Yunan Başbakanı Türkiye'ye yapacağı ziyarette Heybeli Ada Papaz Mektebini de ziyaret edecekmiş. Bu ziyareti anlamak için tarihin derinliklerine gidip Rum okulları hakkında bilgi sahibi olmakla mümkün olacağını anlamak gerek. Osmanlının yıkılışında nice felaketlerin hazırlayıcısı olan Fener Rum Mektebi, Heybeli Ada Papaz Mektebi ve Ali Bey Adasındaki İkınomos Mektebinin faaliyetleri bilinmeden açıklanamaz. Aşağıdaki yazı azda olsa bunu hatırlatmaktadır.
Fatih Sultan Mehmed'in verdiği fermanla Rumlar, yani Ortodokslar Patrikhane bünyesinde kurulmuş olan Fener Mekteplerinde okuma-yazma işlerini devam ettirmiş, kiliseler, şapeller bünyesinde papazlar aralıksız özellikle din ağırlıklı Grek tarihi, dili ve coğrafyası üzerinde insan yetiştirmişlerdi. Fener Rum Mektebi(Patrikhane Mektebi) adında yüksek düzeyde bir okul, Osmanlı döneminde gelişerek faaliyet göstermiştir. Burada Yunan dili, felsefe, ilahiyat, tıp, riyaziyat, fiziki bilimler okutuluyordu. Burası Rumluk aleminin bir akademisi, beyni idi. Mezunları, öğretmen, patrik ve Eflak-Boğdan Voyvodası, Osmanlının en büyük tercümanları olarak atanıyordu. 1700'lerin sonunda okul öğretmenlerinin "Yunan Dilinin Hazinesi" adlı önemli bir sözlük geliştirmişlerdi. Bu eserle Rumlar milli benliklerinin korumanın en önemli yolunun dil olduğunu kavradılar.
1774 Küçük Kaynarca Anlaşmasıyla Rusların Ortodoksların hamiliğini üstlenmesiyle yeni bir döneme girmişlerdi. Bu devirde Mora'da, Erdel Beyliğinde yaptıkları faaliyetle Etnik-i Eterya Cemiyeti'ni kurmuşlar bunun temelleri Kilise bağlantılı RUM mekteplerinde atılmış, kurucularından biriside İkinomos Mektebinden mezun olmuş, Eksantra adlı papaz olmuş, yaptıkları çalışmalarla yeni kitlelere ulaştırılmıştı.
Nafi Atıf Kansu bu olayı şöyle izah etmektedir. "1821 Rum isyanını hazırlayan "Eterya" cemiyeti, kilise ile el ele vererek mektepler vasıtasıyla milli emellerinin tahakkukuna çalışmıştı. Ecnebi memleketlerde tahsil görmüş Rum gençlerinin gayretleriyle Mora'da, Teselya'da hatta İstanbul'da Rum mektepleri dini çehrelerini değiştiriyor, daha ziyade Avrupa'nın milli maarif hareketlerinden ilham alarak milli bir seciye kazanıyorlardı. Esasen kendilerine Rusya gibi kuvvetli bir hami kazandıran Kaynarca Muahedesinden (1774) sonra Rumlar milli istiklal için çalışıyorlardı.[1]
1770'den sonra , Cezayirli Hasan Paşanın izniyle Edremit Cunda Adası (Ali Bey) da Papaz İkonomos tarafında kurulan akademinin 1884 yılında ele geçen belgelerinde özetle
1-Türkleri ezeli düşman olarak Rumlara tanıtmak,
2-Türklerin en ufak hatalarını büyüterek Avrupa'ya duyurmak,
3-Türkleri iktisaden çürütmek, sakat ticaret yolarına götürmek ağır şatlarda kredi vermek,
4-Türk Milletin din, ahlak, maneviyat duygularını çürütmek,
5-Zinaya sevk etmek, külhan beyi ruhuyla büyümelerini sağlamak, küfrü yaygınlaştırmak, hocalara zengin rum tüccarları vasıtasıyla sokulup yoldan çıkarmak,
6- Din adına uyduruk hikayeleri anlatmalarını sağlamak,
7-Türkler arasında fitne ve fesadın yayılmasını temin etmek savaş zamanlarında Türklere yapılabilecek tüm kötülükleri yapmak,
7- Doktor ve eczacı Rumların yanlış tedavi ve yanlış ilaçla hasta ve yaralıları öldürmek,
