Ramazan Yazıları - I-
Ramazan, Müslüman olanların hayatlarında önemli değişikliklere sebep olur. Bu değişikliklerin büyük bir kısmı ramazanla beraber biterler. Ramazanın kazandırdığı bazı güzel alışkanlıklar ise hayatımıza girer ve devam ederler.
Müslümanların dedim, buraya biraz açıklık getirmek istiyorum. İşin asıl önemli noktası bu!
Müslüman, Kuran ve Sünnet’in belirlediği düşünce, davranış ve tutumların çerçevesinde kendisinde ahlak oluşturmuş ve yaşayan bir kimse demektir.
Ahlak dediğimizde aklımıza ilk gelen tebessümlü bir yüz, çevrenle iyi geçinmek, yumuşak huylu olmak gelmektedir. Oysa ahlak veya edeb; tam olarak Kuran ve Hadisle sınırları çizilmiş, emrolunduğumuz yaşama şeklimizdir.
İki gerçeği aklından çıkarmayan Müslüman hem dünyada hem ahrette mutlu olur. Dünyada kendisi, çevresi, bütün insanlık rahat eder. Müslüman bütün insanlara faydalı olan insandır. Faydası yoksa Müslümanlığını sorgulamalıdır.
İki gerçek; Ölüm bilinci ve ahrette gidilecek sadece cennet ve cehennem olduğu gerçeğidir.
Bizlere hayat çok uzun gibi geliyor; bu gerçek! Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen hayata bir dönüp bakalım! Ve kendimize “hayattan ne anladık” sorusunu sorduğumuzda çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık dönemlerinin adeta iç içe girdiğini ve pek bir şey anlamadığımızı görüyoruz. Çocukluğumuz adeta dün gibi!
Ölüm; dünya hayatı ile ahret hayatı arasında bir geçiş kapısı gibi! Maalesef oldukça hızlı! Peygamberimiz Efendimiz, “Bir bedevinin çöldeki birkaç dakikalık molasına benzetir, bu yüzden.
Ölüm bilincinden maksat ölüm gerçeğini anlamaktır. Ölüm gerçeğini hem kabul edip hem beşeriyete yanlış yapmak ne demektir; sorusu hayat tarzımıza baktığımızda cevabını bulamıyor! İhanetler, haksız kazançlar, kul hakları, şiddet, hırs, ahlak sorunlarını yaşamak; dinden ve din üzerinden para kazanmak; gerçekten nasıl olur? Hangisi hangisinden daha az günahtır Müslümanlıkta?
İslam âlimleri: “Ahrette insanoğlu için gidilecek iki yer var, birisi cennet ve birisi de cehennem” diye buyurmuşlar! Hatta bu güzel programı yapan, emek veren, yayınlayan TV kanalı; gırtlağından öteye geçmiş kul haklarına saplanmış! Ya kendi yaptığı programa inanmıyor, ya Müslümanlığa!
Gerçekten beynimiz var ve gerçekten düşünebiliyorsak, ölüm gerçeğini idrak etmeliyiz ve hayatımızı cennete gidecek şekilde düzenlemeliyiz.
Eğer birisi kul haklarını yazmaya kalksa eminim ki bir külliye oluşturacak kadar ciltlerle kitap yazması gerekir!
Cebinde yeşil kartı gereksiz ve keyfi kullanan veya ihtiyacı olmadığı halde yeşil kart çıkarıp kullanan kurnaz insandan, sırf belediyenin suyu diye çeşmeden su içerken suyu israf eden kişiye kadar bir seri düşünürsek kul hakkı yazmağa satır ve sütunlar yetmez.
Gıdaya hile katan diye yazmağa başlasam desem ki; ekmek natürel veya kepekli görünsün diye boya veya kakao katanlardan başlasak, ölmüş hayvan leşlerini insanlara yedirebilenlere gelirken şöylece ramazan geliyor diye gıda stoklayan veya suni zam yapanlara uğrasak hangi Müslüman bilincine rastlayabiliriz ki?
Sahte ballar, kendi ürettikleri ilaçlarla para kazanan ve sağlıkla oynayan şarlatan ot bezirgânları, dini anlatarak zengin olanlar ya da “hoca” etiketi taşıyan, parayla Kuran okuyan, parasız namaz kılmayan din adamları!
Ya da söz verip sözlerinden dönenler veya emanete ihanet edenler; ya siyasiler?
Veya kendimiz hatta kendim; özüm, ben!
Ne kadar da ölümden gafilim!
Hâlâ ne hesaplar yapıyorum, ne hayaller kuruyorum, neler düşünüyor nasıl yaşıyorum?
Hangi haramlara helallere dikkat ediyorum. Gözüm, elim, ayağım, vicdanım Müslüman olabilmiş mi? Ölüm aniden gelse; gideceğim yer neresidir diye düşünüyor muyum? Aslında bu yaşayış şekliyle düşünmeme gerek var mı; cehennemden başka nereye gidebilirim ki? Akrabalarım, komşularım, iş arkadaşlarım bana haklarını helal edip arkamdan hayır dualar edecekler midir?
İnsanlığa fayda sağlıyor muyum? İnsanoğluna nasıl fayda sağlamışım? Kendimle hangi konularda yüzleşmiş, kimlerin haklarını geri ödemişim? Kimler hakkında dedikodu edip, mallarını yemiş, sonra itiraf edip söylemişim, geri ödemiş ve helallik almış mıyım; hayır!
Parayla bir hatim bir mevlit okutup ve cennetmekân sıfatıyla cennete mi gideceğim?
Sanmıyorum!
(Devam edecek)