Kurban bayramının geldiğini harekete geçen vakıflar, dernekler, resmi gayri resmi kurumlar, cemaatlerden anlıyoruz. Bu kurumlar bir heyecanlanıyorlar ki sormayın gitsin!
Bu hareketliliğe son yıllarda marketler de katıldılar; duvarlarda, camlarda boy boy ilanlar görüyoruz, kimi duygu sömürüsü yapan, kimisi mantık yoluyla iknaya çalışan, kimisi de yurt dışına dünyanın birçok ülkesine kurban eti göndereceğini vaat eden kurumların ilanlarına rastlıyoruz.
Parası olana farz ibadetlerden hac, zekât, kurban, fitre (vacip) ibadetlerimiz var dinimizde. Haliyle de birçok kişinin bu ibadetlere müdahil olmasına sebep oluyor.
Allah rızası parayla dinen zengin sayılanlara farz olan bu ibadetlerden kazançlı çıkmak, kâr sağlamak isteyenlerin de iştahlarını kabartmaktadır. Ancak bu güne kadar hangisine bu işi niçin yapıyorsunuz diye sordumsa; ortak cevapları Allah rızası için oldu(!)
Marketlerde ise sabit kilolu kurban evleri evlere paket yapılıyor. Mesela koyun yirmi iki kilo, sığır hisseden yirmi sekiz kilo gibi! Sakatatlı veya sakatatsız etler evlere gönderiliyor. Hatta bin kilometre veya daha fazla uzakta kesilen bir kurban bayramın ikinci günü elinize ulaşıyor; nasıl oluyor tabi ben çok anlayamıyorum. Ancak kurban kabul olur, olmaz konusunu düşünmemiz lazım ki doğrusunu Allah bilir! Kabul olduğunu düşünsek bile; bir kurbanın manevi tadını almamız mümkün değildir.
Yurt dışına kurban etleri gönderdiği iddiasında olan vakıf ve cemaatler ise ayrı bir konu. Ülkemizde fakir, eti kurban bayramında görebilen vatandaşlarımız oldukça çok sayıda olduğunu biliyorum. Asgari ücretli veya asgari ücrete yakın ücret alan, kirada olan, çocuk okutan yüz binlerce insana sahipken bunu yurt dışında dağıtmanın bir mantığı yok!
Türkiye’deki istatistiklere göre dört milyon altı yüzbin adet büyük ve küçükbaş hayvan kurban ediliyor ve nüfusumuz seksen milyonu aşmış durumda! Mescidin içi dururken, dışına harcama meselesi! Önce evim, akrabam, komşum; sonra yurt dışındaki Müslim veya gayri Müslimlere sıra gelmeli!
Kurbanının başında kendin veya ehil birisine kestirmek, duasıyla, ailece dini vecibenin yerine getirilmesiyle kurban bayramını kutlamakla; paraya dayalı, birisine itimat ve vekâletle evde veya tatilde (!) kurban bayramı kutlamak arasında elbette büyük fark vardır!
Hiçbir şey beceremiyorsak, gücümüz yetmiyorsa; kurbanların satıldığı meydana gidip bir kurban alıp, orada ehil birisine kestirmek ve orada da hemen dağıtmak, elimiz değmeden, başka yerlere kurban vermek, ısmarlamaktan daha makbul ve daha manevi lezzeti yüksek olacaktır!
Zekatta, kurbanda, fitrede niye aracı kullanmaya ihtiyaç duyuyoruz?