8-Tük çiftçisini ağır faiz yükü altına sokarak elindeki tarlaları almak,
9-Devlet adamlarını yanlış kararlara yönlendirmek, sabotaj ve suikastlar düzenlemek gibi konuları talebelerine anlatarak uygulama alanına soktukları gözlenmektedir.[2]
Yunan devletinin kurulması söz konusu olduğu 1800'lerede Tüm Rum okulları bir çeşit ön karakol haline gelmişlerdi. Başta İstanbul, Mora, Teselya ve tüm Rum okulları bir anda yapısını ve işleyişini değiştirerek, sınıflarda ihtilalcı papazlarla birlikte komitacılar ders vermeğe başlamış, tüm Rum okulları Etnik-i Eterya'nın kontrolüne girmişti. 1911 yılında bu Rum okullarının sayısı Anadolu'da 1584'e ulaşmıştı[3]. Refahiye'de bile 2 Rum mektebinin açılmış olması Erzurum'da ilk, orta mektepleri olmak üzere 3 okulun varlığı bunu gösteriyordu. Ayrıca Fransızların açtıkları Katolik Rumlarında devam ettiği ilk, orta ve lise mekteplerinin açılmış olması önemli bir veriydi. Ahmet Ağaoğlu'nun Hâk Gazetesindeki makalesinde Asya Türkiye'sindeki 1584 okuluna diğer Rum okullarıyla birlikte Avrupa Türkiye'sindekileri de ekleyerek Rum okullarının sayısını 3500 olarak tespit etmiştir.[4] Ancak Fener Mektebi, Heybeliada Papaz Mektebi ve İkinomos Mektebi Fener Patrikhanesinin atadığı 5 kişilik heyet tarafından yönetilmeye devam etmişlerdi.
Rumlar Tanzimatın "Eğitim yoluyla Osmanlılık" politikalarından kaçınarak Heybeliada'daki 1844 yılında kurdukları Ortodoks İlahiyat okulu aracılığıyla Yüzyıllardır Türkçeden başka dil bilmeyen Rum ve Ortodoks insanların Türkçe konuşmamaları ve Türklere düşman olmalarını propaganda ederek Megola İdeali'ni aşılıyorlardı.
Rumların kendi mekteplerinin dışında örgütlendiği en önemli okul Merzifon Kolejidir. 1904 yılında Rum öğrenciler okulu merkez edinerek papazlar yardımıyla hızla örgütlenmeye başlamış ve Pontus ruhunu bölgede güçlü kılmak için her yolu demişlerdir. İnebolu'dan Batum'a kadar bölgede hızla örgütlerini kurmuş, bölgede vatanı bölme faaliyetine girmişlerdi. Kolejde; Rum İrfan Kulübü ve Pontus Kulübü kurarak yetiştirdikleri çocukları Türklere düşman olarak birer fedai haline getirilmişlerdi.
Rum çeteleri savaş boyunca Türk köy ve kasabalarına saldırılar düzenlemiş, askeri ulaşım ve haberleşmeyi engellemiş, Ruslar adına casusluk yapmışlardı. Bütün bu olaylar ve devamında Giresun Belediye başkanının oğlu olan Konstantin Kostandinidis Marsilya'da Pontus'cuları bir araya getirerek sözde Avrupa'daki barış görüşmelerine Pontus fikrini iletmişlerdi. Son olarak 1921 yılında Türkçe öğretmeni Zeki Bey vahşice şehit edilmiş kurulduğu günden itibaren misyonerliğin kontrolündeki bu okul ilerleyen günler kapatılmıştı. TBMM tutanaklarında , Atatürk'ün Nutkunda konuyla ilgili son derece çarpıcı örneklerin olması konu hakkında yeterli bilgi vermektedir.
[1] Nafi Atuf(Kansu), Türkiye Maarif Tarihi, s.74. Milliyet Matbaası, İstanbul, 1930.
[2] Kemal Yaman Millet Düşmanlarının İhanet Planları, Otağ Yayınları,İstanbul, 1971
[3] Tevfik Çavdar, Osmanlıların Yarı Sömürge Oluşu, s. 107, Ahmet Sarı Matbaası, İstanbul 1970.
[4] Necdet Sevinç, Ajan Okulları, s. 191, İleri Sanat Matbaası, İstanbul, 1975.