Başta terör örgütleri olmak üzere, kimi çevreler Erzurum’a kumpas kurmak için her yolu mübah görüyor!
Biliyorlar ki tıpkı İsmet Paşa’nın tespit ettiği gibi “Erzurum düşerse Türkiye düşer…”
Bu oyunun farkında olan isimlerden biri de hiç kuşku yok ki Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen… İşte bu sebepledir ki, son zamanlarda özellikle sosyal medyada Sekmen’e dönük akla ziyan saldırılar yapılıyor.
Oysa bu mesele, siyasetin çok ötesinde bir durum… İçlerinde kimi ahmak partililerin de olduğu bir gurup, son zamanlarda Başkan Sekmen’e karşı linç operasyonu başlatmaya kalktı.
Bugünden Sekmen sonrası hesaplar yapıp, Sekmen’i yemenin derdine düşen (kimi AK Partililer) tam da terör örgütlerinin planladığı gibi bir siyaset güdüyorlar.
Nasıl ki Millet İttifakı’nın yegane amentüsü, “Tayyip gitsin de gerekirse Türkiye krize girsin” üzerine bina edildiyse, benzer bir manzara da Erzurum özelinde zuhur etti!
“İçeriden” ve de “dışarıdan” muayyen bir kesim, siyasi mevcudiyetlerini tamamen “Sekmen düşmanlığına” borçlular!
Şöyle ki: Başkan Sekmen ağzıyla kuş tutsa diyorlar ki, “o kuş kendiliğinden Sekmen’in ağzına girdi.”
Yahut da Başkan Sekmen, açtığı yeni caddelerle şehrin dört bir yanını birbirine bağladı ya, bu sefer de diyorlar ki, “o caddelerin planları elli yıl önceden belliydi zaten.”
Sözün aslı şöyle, “Eğri oturup doğru konuşalım.”
Naçizane ben de diyorum ki, eğriyle başlayan bir işten doğru tecelli etmeyeceğine göre, gelin doğru oturalım ve doğru konuşalım.
Mehmet Sekmen’in şu yedi-sekiz yılda Erzurum’a yaptığı hizmetleri alt alta sıralayalım, bir de dönüp son elli yılda yapılan toplam hizmetleri tek tek sayalım. Ama bu hesabı yaparken önce adil, merhametli ve kadirşinas olalım…
Çıkacak sonuç aşikârdır: Mehmet Sekmen, bu şehri daha yaşanılabilir, daha gelişmiş, daha müreffeh bir şehir kılabilmek için olağanüstü bir gayret sarfetti, etmeye de devam ediyor.
Tabii ki eksikleri, kusurları ve daha yapması gereken işleri var…
Fakat büyük resme baktığımızda Başkan Sekmen, bu şehrin çehresini müspet anlamda değiştiren bir isimdir.
Buna rağmen gerek Erzurum içerisinde gerekse Erzurum dışında (ama onlar da Erzurumlu) belli bir kesim, Sekmen’i bir türlü sevemedi; bu yüzden de ne yaparsa yapsın hangi kaliteli hizmeti sunarsa sunsun illa ki bir kulp takıyorlar ve illa ki öküzün altında buzağı arıyorlar.
Bunu aslında anlayışla karşılamalıyız. Öyle ya bu toplumda öyle iflah olmaz müzmin muhterisler ya da septik anlayışı hayat düsturu edinenler var ki, onları ikna etmek de tatmin etmek de zinhar imkansız…
Pekii AK Parti içerisindeki sahte isimlerle, sosyal medyada at koşturup cirit savuranlara, hatta arkadan dolanıp çelme takmaya çalışanlara ne demeli?
Her gönülde bir aslan yatıyor ya, bundan mütevellit son zamanlarda gönüller adeta hayvanat bahçesine döndü.
Bu son zamanlarda yatağından erken kalkan kimileri, kendilerini müstakbel belediye başkanı olarak görüyor! Bu hayalinin tahakkuk edebilmesi için de Sekmen’in yıpratılması gerektiğine inanıyor.
Muhalefet eleştirebilir, kadirşinaslık etmeyebilir, bihakkın teslim etmeyi kendine zül addedilir.
Bütün bunlar siyaset çerçevesinde izah edilebilir durumdur.
Lakin mensubu bulunduğu partinin içerisine sızmış kimi muhterislerin arkadan hançer saplaması nasıl izah edilebilir ki?
“Bizans oyunları”na taş çıkartacak çapta ayak oyunlarının döndüğü Erzurum’da, Sekmen’i yıpratalım derken esasında şehrin istikbaline gölge düşürüyorlar; farkında değiller…
Son mahalli seçimlerin arifesinde, Ankara’da bir iki üst düzey parti yöneticisi ısrarla Sekmen’i, (artık CHP’nin kalesi olan) Kartal’dan aday göstermek istiyordu. O tarihte bu tuzağı Tayyip Bey bozmuştu.
Şimdi anlıyoruz ki, o kişiler ve Erzurum’da iş tuttuğu erketeleri, aynı tezgahı yeniden kurmuşlar.
