YIL: 1969
Kandilli Erzurum'a 40 kilometre uzakta şirin bir nahiye idi.
Etrafında ;Tazegül,Evrenni,Cinis,Merdiven,Abdalcık,Karabıyık ve Çay köyleri vardı.
Kandillide 1955 yılından beri askeri birlikler konuşlanmış ve bu küçük nahiyeyi gerçekten medeni bir yer haline getirmişti.
Eski adı Karabıyık Hanı olarak anılan bu yer Tren yolu ve Kara yolu üzerinde bulunuyor,sineması,Gazinosu,piknik alanları ve kayak pistleriyle imrenilecek bir yer, PTT binası, Gar Müdürlüğü,Güvenç ilkokulu ve Kandilli Ortaokuluyla, fırını,kahvehaneleri ve lokantasıyla şehir görüntüsü veriyordu.
Köylerde nüfus oldukça fazla, köylü çocukları okumaya hevesli, köy futbol takımları ve kendi aralarındaki maçları fevkaladede idi. Dostluklar ise imrenilecek nitelikte , insanları sıcak kanlı ,dost canlısıydılar.
Ticaret genellikle Karadenizden göç eden esnafların elinde idi.
Güvenç ilkokulu 1963 yılında faaliyete geçerken Kandilli Ortaokulu 1968 yılında eğitime başlamıştı.
1968-1969 Öğretim yılına başlarken bende okula yazılmış çalışkanlığımla iftihar tablosuna o yıl yazılanlardan olmuştum. Okul Müdürümüz Kazım Turgut öğrenci babasıydı.Okulumuzda derslerimizin bir bölümüne yedek subaylar geliyor böylece öğretmen sıkıntısı çekmiyorduk.
1969-1970 öğretim yılına başlarken her şey yolunda artan öğrencisi ve yeni yapılan modern binasında kapılarını eğitime açmıştı.Türkçe Öğretmenimiz Şuayip Sönmez, Matematik öğretmenimiz Kamil Tosun ,Coğrafya öğretmenimiz Safiye Sayın, İngilizce Öğretmenimiz Pilot Yarbay Nami Kocasoy'du.
İkinci yıl 2-B sınıfına düşmüştüm.Sınıfımızda hiç kız öğrenci yoktu fakat ne kadar iki yıllık öğrenci varsa bizim sınıfta idi. Lakapları ise; kor Tahsin,kor Muhsin,kor Zihni ve diğerleri...Birinci yarı yıl tatili bitmiş ikinci yarı yıla başlamıştık.
Derken PTT müdürü,ve bir kısım esnaf arada kahvede oyun oynayıp içki içtiklerini duyduk. Müdürümüzde bunlarla birlikteydi. Ancak bir anlaşmazlık sonucu müdürü şikayet etmişler ve bu işi 2-B sınıfının yaramazlarına yaptırmışlardı. Müfettişler gelip soruşturma yapmış, öğrencileri dinlemiş ve müdürün sürgün edilmesine karar vermişlerdi.
Nisan ayının son günleri idi. Sabah okula gidince müdürün tayin edildiğini öğrendik. Öğrenciler müdürü seviyorlardı. O günlerde ODTÜ de olaylar olmuş, öğrenciler boykot yapmıştı. Eh bizde boykot olayını duymuştuk ya ,hemen 2- B sınıfı olarak boykot etmeyi oracıkta kararlaştırdık. Dersimiz coğrafya idi.Hocamız Bir üsteğmen eşi ola Safiye Sayındı. Sınıfa girer girmez hocamıza biz boykot ediyoruz dedik. Hocamız bir anda sınıftan çıktı. Öğretmenler odasına gidip boykot edeceğimizi söyleyince tüm öğretmenler kaçtılar ve okul bize kalmıştı.
Süpürge saplarını kırıp pankart yaptık. Bayrakları alıp flama yaptık derken tüm sınıfları bahçede topladık.Bir albayın kızı sınıftan çıkmıyordu. Derken Cinisli bir arkadaş taşla kafasını kırınca onu sağlık ocağına götürdüler ve Boykot başlamıştı.
Düzenli sıralar halinde Kandilli çarşısında "müdürü isteriz" sloganı attıktan sonra okulun altında bulunan çayırlığa gidip güneşli bir havada top oynamaya başladık.Keyfimiz yerindeydi.
Saatler ilerlemişti ki toplanın diye bir ses işittik. Gittiğimizde Erzurum Valisi,Milli Eğitim Müdürü,Emniyet müdürü, Aşkale kaymakamı gelmişlerdi. Vali Bey gayet makul bir sözle boykotu kırmamızı,sınıflara gitmemizi tavsiye ederken arkadaşlar müdürün kararnamesini görmeden sınıfa girmeyiz diye bağırıyorlardı. Neticede Vali Bey bizi ikna edemeden geri döndü.
Boykottan dolayı hiç bir arkadaşımız disipline verilmedi.
Üçüncü gün öğleye doğru çayırda top oynarken haber geldi. Müdürümüzün kararnamesi gelmişti. Artık boykot sona ermiş sınıflarımıza gitmiştik. Öyle ya başarmıştık. Günler hızlı geçti ve tatil başladı.
Eylül ayında okul açıldığında Müdürümüzün yeniden alındığını duyduk. Yapılacak bir şey yoktu derslere devam ettik.
O gün ile bugünü kıyasladığımda demokrasi olarak ne kadar geri gittiğimizi şimdi daha anlıyorum ki hürriyetlerin kullanılması ne kadar değerliymiş...
Bugün bir ortaokul boykot yapsa ne olur?