En büyükleri Hamit, köyün fahri imamı. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İlahiyat Bölümü mezunu. Onun küçüğü Durri, bilgisayar programcısı, halen Açık Öğretim Fakültesi’nde iktisat okuyor. Lezgin, rehber öğretmen, atamasını bekliyor. En uzakta, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde okuyan Aydın, edebiyat öğretmeni olacak. Lise son sınıftaki okul birincisi Turan’ın gözü hukukta. Keser ise Açık Öğretim Lisesi ikinci sınıfta. Bütün köye örnek oldular, kızlar okula gidiyor. Onlar, terör şehidi Pervari Doğanköylü Er Ahmet Oran’ın çocukları. Başarılarında sizin de katkınız var. Zira, Mehmetçik Vakfı’nın bursuyla okuyorlar.
            Çok satan gazetelerden birinin sürmanşeti bu ilginç, ilginç olduğu kadar da sevinç ve hüzün içeren bir haberle başlıyordu bayramdan önceki Pazar günü… “Mehmetçik Vakfı’nın Pervari mucizesi “ başlıklı haberin içeriğine, bu memlekette yaşayan, vatan toprağının ne olduğunu bilip, ona sahip çıkan ve bu durumun ne olduğunun idrakinde olan herkesin dikkat kesilmesi gerekir. Vatansız olmanın ya da kendi vatanında başkalarının tahakkümü altında hürriyet ve istiklâlden yoksun yaşamanın ne olduğunu bilmek için çevremize, daha iyi anlamak yönünden ise; tarihe bakmalıyız.
         Yıllardır; doğusu batısı kuzeyi güneyi demeden, bir bütün halinde şehitlerimizin çocuklarına ve gazilerimize sahip çıkmayı büyük bir titizlik ve ciddiyet içerisinde yerine getiren, kendilerine bağışlanan her kuruşu her an hesabını verecek şekilde harcamayı kendisine şiâr edinen Mehmetçik Vakfını tam anlamıyla tanıdığımız söylenemez. Gerek bu konudaki bilgi eksikliğini gidermek ve gerekse işlemlerin daha kolay yürümesini sağlamak için Vakıf; yeni temsilcilikler açmaya devam ediyor. En son Erzurum’da temsilcilik açan (Bu arada, ilimizde bu zor görevi üstlenen Muktedun Fırat ve Yardımcısı Necati Yıldız’a, kolaylıklar diliyorum.) Mehmetçik Vakfı’na, çalışmalarını da yakından takip ederek, daha fazla ilgi gösterilmesi gerektiği şeklinde düşündüğümüzü belirtelim. Yaptıklarının detaylı açıklamasını, çıkardıkları “Mehmetçik Vakfı Dergisi”nde ve internetteki sitelerinde görmek mümkün olan vakfın Genel Müdürü Salih Güloğlu’na ve bu konuda emeği geçen herkese teşekkür etmek etmeliyiz. Gerçi halkımız, belki yeterli olmasa da, bunu farklı biçimde yapmaya devam ediyor.
         Vakfın sitesinde belirtildiği gibi; Mehmekçik Vakfı’nın “………devlet kaynaklı herhangi bir geliri bulunmamaktadır. En büyük gelir kalemini Mehmetçiği seven ve yardımsever halkımızın bağışlarıdır. Halkımızın birçok sıkıntısına rağmen Vakfa olan yardımlarda sürekli bir yükseliş mevcuttur. Vakıf gaziler, şehit ve gazi yakınlarının yaşam koşullarını daha iyi standartlara ulaştırmak amacıyla 1996 yılında vekaleten kurban kesimine başlamıştır. O tarihten bu tarihe Vekaleten Kurban bağışlarının artmasına paralel olarak Vakıftan yardım alan insanlarımızın yaşam koşulları her geçen gün artmaktadır.”
         Halkımızın bağışlarıyla ayakta duran vakıf; şehitlerimizin aileleri ve çocuklarıyla, gazilerimizle çok yakından ilgilenmekte ve onlara maddi ve manevi olarak gerekli desteği vermeye çalışmaktadır. Vakfın yayın organı olan dergi, son sayısında, şehitlerimizin yıllar önce geride bıraktıkları çocuklarının bugünkü durumunu konu edinmiş ve siz; onlara verilen destek sonucunda geldikleri noktaları gözleriniz yaşararak okuyorsunuz.
