Mahalle deyince tarihsel özelliğide olmalı. Sokakları ve konumu tarihi çağrıştırmalı. İşte Karaköse Mahallemiz böyle bir yerdir. Bugün Kent Meydanı ve Yakutiye Medresesini içine alan yerde Morgov Kışlası varken kuzey tarafında mahalle kendini saklıyor ve kışlaya bakan sokağının adını "kışla sokak" olarak alıyordu.
Kışla sokağında bulunan bir konak mahallenin en kadim ailelerinden birisi olan Ali Beye aitti. Görüştüğüm Ercan Karaduman; aile ile bilgi verirken Baba annesinin lakabının Paşagil olduğunu ifade ederken bu ismi mahallelinin verdiğinide vurguluyordu. Aslında 13. yüzyıldan beri Erzurum'da özellikle bazı kadınlara paşa lakabı vermek bir gelenek halini almıştı.
1800'lerde mahallede cami yok iken Ali Beyin Konağında teravih namazları kılınırmış. Muhtemelen Kafkaslardan gelen Hacı kafilelerine Ali Beyin Ulu dedesi mihmandarlık yaparmış. Ulu dedeleri bu hac yolculuklarından birinde bir adet "hırka-i Şerif" beraberinde getirmiş.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Lala Paşa Camiinde görev yapan Hafız Yusuf Esengül teravih öncesi Hatim okurmuş. Kadir gecesinde ise "Hırka-i Şerif" evde bohçasından çıkarılarak mahalleliye gösterilir sonrasında yine bohçaya konulurmuş. İlerleyen yıllar bu gelenek evden çıkarak camide yapılmaya başlanmış ve halen devam etmektedir.
Ali Beyin oğlu Ragıp Karaduman önce belediyede çalışmaya başlamış sonra İller Bankasına gitmiş ve oradan emekli olmuştu. Ercan, Erdoğan ve Ali Erdal kardeşlerin annesi Ayaz Paşa Mahalleli, dedeleri eski hattatlardan olup onun tarafından yazılan el yazması Kura-ı Kerim; sahip oldukları en kıymetli varlıkları olup Hazık Efendi imzalıdır.
Ali Beyin konağı iki katlı olup tipik Erzurum Konağıdır. Alt katta 2 tandır, Ahır, kiler, su kurunu, el değirmeni bulunurken üst katta bir büyük olmak üzere dört tanede odası bulunmaktadır. Ancak bu güzelim konakta yıkılıp yerine apartman yapılanlardandır.
Mahallenin eski Muhtarlarından Cemil Camcı uzun yıllar bu görevi yürütürken, Tosunoğullarından Nadim Bey, eski halk eğitim müdürü Mustafa Ağaver, Zübeydegil lakaplı aile, Kasap Nazım da ikamet edenlerdendi. Tabi mahallenin kadınlarının problemlerini danıştığı birde Fehamet Teyze vardı.
Hiç şüphesiz bizi en çok sevende Zinnur Gacıroğlu idi. Evlerinde mantı yaptırıp mahallenin çocuklarını çağırır mantı yerkende şunu söylerdi.Çocuklar yiyin mantıların içinde para var bakalım kim bulacak derdi. Aslında para falan yoktu ama onun isteği bizim daha çok mantı yememizi sağlamaktı. Tabi bu arada Senatör Naci Gacıroğlunuda unutmamak gerekir. Erzurum'da mezarı bulunan birkaç milletvekilinden biridir de ondan.
Son zamanlarda çocukluğu Karaköse mahallesinde geçmiş saçlarına ak düşmüş ihtiyar delikanlılar ayda bir bir araya gelerek mazide kalan eski günlerini anarken yıkılan, yok olan mahallenin, sokakların, dostluk ve kardeşlik günlerini de anmaktadırlar.
Yakutiye Belediyesinin yıktığı dükkanlarda oturan bakkal, matbaacı ve diğer esnaf başka yerlere giderken mahalle hafızasından silindi. Ancak tarihi "Boyahane Hamamı" ortaya çıkmış oldu.
Hocam bu güzel araştırma yazılarınız için ellerinizden öperim. Kıymetli bilgilerinizden istifade ettiğimi izninizle bildirmek isterim.