eden Savaş Eğilmez, “Sahadaki hakimiyetini ve hareket kabiliyetini kaybeden PKK terör örgütünden artık bir yarar sağlayamayacaklarını değerlendiren küresel güçler, bundan sonra yeni taşeronları PYD/YPG terör örgütü üzerinden Türk politikalarını baltalamaya devam edeceklerdir. Türk Devleti, PKK ve PYD arasında fark olmadığını dünya kamuoyuna anlatmak zorundadır. Çünkü küresel güçler, PYD terör örgütünü dünya kamuoyuna DEAŞ ile mücadele eden yerel güçler olarak servis ediyor. Türk Devleti, sahada hiç taviz vermeden terör örgütleri ile mücadele etmeye devam etmenin yanında, dünya kamuoyuna da PYD’nin DEAŞ terör örgütü ile uyuşturucu, silah ve insan ticareti yapan, masum sivilleri öldüren, kanlı bir terör örgütü olduğunu anlatmalıdır. PYD terör örgütünün, yok olma yolunda hızla ilerleyen PKK’nın devamı olduğu ülke ülke anlatılmalıdır. Biz dernek olarak, PYD terör örgütünün nasıl kurulduğunu, faaliyetlerini, PKK ve DEAŞ ile bağlantılarını anlatan yayınlarımızı, Avrupa ve ABD’nin önde gelen sivil toplum örgütlerine, basın yayın organlarına, dünya çapında tanınan aktivistlere gönderiyoruz ve göndermeye de devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Editör