         Çünkü MEHMETÇİK... Aile ocağından vatan borcu için ayrılan bu yiğit, mübarektir vatan toprağı kadar... Pervasızca ölümü koşanların... Ölümü yoldaş bilen bu insanların... Hiç bir maddî varlığın karşılık oluşturamayacağı böyle bir hizmet için, tek bekledikleri unutulmamak belki de... Vefasızlığa uğramamak... İsimleriyle tek tek hatırlanmasalar bile, "Mehmetçik" olarak topluca yer etmek yüreklerde... Ve onun bu ismi alışının, ona bu isimle seslenişin hikâyesi de sineleri yakıcı ve yürekleri hüzünle dalgalandırıcıdır.
         "O bir Hikâyedir ki... Ocak 1912'de Tobruk Savaşı'nda bir su­bayın yanında çarpışan Mehmet isimli asker şehit düştü. Yanı başındaki onbaşı subaya dö­nüp; -"Kumandan, Mehmet şehit oldu" diye ba­ğırdı...
Subay da; -"Vah Mehmetçik, vah... Yazık oldu Meh­metçiğe... Allah yardımcısı olsun" diye söylen­di dudakları arasından... Subayı duyan diğer askerler, şehit olan ar­kadaşlarının adını "Mehmetçik" sanarak; -"Mehmetçik şehit düştü, Allah rahmet eylesin" diye bağrıştılar. Aralarındaki Arap askerler de dilleri dönmediğinden "Muhammetçik, Muhammetçik şehit oldu" diye tekrar­ladılar... Mehmetçik adı, böylelikle ağızdan ağza gerilere kadar ulaştı. Gerilerde bir çadırda çalışan alay yazıcısı, önündeki deftere "İlk şe­hidimiz Mehmetçik" diye yazdı. O gün, 9 saat süren savaşta yaralanan, şehit düşen, gazi olan ama adı bilinmeyenlerin hepsine Meh­metçik denildi... Subaylar emirlerindeki yiğit erleri anar­ken; -"Mehmetçik güzel savaştı..." -"Mehmetçik yiğitliğini gösterdi..." -"Yaşasın Mehmetçik..." gibi övgü dolu sı­fatlarla söz ettiler onlardan...  Öte yandan, karşılıklı siperlerde çarpı­şırken kulaklarına gelen bu ismi düşmanlar da kanıksamıştı. Günlüklerine  "Mehmetçik bugün hücum etti", "Mehmetçik'e yenildik" veya "Mehmetçik bu kez başarılı olamadı..." gibisinden notlar düştüler günlüklerine...
         Artık ister kendi içimizde olsun, ister düş­manlarımız arasında, Türk askerine "Mehmet­çik" deniyordu. İtalyanlar, Balkan Savaşı'nda kışkırttıkları ulusları uyarırken hep "Mehmet­çik" adını kullanmışlardı. Balkan devletleri de haberleşmelerinde hep "Mehmetçik'ken söz ettiler. Diğer yandan, Trablusgarp'tan dönen as­kerlerimiz de "Mehmetçik" adını tüm Türk coğrafyasına yaydılar. Birinci Dünya Savaşı'na girdiğimizde, "Mehmetçik" adı artık Türk as­kerinin genel adıydı. Bu, Kurtuluş Savaşı'nda da böyle devam etti. Artık "Mehmetçik" tüm dünyada Türk askerinin adı olmuştu." (Yazar, Araştırmacı ve Öğretmen Zeki TEOMAN'ın Çanakkale 1915 adlı derginin Aralık 2009 (Sayı:4) sayısında yer alan ve Mehmetçik adının anlamına ilişkin yazısı-Mehmetçik Vakfı Dergisi. Yıl-11, Sayı 24, Ağustos 2010 )
         Cümlelerimize; Mehmetçik Vakfı Dergisi’nin son sayısına “Gönül Dostlarımızdan” diyerek yer verdikleri “Mehmetçik” başlıklı yazımızdan kısa bir bölümle son verelim:
          Unutmayalım onları... Ve yaptıklarını... Sahip çıkalım onlara... Ve yaptıklarına ki... Onlar da unutmasınlar yattıkları yerde bizleri... Maneviyatlarıyla güç versinler... Kuvvet versinler bizlere...
         Unutursak onları ve yaptıklarını... "Unutan unutulmuştur." sözü gereğince, onlarda bizleri unuturlar. Gücümüzü ve kuvvetimizi kaybederiz. Dağılırız, parçalanırız.
          Unutmayalım koca gövdesiyle vatanın bağrını dolduran Mehmetçiği... Mehmetçikleri...
         Selâm o şanlı askere!
            Selâm o korkusuz neferlere!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.