Geçen hafta medyada yer alan haberde şehrimizin küresel bilime açılan penceresi Atatürk Üniversitesi ile ETÜ’nün adını okuyunca tarifsiz bir heyecan yaşadım.
Türk bilim insanlarının dünya sıralamalarında kendilerine yer bulmaya başlamasından gurur duymamak mümkün mü?
Haber içeriğini hatırlayalım;
Mendeley (https://data.mendeley.com/) tarafından 22 anabilim dalı ve 176 alt bilim dalında yapılan araştırma sonucunda “dünyanın en etkili bilim insanları” listesi yayımlandı.
Hem üniversitelerimizin hem de bilim insanlarımızın dünya listelerinde yer alması elbette tesadüf değil. Göğsümüzü kabartan bu başarı, bilim adamlarımızın önemli bilimsel çıktılarının olduğunun bir göstergesi.
Bu küresel başarılar öyle birden bire, kendiliğinden yakalanmadı.
Özgün araştırma sonuçlarının bilimsel kurallara göre yazılması ve basılması olarak bilinen “BİLİMSEL MAKALE” tanımı yanında artık “ETKİN MAKALE” kavramı da bu tür değerlendirmelere esas teşkil ediyor.
Özellikle dijital devrimin şekillendirdiği ağ toplumunda öyle kesip kopyalayıp yapıştırmakla, intihalle, bilinene takla attırıp bilimsel hilelere tevessül etmekle ciddi jürilerin bulunduğu zeminlerde at koşturmak hiç mümkün değil.
Bilim insanları tarafından bir makale yayınlamak elbette güzel bir aktivite, ancak daha da güzel olanı bu makalenin “ETKİN” olması.
Elbette erbabı daha iyi bilir bu mevzuları. Benim sınırlı bilgi ve araştırmalarımla anladığım şu;
“Etkin”liği iki noktadan ele almak mümkün. Birincisi, makalenin basıldığı dergi grubu. Bu konuda son yıllarda önemli değişimler oldu.
Bu da şu demek; makalenizin bir dergide yayımlanması yeterli değil artık.
Makalenizin basıldığı dergi SCI veya ACE- Expanded (Science Citation Index Expanded), SSCI (Social Science Citation Index), AHCI (Art & Humanities Citation Index) ve ESCI (Emerging Sources Citation Index) kapsamında Q1 mi, Q2 mi, Q3 veya Q4 mü?
Yani makalenizin basıldığı dergi, alanındaki dergiler arasında ilk %25’lik dilimdeyse Q1, ikinci %25’deyse Q2 olarak tanımlanıyor.
Ve bu dilimler artık yıllık olarak güncellenmeye, belirlenmeye başladı. Q1 kapsamında olan dergi bir sonraki yılda Q2 veya Q3’e düşebilir, hatta Q kapsamı dışında da kalabilir.
Bu değişim yayınevlerini alanında daha iyi makale kabul etmeye zorluyor.
Daha iyi hakem süzgecinden geçen, benzerlik yüzdesi düşük olan yayınların ve inovatif yayınların kabul edilebilirlik ihtimalleri daha yüksek olmaya başladı.
Yani alanında çok çok daha iyi olan araştırma temelli makaleler iyi dergilerce kabul ediliyor artık.
İkincisi, yayınlanan makalenin yıllık okunma, tam metin indirilme ve etkili dergilerde atıf alma sayısı yanı sıra yazarın sorumlu yazar olup olmadığı, kaçıncı yazar olduğu veya yazarın makaleye katkılarının ne olduğu da önemsenmeye başlandı.
Makalenizin alanında dünyadaki farkındalığı nedir?
Bu kıstaslar bilim insanlarını daha kaliteli ve daha etkin çalışma planlamaya ve yayınlamaya teşvik etti.
Tabi ki bu kapsamda ulusal ve uluslararası proje, sempozyum ve kongre gibi etkinliklerde önemseniyor.
Bilim insanları arasında bahsettiğimiz ölçülerde aktiviteleri çok olanlar “ETKİN BİLİM İNSANI” olarak tanımlanıyor.
Bu kapsamda Atatürk Üniversitesi’nden 12, Erzurum Teknik Üniversitesi’nden de 3 bilim insanımız etkin bilim insanları dünya sıralamalarında ilk 1000 bilim insanı içinde.
Bu gurur verici bir tablo…
Ancak Üniversitelerimizin altyapı ve bilim insanı sayısı dikkate alındığında bu sayının elbette daha fazla olması gibi bir beklentimiz var.
Dünya çapında bilimsel ehliyete sahip olduğundan kuşku duymadığımız birçok bilim adamını neden bu listelerde görmüyoruz?
Az bir gayretle ' uluslararası bilim liginde' şampiyon olacak nice değerlerimiz var, biliyorum.
Umarız onlar da “Etkin bilim insanları” sınıflaması dışında ulusal ve uluslararası kuruluşlarca üniversitelerimizde farklı kriterlerin dikkate alınarak puanlamaların ve sıralamaların yapıldığı birçok çalışmada sıralamaya giren onlarca bilim insanımız arasındadır.
Tüm akademik kadro da çok iyi biliyor ki, çağımızda raf ömrü en kısa ürün bilgidir ve özellikle bilim insanlarının sürekli kendilerini yenilemeleri küresel başarılara kulaç atmanın ilk adımıdır.
‘Sadece bu puanlamayı dikkate alıp onlara da haksızlık etmemek gerek’ diyorum ve başarılarıyla bilim göğümüzü güzelleştiren yıldızlarımızı yürekten alkışlıyorum.
Onlara her türlü desteği veren iki Sayın Rektörümüzü ve üniversitelerimizin tüm akademik, idari kadrolarını canıgönülden tebrik ediyorum.