Tortum'un Aşağı Katıklı Köyünde üç yıl önce 26 sivil toplum örgütünün desteklediği bir miting düzenlemişti.
TEMA Vakfı Erzurum Temsilcisi Işıl Bedirhanoğlu da Tortum'a Onursal Başkan Hayrettin Karaca ile birlikte gelmişti.
Hayrettin Karaca, HES'lerin ne getireceğini, ne götüreceğini o gün yeşil olan vadide çok güzel anlatmıştı.
Neler mi söylemişti, özetleyecek olursak:
HES'ler yüzünden köyler boşalacak, kentlere göç artacak.
Dereler 'can’ suyuna hasret kalacak,
Sebze ve meyve bahçeleri susuzluktan kuruyacak.
Kırmızı benekli doğal alabalık nesli tükenecek.
Doğal hayatta denge bozulacak.
TALAN VE KATLİAM YAPILDI
O ak sakallı sevimli ihtiyarın, sözleri çabuk unutuldu.
Terör korkusu olmadığı için Erzurum'un dereleri adeta yağma edildi.
150'yi aşkın derede HES (Hidroelektrik santrali) kurulması için iş makineleri katliama başladı.
Derelerin yatağı değiştirildi, ağaçlar, bahçeler, bostanlar yerle bir edildi.
Geçtikleri topraklara hayat veren içindeki canlılarla birlikte tüm dereler, birkaç megavat enerjiye kurban verildi.
ÖDÜK VE AKSU AYAKTA KALDI
Sadece Aksu ve Ödük vadisinden itiraz sesleri yükseldi.
Aksu'daki nineler de birkaç eylemden sonra 'pes' etti.
Ödük vadisindekileri jandarmanın 'taraf' tutması yaktı.
Ödük’te çocuk yaştaki kızlar, nineler, dedeler adliyelik oldu.
Ödük vadisinde yaşayan '17 yaşındaki Leyla Yalçınkaya' ise fenomen oldu.
Milletvekili Melda Onur, Avukatlar Ercüment Şenol ve Eşber Yağmurdereli, Ödük vadisi sanıklarını, yargılama döneminde yalnız bırakmadı.
Ve sonunda vadilerdeki güzel ve alımlı bir kadının boynunda yıldız gibi parlayan mücevhere benzeyen dereler HES'e teslim oldu.
'HES'LERLE UFAK DERELERİ MAHVEDİYORUZ" İTİRAFI
Geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, HES’lerle ilgili önemli bir ‘itiraf’ta bulundu.
Okuyanları şaşkına çeviren ve tekzip edilmeyen haberde Hürriyet’ten Erdinç Çelikkan'a Bakan Bayraktar şöyle diyor?
"Türkiye, yılda 60 milyar dolarlık enerji ithal ediyor. Nükleer santral olmadan bu işin altından kalkamayız. HES’lerle de olmaz. HES’lerle ufak dereleri mahvediyoruz. 10 megavattan az enerji üretecek HES’lere kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bundan sonra bunun hesabını sorarsınız."
Aradan 3,5 yıl geçmiş, dereler elden gitmiş, göç başlamış ve en yetkili makamda oturan Bakan "pardon" diyor.
İyi güzel de HES'in yıkıp geçmediği dere mi kaldı?
Kadını, erkeği, yaşlısı genci o kadar insan niye dayak yedi?
Sonra ne olacak işte:
'Su gitti, kavga bitti.'
Peki şimdi adama sormazlar mı?
Doğa katliamının faturasını kim ödeyecek?
sevgili ağabeyi iki yıl evvel yazmıştım yazıklar olsun acıyorum bu zavallılara.