Anlatılır ki; Kanuni Sultan Süleyman Han, yakın dostlarından birine bir sanduka emanet eder. ''Vasiyetimdir,ben ölünce mezarıma konula'' diye sıkı sıkıya tembih eder. Gün gelir Ulu Hakan, Muhteşem Süleyman Hakk'a yürür. Büyük bir merasim yapılır. Zira; dünya lideri ölmüş , cihan devleti hükümdarı ahirete irtihal etmiştir. Haliyle; yerli-yabancı, dost-düşman, alim-cahil oradadır. Cenaze tam defnedilirken sanduka orta yere gelir. Alim evliya itiraz ederler. Dinen, fıkhen mümkün değil, mezara dünya malı konulamaz denilir. Israr edilir. Hazır bulunanlar ikiye bölünür. Sonunda şöyle bir çözüm bulunur. Açılıp bakılacak. Bu sandukada dünya malı , ziynet, para, pul nevinden birşey var ise, kesinlikle kabul edilemez... Ancak manevi bir meta ise, olabilir,gömülebilir denilir. Sanduka açılır... O güne kadar, Sultan ne yapmış ise hepsine fetvalar almış ve onları saklamış. Şimdi onları, delil babında, öte tarafa götürüyor. Hatta anlatılır ki; zamanın Şeyhülislam'ı ''Ey Ulu Hakan sen kendini kurtardın da bakalım biz ne yaparız" demiş...
Yukarıda tarihin önemli bir kesitinden, ders niteliğinde bir dipnot aktardık. Kanuni Sultan Süleyman Han Hazretleri, 46 yıllık iktidarında keyfi veya ferdi hiçbir uygulamaya imza atmamamıştır. Şahsi emel ve hırslarını (şayet varsa) devlet işlerine bulaştırmamıştır. Ne yapmış ise istişare yoluyla yapmış. Ehil kişilere mütala etmiş erbabına danışmıştır. Şer'i kıstasları asla hiçe saymamış , fetva makamını gözetmiş, Kur'an ahkamını takip etmiştir... Yukarıdaki olaydan, bu ve benzeri sonuçlar çıkarılabilir.
Peki, Ulu Hakan fetvaların saklandığı sandukayı ne diye mezara koyduruyor. Allah O'nun böyle yaptığını bilmiyor mu? Neyi kime ispatlıyor? Kanaatimce, olayı şöyle okumalıyız: Ey torunlarım, ey geleceğin nesli, birgün gelecek benim hakkımda iftiralar olacak. Haremden çıkmazdı, ömrünü kadınların koynunda geçirirdi, hak hukuk tanımazdı diyecekler. Keyfi yaşadı, ferdi davrandı, dediğim dedikti diye çamur atacaklar. Görün ve bilin ki; ben asla öyle değilim. Tüm saltanatım boyunca toplam 4 yıl İstanbul'da kalmadım. Hep Dini Mübini İslam' a hizmet ettim. Ne yaptım ise, işin erbabından olur aldım, fetvalara dayandım. Size bir dünya devleti kazandırdım. Şimdi o ne idüğü belirsiz kimselerin iftiralarına sakın kanmayın. Aksi halde elim yakanızda lanetim arkanızdadır...Vesselam. Evet; zannımca en doğru çıkarım budur.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevmem,
Gelenin keyfi için geçmişe sövemem...
Biri ecdadıma saldırdımı hatta boğarım,
Boğamazsam da hiç olmasza yanımdan kovarım.
Selam ve Dua ile...
düşünceleriniz yeni nesile ilham olacaktır