“Sekmen mutlaka gitmeli”
Yüreklerine bir fil oturmuş gibi olacak, ama bunu söylemek durumundayım:
Bir: Sekmen burada, bir yere gitmiyor.
İki: Sekmen bir yere giderse, mutlaka bakan olarak gider.
Üç: Sekmen gitse bile bu koltuk size en az beş numara büyük geleceğinden en iyisi mi bilmem nerenize uyan çöple oynayın.
Neyse ki bu şehirde “akil insan” diyeceğimiz, misal; (efsane bakan) Recep Akdağ, il başkanı Mehmet Emin Öz, milletvekili Selami Altınok, milletvekili İbrahim Aydemir, milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ve MHP milletvekili Kamil Aydın ve de MHP il başkanı Naim Karataş var…
Haklarını teslim edelim ki, ayrıca bu şehri ümran kılmak için ellerinden geleni esirgemeyen merkez ilçe belediye başkanları Mahmut Uçar, Muhammed Sunar ve Muhammed Cevdet Orhan var…
Diyeceksiniz ki, pekii kim Sekmen’e çelme takmaya çalışanlar?
Üç kuruşa beş köfte yok! Biraz aklınızı çalıştırın parçaları yan yana koyun ve en önemlisi de, Erzurum ayağa düşerse kimlerin ekmeğine yağ sürülmüş olur, bir düşünün…
Sekmen’in müdafi değilim…
Ömrünü bu şehre adamış bir gazeteci olarak, oynanmak istenen oyunları görüyor, kurulan tezgâhların nasıl organize olduğuna tanıklık ediyorum.
İşte o oyun kurucular istiyorlar ki, Erzurum sürekli ve artarak devam eden bir şekilde göç veren bir şehir olsun…
İstiyorlar ki, Erzurum’a devlet bir tek çivi çakmasın ki böylelikle yoksul halkı tahrik edip isyan noktasına getirelim…
İstiyorlar ki, Erzurum’un demografik yapısı değişsin…
İstiyorlar ki, Erzurum kimi tarikat ve cemaatlerin merkez üssü olsun…
İsmet Paşa’nın meşhur “Doğu Raporu”nda bir tespit vardır. Paşa diyor ki, “Efendiler, unutmayınız ki Erzurum düşerse Türkiye düşer.”
İstirham ediyorum; meseleye belediye başkanı merkezli bakmayın. Mesele, çok kapsamlı çok amaçlı ve çok küresel bir sorundur…
Malumunuz bugün Ermenistan’ın resmi ve siyasi başkenti Erivan’dır. Lakin biliyoruz ki, yüz binlerce Ermeni’nin gönlünden geçen ve bir gün vücut bulması için ümitle beklediği şey, Ermenistan’ın başkentinin Erzurum olmasıdır.
Bazıları şu gerçeği görmemek için üç maymunu oynuyor.
Sekmen, siyaseten kendine bir yerde adaylık bulamadığı için Erzurum’a kakalanmış bir isim değildir.
Mehmet Sekmen, çok ama çok önemli milli bir davanın memurudur, hadimidir…
Bazı iyi niyetli ve samimiyetlerinden şüphe etmediğim dostlarım sorabilir, diyebilirler ki, “durup dururken nedir bu Mehmet Sekmen yazısı?”
Sevgili dostlar…
Elbette ki durup dururken değil…
Bir takım çevreler Erzurum’u tefeciler ve organize suç çeteleriyle çepeçevre kuşatmak ve günün sonunda da bu şehri yaşanmaz hale getirmek için amansız bir mücadele veriyorlar.
Allah’a şükür ki devletin polisi, adliyesi, istihbarat örgütleri ve askeri ve jandarması da boş durmuyor; her fırsatta bu çakalların ensesine biniyor.
İşte tam bu noktada şayet zayıf ve iradesi ipotek altına alınmış bir belediye başkanımız olsaydı, inanınız ki bugün zaafa uğramış olabilirdik.
Vali Okay Memiş… Namuslu, şerefli, dürüst ve devleti-milleti için canla başla çalışan bir devlet adamı…
Dikkatinizi çekiyor olması lazım.
Neden Vali Bey, her fırsatta Sekmen’in bu şehir için değerli olduğuna vurgu yapıp duruyor?
Oyun kurucular murat etti ki Sekmen Güney ilçeleri ıskalayıp Kuzey ilçeleri öncelikle ihya edecek…
Hayır…
Sekmen birini birine tercih etmedi…
Hınıs ne kadar Erzurum’sa kendi ilçesi Pazaryolu da o kadar Erzurum…
İşte bu yaklaşım da tertipleri bozdu.
“Sekmen gitsin” diyenler, aslında “niye bu şehirde Kürt Türk kavgası yok” diyenlerdir.
Çünkü Sekmen, Karaçoban’a layık görmediği bir hizmeti Olur’a inşa etmedi…
Farkındayım, hayli uzun bir yazı oldu.
Lakin okurlarımız bilsin ki, ben bu yazıyı, “Sekmen kötü yönetiyor, Mehmet Şener yalaka” biçiminde düşünenlere değil, bilakis; bu şehrin yarınlarına dair endişe duyan yüzbinlerce insanın sinir uçlarına basmak için yazdım.